8

118 8 5
                                    


Dediği gibi olmuş, ilaç kısa bir sürede uykumu getirmişti.

Şimdiyse uyanmış, pencereye vuran yağmur damlalarını seyrediyordum. Babamla yağmurda ettiğimiz danslar zihnimde canlanırlen kalbimde bir ağırlık oluşmuştu. Babamı düşünürken hissettiğim özlem duygusunun yanında kimsesizlik de yer ediniyordu.

Bahsettiğim şey yalnızlık değildi.

Kendi değerimi her şeye rağmen bilen biri olmuştum. Ve kendi kendime yetebiliyordum.

Ama içimde bir yerlerde küçük bir kız çocuğu acıyla çırpınarak ağlıyordu.

Başıma daha önce hiç böyle bir şey gelmemişti. Hiç zorla alıkonulmamıştım. Annemin kocasının yaptığı şeyler de çok kötüydü evet.

Ama en azından annem yanımdaydı.

Ya da ben kendimi öyle kandırırdım. Şimdiyse bir başıma, tanımadığım bir adama muhtaç kalmıştım. Bulunduğum duruma içim yandı.

Elim kolyemi bulurken bir karar vermem gerektiğini yeniden anladım.

Üniversite zamanlarımda her şeyin nasıl üstesinden gelebildiysem şimdi de şartların farklı olmasına rağmen halledebilirdim.

Halledebilir miydim?

Sen artık evlisin Levla.

Siktir! Evlilik kelimesinin ağırlığı yeni dank etmişti. Kendimi birine muhtaç hissetmek en nefret ettiğim şeydi.

Evimi özlüyordum. Eski monoton hayatımı istiyordum. Yağmurun durması bile daha fazla üzülmem için tetikleyici bir sebep olurken sessiz hıçkırıklarımı bastırmaya çalışıyordum.

Gözyaşlarımı elimin tersiyle silerken oturur hale gelip yorganın içinden çıkmadan dizlerime sarıldım.

Savaş o kadar düşmanına rağmen adamlarının yaptığı korumalığa güveniyorsa benim o adamlar yanımdayken Volkan etkenini düşünmeden günlük hayatımı sürdürmem aptallık olmazdı.

Babam hayatta olsaydı Volkan hakkında tek konuşacağım şey cenazesi olurdu.

Savaş evde miydi acaba?

Yavaş adımlarla odaya çıktım. Baş ağrım geçmişti ama üzerimde kurtulamadığım bir ağırlık vardı. Yatağın üzerinden telefonumu aldığımda saati gördüm.

17.43

Dün gece yarısı uyumuştum ve bugün adeta akşam uyanmıştım. Şaşkınlığımı bir kenara bırakarak ani gelen çalışma isteğiyle yeniden odama çıktım ve bilgisayarımı alarak salona döndüm.

Büyük mutfaktan bir kadeh kırmızı şarap alarak koltuğa, yorganın içine girdim. Mail kutum dolmuştu. Aklıma Şule gelirken telefonumu sessizden çıkardım ve mesaj kutuma girdim.

7 yeni mesaj.

Dün geceden sonra nasıl olduğumu soran birkaç mesaj ve yeni iş teklifleri.

Planladığımız gibi olmuş, paşa paşa geri dönmüşlerdi. Yüzümdeki arsız sırıtışa engel olamadan, teklifleri gözden geçirip uygun olanları onaylaması, sorun olanları ise bana bildirmesini söylediğim bir cevap yazdım.

"Bu zafer gülüşünün sebebini öğrenebilir miyim?"

O kadar dalmıştım ki aniden duyduğum sesle irkilerek karşımdaki koltuğa oturan Savaş'a döndüm. Yüzümdeki tebessümü silerek yanıtladım. "Dediğin gibi oldu."

LEVLÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin