Bir anda ceketini aldı ve ayaklandı.
"Nereye gidiyorsun?"
"Fakülteye. Müdürle konuşacağım."
"Ben de geliyorum." dedim ve ayaklandım.
Beraber Heeseung'la çıktık. Dediği gibi fakülteye geldik ve müdürün odasına gittik.
Kapıyı tıklatıp beklemeye başladık.
"Gel." sesi gelince beraber geldik.
"Merhabalar biz özel birimden Heeseung ve Jaeyun."
"Buyrun, geçin oturun."
İçeri girdik ve oturduk.
"Biliyoruz dün arkadaşlarımız geldi size ama daha ayrıntılı konuşmamız gerekecek sanırım."
"Buyrun tabii."
"Biliyorsunuz aslında davamız Eunmi ama ben size Sangmin Bey hakkında da soru sormak istiyorum."
"İstediğiniz gibi."
"Sangmin Bey ortadan kaybolmadan önce herhangi bir izin aldı mı? Ya da sizi arayıp bir şey söyledi mi işe gelemeyeceği hakkında?"
"Hayır, söylemedi."
"Anladım. Sangmin Bey'i anlatabilir misiniz biraz?"
"Tabii. Kendisi iyi ve yetenekli bir adamdır. Dürüst ve ahlaklı, terbiyelidir. Sınırını yerini her şeyini çok iyi bilir."
"Öğrencilerle?"
"Öğrencilerle de arası çok iyidir. Çoğu öğrenci sever sayardı Sangmin Bey'i."
"Evli miydi?"
"Evet, evliydi. Minyeo Hanım. Güzel bir ilişkiler var. Yani vardı sanırım."
"Var mıydı? Nasıl yani?"
"Sangmin Bey kaybolmadan önceki günlerde fakülteye eskisi gibi enerjik gelmiyordu. Ailesi vefat etti yıllar önce, okulla alakalı bir sıkıntısı da yok diye biliyorduk. Büyük ihtimalle evde sorunları vardı."
"Büyük ihtimalle mi?"
"Yani söylentilere göre."
"Ne söylentisi?"
"Bunları Profesör Mingyu'yla konuşsanız daha mantıklı olur."
"O kim?"
"Sangmin Bey'in yakın arkadaşı."
"Anladım, burada di mi Mingyu Bey?"
"Bu gün izinli. Evinde olması gerekiyor."
"Şansımızı- Her neyse. Nerededir evi?" dediğinde bir kağıt çıkardı ve yazıp Heeseung'a uzattı.
Heeseung kağıdı alıp ayaklandı.
"Teşekkürler." dedi.