Beş Numaranın ortadan kaybolmasından ve Altı Numara Ben Hargreeves'in ölümünden birkaç yıl sonra akademide başka bir korkunç olay daha yaşandı; Sekiz Numara, Vanessa Hargreeves, yeteneğiyle ilgili alışılmadık bir deneyimin sonucu olarak derin bir ko...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✧ UNDER THE MISTLETOE ✧
˚✧˳✧˚✧˳✧˚✧ ☂️ ✧˚✧˳✧˚✧˳✧˚
Ayın 24'üncü günüydü. Birlikte sevmeyi kabul ettikleri tek günü kutlamak için tüm kardeşlerin bir araya geldiği tek gün. Noel.
Her zamanki Akademi üniformalarından farklı kıyafetler giyebildikleri tek zamandı ama Diego'ya gelince, bu önceki uyumlarıyla çelişiyordu.
"Ah, neden bu çirkin tişörtüleri giymek zorundayız?"
"Diego! Annem, bunları bizim için ördü, şükran duy."
'Çirkin sweatshirtler' dediği o tişörtleri yapanın kim olduğunu duyar duymaz, bunları onlara dikenin sevgili anneleri olduğunu bilerek tüm fikri değişti.
"Evet, güzel görünüyor ama neden kırmızı burunlu geyiği yakalamak zorundayım ki!" Hepsinin Noel teması vardı ama benzersiz bir tasarıma sahipti.
Bir numara için olanın üzerinde Elfler vardı, İki numarada kırmızı burunlu ren geyiği Rudolph vardı, Üç numara çıngıraklı bir tane giyiyordu, Dört Noel Baba'lı giymişti, Altıda ökseotu çizimi vardı. Beş ve Sekiz'e gelince, niteliklerine çok iyi uyanlar vardı; Beş'in üzerinde 'Yaramaz', Sekiz'in üzerinde de 'Güzel' yazıyordu.
Orada neşeyle oturup hediyelerini açmak için saatin 12'yi vurmasını beklediler. Sabırla, sohbet ederek, yıllar içinde yaptıklarını hatırlayarak beklediler.
"Um, hey? Yedi nerede?" Vanessa tüm ekibin neşeli kahkahasını Klaus'un şakalarıyla sonlandırmasının ardından aniden sordu. Diğer kız kardeşlerini bulmak için etrafına bakındı. Anneleri Grace, omuzlarını okşamak için hızla sorunlu kıza yaklaştı. "Ah kusura bakma Sekiz canım. Yedi bugün kendini pek iyi hissetmiyor ve erken uyumak istiyor."
Annesi her zaman durduğu duvarların tonunu desteklerken, ölmekte olan bir ses tonuyla konuştu. "Oh, tamam."
"Hey Altı, gömleğindeki ne?" diye sordu Klaus.
"Ah, bu mu? Sanırım buna ökseotu dedikleri şey? Bunu Antik Britanya'da okumuştum. İnsanların ökseotu altındayken öpüşmeleri gerekiyor."
"Ama sen bizden üstünsün, bu da demek oluyor ki..." Allison, Altı'nın herkes yerdeyken bir sandalyede oturduğu pozisyona işaret ederek yorum yapıyor. "Biriyle eşleş ve onu öp." diye önerdi yüzünde bir sırıtışla.
