24- Çikolatalı Pasta

417 70 94
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

"Gel... Dikkat et Alper. Yardım-"

"Gerek yok İsmail. Hallettim, tamam"

Kıvırcık koltuk altlarına sabitlediği iki değnekle yavaşça dairesine girerken İsmail tek koluna taktığı çantayla arkasından girip kapıyı kapattı. Barış kendisini salondaki koltuğa bırakmış arkasından gelen sarışına dönmüştü

"Tamam çantayı şöyle bırakabilirsin-"

"Alper 'ben hallederim' triplerine girme de düzgün otur şu koltuğa"

İsmail'in çantayı yere atarak kendisine yaklaşmasıyla cümlesi ağzına tıkılmak suretiyle bölünmüştü kıvırcığın. Koltuk değneklerini elinden alarak bir kenara yerleştirdi ve kıvırcığın daha rahat oturması için arkasına koltuktaki yastıkları güzelce yerleştirdi

"Gel uzan böyle" diyerek yatmasına da yardımcı olmuş Barış'ın itirazlarını ve "Tamam yeter seni çok yordum" saçmalıklarını duymazdan gelmişti. Yaralı ayağının altına da bir yastık yerleştirip rahat ettiğinden emin olduktan sonra geri çekildi. Gülümseyerek ellerini beline yerleştirmişti

"Tamam sen yat burda. Ben sana yiyecek bir şeyler hazırlayayım"

"İsmail bak hiç-"

Barış'ın itiraz dolu bir cümlesi daha İsmail'in havaya kalkan işaret parmağı ve tehditkar bakışlarıyla bölünmüştü "Bana bak gerizekalı" derken Barış'ın tırsmasına sebep olacak kadar ciddiydi

"Bir kez daha hiç gerek yoktu ya da seni yoruyorumla başlayan bir cümle kurarsan diğer bacağına da ben sıkacağım bir tane"

Barış koltuktaki yastıklardn birini alıp sessizce kucaklayınca İsmail onun bu tipini küçük bir çocuğa benzetmişti. Yüzünde oluşan minik bir tebessümle arkasına dönmüştü ki küçük salon ve amerikan mutfaktaki dağınıklı yeni fark etti.

Barış'ın yattığı koltuk dışında diğer koltukta ve cam orta sehpanın üstüne atılmış kağıt parçaları vardı. Her yer kesilmiş buruşturulup atılmış kırmızı ve yeşil kağıtlarla doluydu. Mutfak tezgahının üstü ise kek harcı yapıldığı belli olan kirli kaseler kaşıklar ve krema paketleriyle doluydu

Çatık kaşlarla kucağındaki yastığa sarılmış yatan adama döndü "Alper, sen parti mi verdin?" Barış bir an ortalığa bakıp ne diyeceğini bilemedi. Daha sonra da omuzlarını kaldırıp indirerek aklına gelen ilk şeyi salladı

"Hobi ya"

"Alper bu ne biçim hob-"

"İsot'um ben çok acıktım hadi dışardan bir şey söyle de yiyelim"

Barış'ın panikle onu bölmesine dudak bükerek baksa da şimdi aç ve hasta olduğu için bu konuyu sonra düşünmeye karar verdi. Dağınık mutfağa tekrar bir bakış atarken üzerindeki ceketi çıkarıyordu

New file: Arfer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin