Doğan güneş benim için olsaydı belki korkmadan yaşardım. Ama hergün başkaları için doğup benim için batıyordu. Ne gün beni seviyordu, ne de güneş. Beni karanlık seviyordu. Bende gecenin zifiri siyahındaki, kimsenin hissedemediği ölüm kokan nefesi seviyordum. Güneş her sabah beni unutup başkalarına doğuyor ama gece benim için vardı. Karanlık benim içindi, karanlık bendim, ruhumdu.
Dalga defteri alıp çıkmıştı. Eğer defteri aldığımızı anlarsa bu kesinlikle benim başıma kalacaktı. Toparlayabilecek tek kişi bendim. O yüzden kaçmak yerine sakince arkama döndüm.
"Efendim." dedim. Dışa vuramadığım heyecanım iç organlarımı işgal etmişti. Kalbimin midemde attığını bile hissettim bir an.
"Telefonunuz düşmüş, sizin sanırım." Elindeki telefon elbette benim değildi ama bozuntuya vermemek için benim olduğunu söyledim.
"Dikkat et başkası olsa vermezdi."
"Sağolun." dedim ve telefonu alıp olabilidiğince hızlı adımlarla dışarı çıktım. Barın yanındaki sokağa girdim. Dalga muhtemelen arka kapıdan çıkmıştı.
"Ne oldu, niye geciktin?"
"Tam çıkıyordum adam arkamdan dur diye bağırdı. Önce defteri farketti sandım ama telefon düşürmüşler sanırım. Senin mi dedi, bende bozuntuya vermedim telefonu alıp çıktım."
"Ooo iyi satarız." dedi gülerek.
"Arabaya gidelim bugünlük action yeterli."
Cevap vermeden arabaya doğru ilerledik. O sürücü koltuğuna geçerken bende ön koltuğa oturdum. Ceketinin iç gözünden defteri çıkarıp bana attı.
"Telefonu ver bakalım kime aitmiş." Defteri torpidoya koyup telefonu ona uzattım. Tuş kilidi yoktu Allah'a şükür. Ekranı kaydırıp kilidi açtı. Kafamı ona doğru uzattım. Galeriye girip fotoğraflara baktı. Fotoğrafları görünce ikimizde birbirimize baktık. Ya fazla içmiştik ya da bilinç altımız bize oyun oynuyordu çünkü telefon Semih'e aitti.
"Avatar sen harika birşeysin." dedi heyecanla.
"Semih dimi?" diye sordum emin olmak için.
"Semih tabi. Ulan bu çok iyi oldu. Eve gidip bakalım şu mesajlara, bizim hakkımızda ne şeytanlıklar düşünüyor."
"Başımıza dert olmasın?"
"Ya sen orasını merak etme. Harika bir planım var."
"Şu beyninin içinde ne tür yaratıklar yapıyor bu planları bilmiyorum ama Allah var hepsi kusursuz işliyor."
"Beyni olan herkes yapar canım seni mahrum bırakmışlar kusura bakmayacaksın artık."
"Bana bak Dalga vites kolu hala yerinde adam ol!"
Kahkaha atarak anahtarı yerine sokup arabayı çalıştırdı. Ustaca park alanından çıkıp bardan uzaklaşmaya başladı. Bende barda olanları düşündüm bir süre. Ayaz öldüğünden beri ilk kez bir amacım vardı. Yaşamak için neden bulmuştum. İlk defa unutulmaz anlar yaşıyordum ve biliyormusunuz Ayaz'dan bu yana beni gerçekten güldürebilen tek insan Boncuk'tu. Aramızda tatlı bir çekişme vardı ama bizde böyle biz oluyorduk.
"Ne gülüyorsun lan bıyık altından?" Aklımdaki düşüncelerden kurtulup sorusuna odaklandım. O kadar derin düşünüyordum ki gerçek hayata dönmem zaman almıştı.
"Aklıma birşey geldi ya." diyerek geçiştirmeyi planlıyordum ama Boncuk yine açık bulmuştu tabii.
"Öyle güzel öptüm ki etkisinden çıkamadın herhalde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
Teen FictionKaranlığın ruhumu ele geçirmesi çok kısa sürede gerçekleşmişti. Her gün karanlığımda boğuluyor ama ölmüyor, ölemiyordum. Etrafımdaki katiller çoğalıyordu ve ben yavaştan deliriyordum. Ruhumu ve bedenimi ele geçiren kara bulutları gökyüzüyle püskürtt...