6. Bölüm

46 4 13
                                    

Üzerimdeki bedeni itmeye çalıştım çaresizlikle. "Alistair, bırak beni."

"Hiç mi özlemedin beni Valencia?" Elleri neredeyse kaba bir şekilde yanağımı okşadığında hızla eline vurdum.
Bedenimi bir şekilde trabzan ve onun arasından kurtarırken hızla geri adımladım.

"Özlemedim Alistair, özlemedim! Bana her an taciz tecavüz etmeye çalışan bir adamı özler miyim sence? Senin gibi bir orospu çocuğunu nasıl özleyebilirim ki?"

Sinirlendiğini görebiliyordum. "Ben sana zorla hiçbir şey yapmadım. Şuna şöyle demeyi bırak."

Bu sefer sinirleri tepesine çıkan kişi bendim. "Yapmadın mı?" Sinirlerimin bozulmasıyla büyük bir kahkaha attığımda ona doğru kendimden emin bir adım attım. "İçerideki tüm herkese yaptıklarını anlatalım mı? Onlar da senin gibi diyorlar mı bakalım!"

Üzerime doğru yürümeye başladığında tehditkar bir şekilde parmağımı ona uzattım. "Sakın yaklaşma, sakın!"

Ama beni dinlemedi. Bildiğim tüm kendini savunma teknikleri onun üzerinde etkisizdi. Ve her zaman tetikte olduğumu çok iyi bilen bir insandı. Beni en köşeye sıkıştırdığında bir eliyle boğazımı kavradı. "Hala o zamanki gibi orospunun tekisin."

Boğazımı o kadar sıkı sıkıyordu ki nefes alamıyordum. Gözlerim yaşlarla dolmuş, akmamak için direniyordu.

"Ve hala o günkü gibi seni deli gibi becermek istiyorum. Bu asabiyetin bana sökmez."

Ellerimle tuttuğum koluna vurmaktan gücüm tükeniyordu. Kan beynime sıçramıştı adeta. Korkuyordum. Delicesine korkuyordum.
Bize yaklaşan adım seslerini duyuyordum ama kim olduğunu göremiyordum. Ta ki Alistair'in suratına bir yumruk inene kadar.
Ben neler olduğunu anlayana kadar Killian yere düşen Alistair'in üzerine çıkmış ölümüne yumrukluyordu. O an kendimi bir kenara bıraktım ve Killian'a doğru koştum. Onu kollarından tutup geri çekmeye çalıştım lakin başarısız oldum.

"Killian, lütfen dur artık!"

Killian o kadar kötü bir haldeydi ki, resmen gözleri dönmüştü. Beni duymuyordu. Yüzünü ellerim arasına alıp kendime çevirdiğimde gözleri beni buldu. İşte o an durdu. Hızla ayağa kalktı. Kanayan parmak boğumlarına aldanmadan zarar görüp görmediğimi teyit edercesine beni inceledi. Kızaran boynumu gördüğünde kala kaldı. Tekrar Alistair'e dönmüştü ki o da zar zor ayağa kalktı.

"Orospu çocuğu..." diye mırıldandı Killian. Öyle bir söyledi ki, ses tonu yüzünden Killian'dan korktum. "Geberteceğim seni."

Tekrar üzerine doğru gidiyordu ama aralarına bir anda giren orta yaşlı adam Killian'ı durdu. Dayısı olduğunu söylediği kişiydi bu adam.

"Killian yeter!" Killian sinirle solurken bir dayısına bir de zar zor çıkışa ilerleyen Alistair'e baktı. "Onu bana bırak. Hanımefendi al ve git."

Killian itiraz edemedi. Elimi kavrayıp ters yöndeki çıkışa ilerledi. Onun peşinden hızla ilerlerken o bir çalışana eliyle bir şey işaret etti. Çalışan hızla dediği şeyi yapmaya giderken biz ise mekandan çıkmıştık. Şu an kendimdense onun için daha endişeliydim. Elleri kan içerisindeydi.  Vale arabayı getirene kadar Killian'ın işaret verdiği çalışan eşyalarımızı getirdiğinde Killian binmem için arabanın kapısını açtı. Ben biner binmez o da şoför koltuğunda yerini aldığında hızla gaza bastı. O kadar hızlı gidiyorduk ki bu hız beni korkutmaya yetti.

"Yavaşlar mısın lütfen?"

Bakışları bir anlığına bana ilişti, araba yavaşladı. Eve gidene kadar ne o tek kelime etti, ne de ben.
Kısa süre sonra eve vardığımızda içeri girer girmez. Kravatını çözüp bir kenara fırlattı. Bir süre öylece ayakta durdu. Sakinleşmeye çalıştığını anlayabiliyordum. O yüzden rahatsız etmek istemedim. O büyük camın önünde durup sakinleşirken ben de öylece onu bekledim. Bir süreden sonra yanına doğru ilerledim. Endişeli bakışlarım yüzünde gezindi. "İyi misin?"

Valeska (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin