1,3

159 23 14
                                    

Evdeydim. Ama ıssız bir yerdeydim sanki. Hiçbir ses, hiçbir ışık yoktu. Sadece etraftaki eşyaları görmeme yarayan bir ışık süzmesi vardı içeride.

"Altay?" Korku dolu sesime hiçbir cevap gelmemesiyle kalbim hızlı atmaya başladı, "İsmail?" Kapıdan çıkmaya çalıştım ama sanki görünmez bir duvar var gibiydi. Çıkamıyordum.

"Kerem?" Nefesim hızlandı, görünmez duvara koydum ellerimi, "Çocuklar?" Gözüm yaşarmaya başlamıştı, "Noluyor burada?"

Etrafımda döndüm. Salondaydım işte. Tanıdık koku etrafı sarmıştı ama kimse yoktu.

Son bir umut bağırdım, "Erenay?" Ses gelmedi, "Erenay nerdesin?" Odadaki ufak ışık da kesilmeye başladı. Çığlık attım, "Hayır, hayır."

Işık yok oldu. 

Karanlık odayı ele geçirdiği an sindim olduğum yere. Hiç bilmediğim bir yerde tek başımaydım.

Tanıdık koku hala burnumdayken karanlıkta gözlerimi gezdirdim.

"Arda," Kenan'ın sesiyle hızla ona baktım, "Kenan, şükür buradasın." Ona sarılmak için adım attığımda elini kaldırıp beni durdurdu, "Arda hiç kendini suçlu hissetmiyor musun?"

Korkuyla ona baktım, "Ne diyorsun sen?"

Alayla güldü ama cevap vermedi, "Neyden bahsediyorsun Kenan?"

Kenan'ın yanında Ferdi'yi görmemle geriledim. Gerileme sebebim Ferdi'nin kendisi değil yüzündeki ifadeydi.

Ferdi güldü. Ama bu normal bir gülüş değildi sanki, "Beni severken onla bu kadar yakın olmak, ona umut vermek hiç mi suçlu hissettirmiyor kendini?" Nefesim kesilmiş gibi oldum.

"A-ama sende birini seviyorsun," Umutla Kenan'a baktım ama o bana öyle üsten bakıyordu ki... "Kendini böyle aklama Arda. Ben ne yaparsam yapayım yetemeyeceğim sana, sen hep Ferdi'yi seçeceksin."

Sustum çünkü haklıydı. Haklıydı. Gözlerim doldu, Kenan'ın sesini duydum tekrardan, "O kadar bencil birisin ki Arda, suçlu olduğun an ağlıyorsun çünkü diğerleri seni ön planda tutar değil mi?"

Sessiz sessiz ağlamaya başladım iki adamın karşısında. Unutmak istedim. O bana olan bakışlarını ve haklı olmalarını.

-

"Emre benim topum nerde?" Piknik alanında etrafta deli dana gibi koşturan Alioski, küçük sarı topunu bulmak için inat etmiş gibiydi.

"Nereden bileyim ben Alioski." Emre çıldırmış gibi mangal başından bağırdı.

"Bağırmadan iletişime geçemiyor musunuz siz?" Salata yapan Kerem elindeki bıçağı tehdit edercesine havaya doğru salladı.

Piknik alanına gelmiştik. Cümbür cemaat. Altay, Emre ve Ferdi üçlüsü mangal yapmaya çalışıyor, Kerem masayla ilgileniyor, Alioski ve İsmail ise harıl harıl top arıyordu. Ben ise uzaktan onları izliyordum.

Sebebi ise sabah İsmail'in anırmasıyla gördüğüm yarıda kesilmiş rüyamdı. Kabus mu demeliydim yoksa?

Çok kötü bir kabustu. Ama asıl kötü olan kısmıysa beni gerçekten suçlu hissettirmesiydi. O kadar suçlu hissediyordum ki uyandığımdan beri bizimkilerle tek kelime etmemiş, düşüncelere dalmıştım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

•Bir Beyaz Orkide• Arda×FerdiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin