Yazardan
Rusya ile olan konuşmasından sonra toplantı salonuna geçmişlerdi. Geç kalmak istemiyorlardı. Zaten onlar girdikten sonra kardeşleri olan Azerbaycan, Özbekistan ve Macaristan da gelmişti. Türkiye masanın orta kısmında ancak biraz daha sola doğru oturuyordu. Yanında sağında KKTC solunda GKRY oturuyordu. Kardeşleri de çocuklarının yanında sıralı bir şekilde oturmuşlardı. BM de toplanmasının asıl sebebi Şhangay ve NATO kurucularından olan Rusya, Çin ve Amerika'nın düşmanlığı ile ilgiliydi. Ve tabiki bu iki tarafa da yakın olan ülke Türkiye ile alakalı idi.
Amerika, Türkiye'nin Rusya ile yakın olmasını istemiyordu. Ona göre düşman olan tarafla görüşmesi Rusya ve Çin'in Türkiye'yi kendisine karşı dolduracağını düşündürüyordu.
Ancak bunu düşünen tek kendisi değildi. Rusya da böyle düşünüyordu. Amerika'nın Türkiye'yi kendisine karşı dolduracağı düşüncesi beyninde yankılanıyordu.
O yüzden şu anda BM de bunu konuşacaklardı. Herkes yerlerini almıştı. İçeriye giren Amerika, BM ve NATO ile toplantı başladı.
Amerika ortada olan masaya oturmadan önce hilal şeklinde olan masanın önüne gelip " Herkes burada olduğuna göre toplantı başlamış bulunmaktadır " diyerek başladığını belirtti.
Hilal masanın ortasında olan dikdörtgen masaya oturduktan sonra başladılar konuşmaya. Çin, Rusya, Amerika ve Birleşik Krallık karşı karşıya oturuyordu. NATO masanın başında, Şhangay ise NATO'nun karşısında oturuyordu
İlk önce BM sakince konuşmaya başladı. Amerika'nın istediği şeyi söyledi.
" Bay Amerika Türkiye'nin bir NATO ülkesi olduğu için size yakın olmasını istemiyor. Nedenini az çok biliyorsunuzdur bence bu yüzden dile getirmemize gerek yok. Siz ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında, Bay Şhangay, Çin ve Rusya "Rusya bu duydukları nedeniyle kaşlarını çattı. Çin ise sakince dinliyordu. Türkiye'nin kendi taraflarında olmasını isterdi ancak kimseye zorla birşey yaptıramazdı.
Çin " Bizim tarafımızda olmasını çok isteriz ancak NATO'dayken bu biraz zor. Hem Gördüğünüz üzere Amerika bizim aramızda oluşacak ufak bir dostluk kırıntısını da yok etmeye çaba gösteriyor " diyerek elindeki yelpazeyi yüzüne yaklaştırıp korkunç bir bakış attı.
Amerika ise Çin'in bu dediğini hiç iyi bakmamış hatta ses tonu biraz fazla yüksek çıkmıştı.
" Asla! Türkiye NATO üyesi. NATO'dan çıkması için bedel ödemesi gerekir ancak ben eminim ki bunları istemeyeceği için NATO'dan çıkamaz ve sizin tarafınıza da geçmez. İzin vermem! O her zaman bir NATO üyesiydi, öyle de kalacak. Umarım anlamışsınızdır!" diyerek kalktığı sandalyesine geri oturdu.
Bu duyduklarına sinirlenen Rusya yumruğunu masaya vurdu " Sen kimsin de kendisini ifade edebilen bir ülke yerine konuşuyorsun ki!? Bırak Türkiye karar versin. NATO'da olabilir ancak bu onun 'kendi tarafını seçmesine engel olabilirsiniz' demek değil!" diyerek lafı basmıştı. Amerika çenesinde beliren damarlarını dişlerini sıkarak daha da belirginleştiriyordu." Sakin ol, zararlı sen çıkarsın " diyerek Amerika'yı sakinleştirmeye çalışan Birleşik Krallık arada bir konuşmaya katılıyordu. BM bile anlamıştı. Eğer bu iki tarafı biraz daha yanlız bırakırsa kavga çıkması hatta savaş çıkması bile beklenebilirdi.
" Pekâlâ, o zaman sayın Türkiye Cumhuriyeti, sizi buraya alalım " diyerek ortamı yatıştırmaya çalıştı. Türkiye yerinden kalktı ve masanın etrafından dolaşıp NATO'nun yanında kendisine ayrılmış olan koltuğa oturdu. Bütün gözler onun üzerindeydi.
" İlk olarak Hoşgeldin " dedi BM. Türkiye gülümseyerek " Hoş buldum " diyerek ortama girmişti bile.
"Konuşulanlar hakkında ne düşünüyorsun? "Türkiye iki tarafa da baktı. İlk önce Çin'e sonra Amerika'ya. Sonra ise Rusya ve Birleşik Krallığa.
