Beraber kızın evine geldik ve girdik.
Direkt içeri dalıyodu ki kolundan tuttum.
"Ne?"
"Eldiven taksana, öyle pat diye giriyosun."
"Olay yeri mi burası Jaeyun, ne olacak?"
"Olsun tak sen yine de." diyip cebimden eldiven çıkarıcaktım ki "Gerek yok." diyip cebinden bir çift eldiven çıkardı.
Eldivenleri takarken "Tanıyorum malımı, getirdim o yüzden kendiminkileri." dediğinde sırıttım.
"İyi aferin." diyip önden girdim.
Mutfağa girdim. Lavabonun içi bulaşıkla doluydu ve yanda da bir kupa kahve vardı. Yarım bırakılmıştı.
Dokundum ama soğuktu. Olması gerektiği gibi.
"Yani kız iki ay önce kaybolduysa kahvesinin soğuk olması normal olmalı."
"Yemin et."
"Yemin ederim."
"Bir sen akıllısın valla." dediğimde kıkırdadı ve rafları karıştırmaya başladı.
Göz devirdim ve bakınmaya devam ettim.
"Ee buldun mu bir şey?"
"Yok." dedi ve kapattı sürgüyü.
"Ben salona geçiyorum sen de odasına bak."
"Tamam." dedi ve mutfaktan çıkıp odasına gitti.
Ben de salona gittim.
Gittiğimde orta sehpada bilgisayarını gördüm.
Koltuğa oturdum ve bilgisayarı açıp bakınmaya başladım.
"Ödev dosyaları,yapılacaklar, fotoğrafla-"
"JAEYUN."
Heeseung'un sesimi duyduğumda ona döndüm.
Elinde bir fotoğraf vardı.
"Hani sevgilisi yoktu."
"Nerden buldun bunu?"
"Sürgüde küçük bir kutuda."
Yanıma geldi ve oturdu.
Fotoğrafı bana uzattı.
"Yanındaki kadın kıza göre biraz büyük gözükmüyor mu sence de?"
"Biraz mı?"
"Baya. Belki ablasıdır."
"Sanmıyorum."
Elinden fotoğrafı aldım ve arkasını çevirdim.
"Küçük bir sırrın mıyım?" yazıyordu.
"Küçük bir sır mı?"
"Ne alaka?"
"Bilmiyorum." dedim ve fotoğrafı cebime koydum.