2. Bölüm

265 34 9
                                    

Hatırlatma:
Ben düşüncelerimle cebelleşirken o sırada ayak sesleri duydum. Hüseyin abidir diye düşündüm ve arkama dönme ihtiyacı duymadım. Ama nedense kulağım hala ayak seslerini takip ediyordu. Duvardan atladığına kanıt veren o sesi duyunca kafamı döndürüp gelene baktım.

Hadi lan ordan yine mi sen

"Boncuk!"

Önerilen şarkı: Fit For Rivals- Damage

Hikayeden devam:

"Bela geliyorum demez gelir, ne boncuğu lan köpek miyim ben?"

"Tartışmaya açık bir konu ama sonra şimdi gidebilirsin."

"Tavırlara bak tavırlara...az sonra kim gidecek görürüz."

"Bu mekan benim üç yıldırda gelirim. Seni hiç görmedim şimdi yaylan."

"Konuşmaya bak harbi avatar mübarek!"

"İşine gelirse. Hadi canım kapı orda."

"Gitmiyorum lan. Al, oturuyorum."

"Gitme lan otur it!" dedim fısıltıyla karışık bir ses tonunda.

Önüme dönüp manzarama bakmaya devam ettim. Gözüm sürekli boncuğa kayıyordu. Siyah dar bir tişört, altına oldukça yırtık bir kot giymişti. Saçları dağınık duruyordu. Ona ayrı bir hava katsada yine de rüzgar yemiş kediye benziyordu.

İç sesim önüne dön mal diyince onu ikiletmedim. Herkesin aksine benim iç sesim gıcık değil oldukça zekiydi. Tam önüme dönüyordum ki bir ses duydum. Çakmak sesi. Kafamı çevirdiğimde sigara içen bir adet boncuk gördüm. Demek o da içiyordu. Kafasını benden yöne çevirince hızla önüme döndüm. Tek merakım bu okulun yeminli öğrencisi olmama rağmen bu çocuğu daha önce hiç görmemiştim. Zaten tüm öğrencilerden büyük duruyordu.

Parmağını alt dudağına götürdü. Dudağının patlak ve kanıyor olduğunu sonradan farkettim. Bu da kavga ettiği anlamına geliyordu ya da sevgilisiyle öpüşür- ne diyorum ben ya ergenliğe bağladım. Belalı bir tipti zaten kesin kavga etmiştir. Zilin çaldığını duyunca ikimizde ayaklandık. Kısa duvara çıkıp atladı.

"Hey! Yardım lazım mı?"

"Gerek yok! Bu zamana kadar kendi işimi kendim gördüm."

"Pekala bayan atarlı. Ne halin varsa gör."

Gittiğine dair sesler duyduğumda duvardan atlayıp sınıfa gittim ve çantamı aldım. Çantamdan telefonumu çıkardım. Kuzey'e mesaj atmam lazımdı. Yoksa bir ton azar işitiyordum. Tuş kilidini açmak için yandaki tuşa bastım ama ekran aydınlanmadı. Şarjım bitmişti sanırım. Akşam şarja takma sen daha Kumsal. Direk eve gitmem gerekiyordu ama evdekilerin yüzünü görmemek için gitmeyecektim. Her zaman takıldığım bir bar vardı. Üç yıldır giderdim. Barmen çok yakın bir arkadaşımdı.

Taksiyle gitmek yerine yürümeyi tercih ettim. Zaten okula da pek uzak değildi. Rüzgar saçımı arkaya atıyordu. Kapşonumu kafama geçirdim ve rüzgardan kendimi korudum. Beni şu dünyada anlayacak tek bir insan bulsam arkadaş olmaya hazırdım. Asosyal değildim sadece insanları sevmiyordum. İçimi dökecek bir insan mesela. Filmlerdeki gibi, kitaplardaki gibi bir kız arkadaş. Yaşadıklarım yüzünden bana acıyacak bir insan değil, bana hak verecek bir insan. Ama insanlık o kadar gelişmedi. Beni anlayacak tek insan şu an yanımda yok. Zaten yanımda olsa bu halde olur muydum ben?

Hayat beni sert yaptı, kendi rüzgarıyla soğuttu beni. Acımadı, yaktı, yıktı. Bende ne ona ne de insanlara acıyordum. Kapıda korumalar yoktu. Olsaydı iyi olurdu. Özlemiştim çocukları. İçeri girip barmen dezgahına ilerledim. Gökhan'ın sırtı bana dönüktü. Korkutacaktım ama vazgeçip klasik bar sandalyelerinin birine oturdum. Gökhan önünü bana döndü.

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin