3.3

235 21 11
                                    

...

Hayatımın anlamsız geldiğini hissediyordum, sanki beni tutacak birşey yokmuş da artık yok olmam gerekiyormuş gibi, artık yaşamanın bir anlamı yokmuş gibi, kalbim çarpmasa da artık ölsem istiyordum, bazen ise tam tersi bir düşünceyle yaşama isteğiyle doluyordum, içimde kocaman bir boşluk o boşluğun içinde ise büyük bir zıtlık vardı, ben ne yaşamayı beceriyordum ne de yaşamamayı, bir ortasını bulmaya çalışırken büyüyordum ve büyüdükçe korkuyordum, hiçbir şeye yetişememiş gibi hissediyordum.

Doğruydu, hiçbir şeye yetişememiş biriydim ben, gözlerimin önünde birçok şeyi kaybetmiş fakat tutamamıştım, öylesine yaşamıştım hep, bir zamanlar abimi suçlardım öylesine yaşadığı için, fakat dönüp baktığımda ondan hiçbir farkım yoktu, asla böyle olacağımı düşünmezdim, bir ömür bitirmiştim neredeyse, ama elimde hiçbir şey yoktu, bu yaşlardaki çoğu insanın mutlu bir yuvası vardı benim ise hiçbir şeyim, kaldıramadığımdan değil de, bazen düşünüyordu insan ister istemez oluyordu bu, şu hayatta hiç mi kimsem olmayacak, onu seven kendi kanından, kendi canından birini istiyordu bir yaştan sonra, benim bir ailem olmamıştı zaten, ama kendi ailemi de kurmaya engeldim ben.

Beni seven biri vardı, peşimden koşan değer veren biri, ama yaşanan son olaylardan sonra ona olan güvenim de son bulmuştu.

Arabayı ana yola çıkardığımda derin bir nefes aldım tek elle gerçekten çok zor oluyordu, radyoda hafif bir müzik çalıyordu.

"Hayat bazen öyle insafsız ki küçük bir boşluğundan yakalar." diyordu Sezen, beni de öyle bir boşluğumdan yakalamıştı ki, Poyraz içine sızmıştı ve engel bile olamamıştım.

Sokak ışıkları birden bire söndüğünde arabanın ışıklarını yaktım, yol ıssızdı bu saatte buralarda pek kimse olmazdı zaten, tüm şehir karanlığa gömülmüştü, tek bir evin penceresinden ışık çıkmıyordu.

Camı indirdiğimde içeri hava akımı hızla dolmuştu, ışıklar ne zaman gitse dışardan uluma sesleri gelirdi şimdi olduğu gibi.

Önüme birden bire kıran arabayla hızla frene basıp gözlerimi kapattım, neye uğradığımı şaşırmıştım, birbirine çarpmaya birkaç santim kala araba durmuştu, kalbim ağzımda atarken başım zonklamaya başlamıştı bile, gözlerim büyürken kafamı toplamaya çalıştım, ne olduğunu anlamıyordum üstelik önüme kıran kişi ne görünüyordu ne de çıkıyordu, öylece beş altı dakika bekledikten sonra derin bir nefes alıp kendime geldim, torpido gözünü açıp silahımı çıkardıktan sonra kapıyı açıp indim, kapının kapanma sesi sessiz ortamda kaybolup gittiğinde silahı baş hizamda tutup ilerledim.

Kapı açılıp içinden biri çıktı, elinde çakmak ve sigara vardı, sigarasını yaktıktan sonra arabanın kaputuna yaslanıp bana bakmaya başladı, gözlerimin sinirden kıpkırmızı olduğuna emindim, gözümü kırptığımda sulanmıştı, dişlerimi birbirine bastırıp derin bir nefes aldım, şuan bunu yaşadığıma gerçekten inanamıyordum.

"Sen.." dedim sinirden titreyen sesimle, bakışları üzerimdeyken sigarasından derin bir nefes aldı, göğsüm sinirle inip kalkarken ne tepki vereceğimi bilememiştim "Sen şaka mısın ulan!?" Bu dediğime güldü ben ise sinirden ağlayacak durumdaydım, silahımı hâlâ indirmemiştim.

"Allah'ım sen sabır ver.." sinirle arkamı döndüğümde yerinden hareket edebilmişti, hızla önüme dönüp yanıma gelmesini engelleyerek silahı ona doğrulttum.

"Beynini dağıtırım, bir adım daha atma." Silahın kabzasıyla alnımı kaşıdım sinirle, hâlâ anlam veremiyordum neden böyle birşey yapmıştı, arkada çalan Sezen şarkısı ortamın sessizliğinden faydalanarak hüzünlü hüzünlü çalarken buna tezat elimde tuttuğum silahı tekrar ona doğrulttum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 16 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MevsimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin