11. Bölüm

1K 76 24
                                    

keyifli okumalar 😽

|Satır aralarına yorumlarınızı bırakmayı unutmayın lütfen|

°°°

Ilgının anlatımıyla;

Duyduklarım kulaklarımda yankılanırken, Yeliz ablama uzun uzun bakıp "Nasıl yani abla?" dedim.

Suratındaki üzgün ifade beni oldukça geriyordu. "Senin bunları duymanı ya da öğrenmeni hiç istemezdim ama Barış bu yükün altında tek başına eziliyor," dedi.

Merakım iyice artarken, "Kim ayrılmamızı istedi? Kim zorladı?" diye sordum.

Yeliz abla başını öne eğerek, "Annen, baban... Bir de annemi de ikna ettiler; üçü bir oldu," dedi.

Gülmeye başladım. "Şaka, değil mi? Bu şaka olmalı. Babam ve annem Barış'ı çok severdi, niye böyle bir şey yapsınlar?" dedim.

Sinirden gülmeye devam ederken, "Abla, ben buna inanamam," dedim. Yeliz abla telefonunda bir şeyler yaparak bana uzattı.

Telefonu elime aldığımda, babamın mesajlarıyla karşı karşıya geldim... Gözlerim dolarak tüm mesajları okudum. Barış'ın bana uzak kalmasının, sürekli benden kaçmasının, gergin ve sinirli olmasının sebebinin babam olduğunu öğrenmiştim.

Telefonu masaya bırakıp başımı ellerim arasına aldım. Bir süre öyle kaldım. Kafamı kaldırıp Yeliz ablama baktığımda, "Ben şimdi ne yapacağım?" dedim.

"Barış gerçeklerden kaçtı ama sen kaçma. Barış'ın tek suçu seni ailenden koparmamak istemesiydi," dedi.

Gözyaşlarımı tutamıyordum. Barış'ın yüzüne nasıl bakacaktım? Ailem yüzünden ikimiz de perişan hale gelmiştik... Her seferinde hiçbir şey bilmeden onu suçlamıştım. Hataları elbet olmuştu ama bu hatalara onu iten, benim ailemin tehditleriydi. Barış benimle evlenirse, babam benim yüzümü unutsun; onun bir babası olmaz bile demişti.

Gözlerimi sertçe ovuşturarak gözyaşlarımı sildim. Bundan sonra ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilmiyordum. Oturduğum yerden ayağa kalktım. Yeliz abla bana doğru bakarak, "Dur, nereye?" dedi.

Çantamı alıp, "İki çift laf söyleyeceğim onlara," dedim.

"Tek başına Sakarya'ya gitmeyi düşünmüyorsun herhalde. Bu halde bekle, ben de geliyorum," dedi.

"Yok abla, giderim ben," dediğimde, hesap için masaya bir miktar para bırakıp ayağa kalktı.

"Hadi, yürü; seni tek bırakamam," dedi.

Onunla beraber aracıma geldiğimizde, anahtarı ona uzatıp, "Sen kullanır mısın?" dedim. Kafasıyla onaylayıp anahtarları alarak sürücü koltuğuna geçti. Ben de yan koltuğa oturdum ve Sakarya'ya doğru yola çıktık. Ailemle yüzleşecek ve iki çift laf söyleyecektim. Bir insan kızının mutluluğuna böyle bir gölgeyi nasıl düşürebilirdi, bilmiyordum...

Yol boyunca hiç konuşmadık. İstanbul'dan çıktığımızda, "Keşke Barış bana söyleseydi, her şey çok farklı olurdu," dedim.

bitti mi hikayemiz | barış alper yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin