Elimdeki projeye içli içli baktım. Şu kadarcık kağıt için iki gün sabahlamıştım resmen. İçim kan ağlıyordu.
Altları morarmış gözlerimi etrafta dolaştırdım. Daha profesör görünürde bile yoktu. Aslında direkt ona mı vereceğim ya da odasına mı koyacağını bilmiyordum. Şansımı ilk profesöre vermekle deneyecektim.
Allahım lütfen ters tepmesin. Lütfen.
Gerçi bendeki bu şansla her şey olabilirdi. Hani hocanın en kızgın olduğu günü bile tutturabilirdim bu şansla. İsmail falan mı teslim etseydi ya? Sonuçta o sürekli kedi gibi dört ayağının üstüne düşerdi. Şanslı piç.
İşlediğim dersin birkaç öğrencisini daha görünce rahat bir nefes verdim. Demek ki profesöre veriyormuşuz. Ya da benim gibi enayiler de vardı.
Bilekliğimdeki saate baktım. Erkenden gelmiştim okula profesörü göremezsem diye. O yüzden maalesef ki beni okula bırakacak kimse de yoktu sabah. Bende sürüne sürüne okula gelmiştim resmen. Uyku mahrumluğu ve yol bir arada olunca ölesi geliyordu insanın.
Gerçi yolun ortasındayken Kenanla mesajlaşmıştık. O da çalıştığı kafeye gideceğini söylemişti. Keşke biraz daha geç çıksaydım evden de rahat rahat gidebilseydim.
Hem piknik işini de yüz yüze konuşabilirdik.
Kenan'a piknik işinden bahsetmiştim kaşla göz arasında tabii ki. O ise beklediğim çekingen hareketler yerine heyecanlanmış ve kesinlikle geleceğini söylemişti.
Ayrıca gelirken bir şeyler de kendisi getireceğini eklemesini aşırı sevimli bulmuştum.
Bu muhabbetin üstüne her konuştuğumuzda arkadaşlarımı soruyor, onlar hakkında bilgi istiyordu. En son hepsinin sevdiği renklerle kombin yapacaktı ben durdurmasam. O kadardı yani.
Altay'ın sevdiği renklerle yapması iyi olabilirdi ama bir nebze. Düşünmek lazımdı bunu.
Sağıma soluma baktım. Hiçbir hareket yoktu. Sıkıntıyla telefonumu açtım. Daha kimse yazmamıştı. Hepsi ne güzel mışıl mışıl uyuyorlardı şimdi sıcak yataklarında.
Kenan'ın sohbetine girdim. Attığım randoma daha bakmamıştı. Saçma sapan bir şeye random mu attım diye endişeyle baktım. Bence gayet yerinde bir randomdu.
Sıkıntıyla sohbetten çıktım. Tam WhatsApptan çıkacakken gelen mesajla kaşlarımı çattım.
Ferdi atmıştı mesajı.
Ferdi Kadıoğlu
Arda okulda işin bittiğinde bana yaz
Alayım seniNoluyor oğlum yine?
Siz
Gerek yok Ferdi
Ben kendim gelirimMesajıma görüldü atmasıyla histerik bir gülüş attım ortaya. Ferdi yine bildiğimiz Ferdiydi. Vicdan azabı çekmesin diye mi yazmıştı acaba?
Gelen hareket sesleriyle kafamı koridor başına çevirdim. Profesör gelmişti. Allah'ım şükür. Hızla olduğum yerden ayrılıp yanına gittim profesörün.
"Arkadaşlar adları yazılı olan odamdaki masaya bıraksın." Elindeki anahtarla odasının kapısını açtı. Hızlıca içeri girip diğerlerinin koyduğu yerin üstüne koydum.
"Baştan söylüyorum benim talimatlarım üstüne yapmadıysanız notunuzu girmem direkt." Stresle daha fazla dinlemeden çıktım. Biraz daha konuşursa eğer projemi alıp kontrol ederdim. Rezillikti resmen. Diğerleri de odayı terk ediyordu çabucak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Bir Beyaz Orkide• Arda×Ferdi
Humor"Hiç mi olmayız Kadıoğlu?" "Değil sen Arda, tüm dünya gelse senle ben olmayız."