Beraber döndüğümüzde ekip "Günaydın Heeseung komiserim." dediler.
"Günaydın arkadaşlar." dedi ve yerine geçti. Ben de yerime geçtim.
Hoon "Efendim dün gece Eunmi'nin telefonundaki bilgilere eriştik."
"Ee bir şey çıktı mı?" dedim.
"Hayır, her şey silinmiş..."
O anlatıyordu ama benim gözlerim Heeseung'un salladığı bacağına takıldı. Bir şey vardı ama anlatmıyordu.
"Sadece biriyle olan arama kaydı duruyor." dediğinde odağım tekrar ona döndü.
"Kiminle?"
"Adı yok. Numara da kullan at numara."
"Hay sikeyim."
"Bir de haftaya alınmış sadece gidiş olan bir uçak bileti bulduk."
"Uçak bileti mi?"
"Evet ama alınan bilet iki kişilik."
"Yani yanında birini daha götürecekti."
"İşte kim o?"
Heeseung'a döndüm, soracaktım ama o masaya gözlerini dikmiş bacağını sallamaya devam ediyordu. Sanki başka bir şeye aklı takılmış gibi.
"Heeseung." dememle odağını bozdu ve bacağını sallamayı bıraktı.
"Efendim?"
"Dinliyor musun?"
"Evet, evet."
"Sence kim olabilir?"
"Kim?" dediğinde derin bir nefes aldım.
"İkinci uçak biletini sence kime almış olabilir bu kız?"
"Bilmiyorum."
"Sunoo."
"Buyrun."
"Heeseung'a kahve getirir misin? Belli ki kendine gelmesi gerekiyor."
"Tabii, hemen." dedi ve ayaklanıp mutfağa gitti.
Hoon'a döndüm.
"Bir anda ortadan kaybolacaktı, ona rağmen mi aldı biletleri?" dedi Won.
"Belki kaçırılmıştır?"
"Doğru. Kaçırılmış olabilir-"
"Olamaz." dediğimde bana baktı.
"Neden olamasın?"
"Korkardı, ona bir şey yapabilecek biri olmasından korkardı ama hayır. Kime sorduysak hiçbir zaman enerjisini kaybetmediğini söylediler. Hep mutluydu."
"Ya da mutlu gibi gözüküyordu." dedi Heeseung. Ona döndüm.
Tahtaya bakıyordu dikkatlice. Ona bakmamla bana baktı.
"Olamaz mı?"
"Olabilir, olamaz demedim."