8.BÖLÜM

10 7 0
                                    


Yazgı, Bediz ile birlikte Ulaş'la buluşmak için anlaştığımız kafede oturmuş bekliyorduk. Evet, numarası bende vardı. Tanıştığımız gün ayrılırken son anda numarasını sormayı akıl etmiştim. Ertesi gün de kendisi arkadaşlarımla tanışmak için uygun bir zaman ayarlayabileceğimizi söylemişti. Ve şimdi buradaydık.

Ben: Biz kafedeyiz. Bekliyoruz. Bilgin olsun.

Ulaş Antrenör: Beş dakikaya oradayım.

"Eee yeni antrenör nasıl birisi? Anlatsana," dedi Yazgı bana dönerek. Dirseğini masaya dayamış, eli çenesinde bana dönmüş durumdaydı.

"Gelmek üzereymiş Yazgı, biraz sabırlı olabilirsin," diye yanıtladım onu. Yazgı dudaklarını büzdü.

"Beklediğim gibi biri değil demiştin, çok mu yakışıklı?" derken gözlerinin içi gülüyordu. Sözlerine karşılık olarak gözlerimi devirdim.

"Merhaba." Kibar bir ses kulağıma çalındığında sesin yönüne döndüm. Yeni antrenörüm gelmişti bile. Güneş gözlüğünü çıkarıp beyaz tişörtünün yakasına astı ve kahverenginin oldukça açık bir tonu olan saçlarını düzeltti.

"Hoş geldin, otursana," dedim yanımdaki sandalyeyi işaret ederek.

"Hoş buldum. Siz Kiraz'ın arkadaşları olmalısınız. Ben Ulaş Akel," diyerek önce Yazgı'ya elini uzattı. Yazgı hafifçe ayağa kalkarak onun elini sıktıktan sonra oturdu. Ardından Ulaş Bediz'e döndü. Bediz yüzünde garip bir ifadeyle Ulaş'ın elini sıktı. Bizim tanıştırdığımız herhangi bir erkeğe karşı bu bakışları atardı. Fark edip sebebini sorduğumuzda kimsenin bizi üzmeye çalışmaması için temkinli yaklaştığını söylerdi. Aslında bu davranışı tatlıydı ancak yeni antrenörüme öldürücü bakışlar atması beni geriyordu. Üstelik adam boksördü. Tamam Bediz'in de cüsse olarak Ulaş'tan altta kalır yanı yoktu ancak bir cimnastikçi olarak bir boksörü yenmesi imkânsızdı. Allah'ım ben neler düşünüyordum böyle?

"Hadi oturalım, bir şeyler içmek isterseniz sipariş verelim hemen," dedim olabildiğince yumuşak bir sesle. Bediz bana baktığında da kaş göz hareketleri ile öldürücü bakışlar atmamasını söylemeye çalışıyordum ama beni anlıyormuş gibi görünmüyordu. Anlıyorsa bile anlamıyormuş gibi davranıyordu.

Pekâlâ, Bediz'in bir yere kadar korumacı olması güzeldi. Eğer birlikte kalabalık bir ortamda bulunursak yanımızda durarak bize yaklaşan kişileri tek bakışıyla anında uzaklaştırabiliyordu. Ki bu kalabalık alanlar eğlence amaçlı gittiğimiz alanlar da değildi, sporcu olduğumuz için gidiyorduk. Evet, orada bile bazı kendini bilmezler peşimizi bırakmıyordu. Neyse ki Bediz'imiz vardı. Ancak şu anda... buna ihtiyacımız olduğunu sanmıyordum.

Ulaş'ın elini kaldırmasıyla garson yanımıza geldi ve teker teker siparişlerimizi verdik. Yazgı limonata, Bediz çilekli milkshake, ben karamel mocha, Ulaş ise çikolatalı milkshake söyledi. İçeceklerimizi beklerken Ulaş arkadaşlarıma döndü.

"Kiraz sizden çok bahsetti," dedi gülümseyerek.

"Bize de sizden bahsetti, ona çok iyi davrandığınızı söyledi. Arkadaşımızla iyi ilgilendiğiniz için teşekkür ederiz." Yazgı da ona kibarca gülümsediğinde Ulaş elini geçiştirircesine salladı.

"Teşekkür etmeniz gereken bir durum yok, ben herkesin yapacağı şeyi yaptım."

"Buradan ayrıldıktan sonra antrenmana gideceksiniz değil mi?" dedi Bediz Ulaş'a ters ters bakışlar göndermeye devam ederken.

İntikam RingiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin