HÂTVA

12 3 0
                                    



Hanem bu aralar pek boş, pek sessiz.

Tozlu çarşafları kaldırdıkça altında yatan mâzi,

Pek bir düşündürttü bu aralar.

Ne çok şeyin sonu gelmiş, ne çok defter kapatmışım.


Her adımımda gıcırtı sesleri doluşuyor bu odaya,

Önceden şen kahkahalar doluşurdu.

Bacılarımın, gardaşım kakışmalarıyla titrerdi, sehpada ki vazo.

Şimdi niye öyle durur vazo? Ölmüş gibi, yok gibi, olmamış gibi. 


Hani nerede sinekler girmesin diye ,

Koştur koştur kapattığımız bacanın camları, eşiğin sıcaklığı nerede? 

Bakkaldan borç aldığımız, ucu kopartılmış ekmek nerede? 

Ramazan-ı Şerîf'in şen heyecanı nerede, geçmişte.


Cepleri kız kaçıran tozlarıyla dolu çocuklar neredeler?

Kuran kursuna giderken üzerine ne bulduysa geçiren kızlar,

Kızlara dokunup " Abdestin bozuldu, " diye kaçışan erkekler nerede?

Kurana geçemeden kurs kapanınca gelen o his nerede, eskilerde.


Okullar açılacağı vakit içimize doluşan o heyecan nerede?

Ûstat, bir kelâm edeyim mi, edeceğim hiç aklıma gelmezdi.

Ne varsa eskilerde var, geçmişimizde.

Yaşlanmışız ûstat, yaşlanmışız. Bedenen olmasa da ruhen.

                                                                                                               £•¥


SENİZAWhere stories live. Discover now