Derin bir nefes aldıktan sonra " aslında iki tarafı da tutmuyorum. Eğer elimde bir dilek hakkı olsa zaten bu iki tarafın arasında kalmayı tercih etmezdim " dedi BM'ye karşı. Amerika bu duyduklarına sinirlensede birşey demedi.
" Neden? " diye sordu BM.
Türkiye arkasına yaslanıp " Nedenini bildiğiniz şeyleri sormak sizce de biraz can sıkıcı değil mi? Yani, bana 'Neden NATO'dan ve Şhangay'ın arasında kalmak istemiyorsun?' diye soruyorsunuz ama cevabı zaten biliyorsunuz?" diyerek cevap verdi. Bunun üzerine BM biraz daha ciddileşmişti.
Birşey demek üzerine ağzını açtı ancak Türkiye " açıklayayım " dediğinde yüzünde bir gülümseme belirdi.
" Bunu her ne kadar dile getirmekten hoşlanmasam da zaten belirli dostlarımızdan başka diğer herkes Türk düşmanı "dedi ilk cümlesinde. Kendinden emin konuşurken tıpkı bu zamana kadar başa gelen tüm atalarımızı andırıyordu.
Tekrar derin bir nefes aldı.
" Bir yanda Kardeşime zulüm eden bir ülke duruyor, bir yanda da her an beni silahları ile bombalayabilecek bir ülke. Diğer yanda şu anda aramızın biraz iyi olduğu Rusya var " dedi sanki nefesi yetmeyecek gibi derin derin nefes alıyordu. Çin hâlâ Türkiye'ye bakıyordu. Amerika ise biraz da olsa başını eğmişti." Çin'in yaptıklarından dolayı Rusya'yı suçlayamam. Bunun aynısı eskiden olan Rus-Türk düşmanlığı için de geçerli. Geçmişte olan savaşlar geçmişteki atalarımızın arasında olan birşeydi. Bu yüzden ne Rusya'yı nede kendimi suçlaya bilirim ancak şu anda bize karşı olacak herhangi bir uzaklıkta bende geri adım atarım" Kollarını göğsünde birleştirdi.
"Diğer yanda da NATO. Zamanında yaptığımız bir hatadan kurtulmak için başka bir hata yaptık ancak biliyorum ki iyi sandığımız herkes iyi değil. Şimdi burada üstüne alınacaklar olacak, olsun. Çünkü Türk'ün de bir sabrı var ve insanlarımın sabrı çoktan taştı. Ancak bu bazı ülkeler için geçerli değil çünkü ' tanıştığımıza bin şükür' dediğim bazı ülkeler var " diyerek baktı sırayla. Özbekistan, Pakistan, Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan, Macaristan, Güney Kore, Azerbaycan ve bazı diğer ülkeler...
" Hatta NATO da adımız ' İstenmeyen ülke'. Ancak yapacak birşey yok. Biz de neye zorunluysak onu yapıyoruz. Başka çare olsa zaten sizin de burada olacağınızı sanmıyorum ve şunu da belirtmek isterim ki ben kimsenin düşüncesine göre hareket etmem. Bir ülke bana diğer ülkeyi kötülerse bile ben onu ciddiye almam. Onun hakkında elde ettiğim bilgiler ve düşüncelerimi ortaya koyarım. Bu yüzden kimse benim birinin işte kontrolü ile hareket ettiğimi düşünmesin " diyerek konuşmasını bitirdi. BM ise Türkiye'ye teşekkür ederek iki taraf arasındaki kavgaya geri döndü. Amerika ve Çin tartışırken Rusya Türkiye'ye dönerek "Yani aramız iyi mi?" diye sordu. Türkiye ise tekrardan gülümseyerek " herhangi bir düşmanlık olmazsa evet, aramız iyi Raşa "
Türkiye'nin ona verdiği takma isim onu mutlu etmişti. Öyle bir mutlu etmişti ki yıllardır gözündeki sönen o parıltı tekrar canlanmıştı.
" Kim bilirdi bir gün benim en kıymetlim olacağını?"
Çok aptalca gelecek ama sormam gerek çünkü pışpışlanmam lazım. Filistin'de sonra sıra birde. Biz vermeyiz dimi? Vermeyiz ya bence çünkü Türkleri yenmek o kadar da kolay değil! Aaaa! Ağlayacam ya!
Yorumları bekliyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Countryhumans
Fiksi PenggemarTürkiye~~~🇹🇷 ( Buradaki yazdıklarım sadece eğlence amaçlıdır. Hiçbiri gerçek değil ve sakın inanmayın ) ve birşeye açıklık getirmek istiyorum. Doğu Türkistan şu anlık Çin'in esiri ancak kurtarılacak. ( Keşke gerçekte de öyle olsaydı)