8. Bölüm

35 4 1
                                    

Sessiz sakin okuyup gidenler...

Lütfen en azından vote verip bir tane de olsa yorum yapın.

Yoğun tempomun arasında gerçekten bu hikaye için çok çabalıyorum lakin karşılığını bir gram bile alamıyorum. Ve inanın ki hevesim o kadar kaçıyor, yazmak istemiyorum ki...

Tek ricam bir vote ve yorum. Dünyaları istemiyorum.

Keyifli okumalar dilerim 🤍

***

Aşk, sevgi, yakınlık, hoşlantı... İnsan oğlunun birbirine sık sık kullandığı yegane kelimeler. Peki insan oğlu bu kelimelerin anlamlarını hakikatiyle yaşayabiliyor muydu?
Ya da asıl sormam gereken soru; insan oğlu bu terimlere doğru anlamı yükleyebiliyor mu?
Günümüzde bu sorunun cevabı kesinlikle hayırdı. İnsanların aşk adı altında yaptıkları her şey tamamen cinselliğe, çıkar ilişkisine veyahut eğlenceye dayalıydı.

Halbuki sevmek, aşık olmak; bambaşka bir şeydir. Dokunmadan da sevebilmek mesela? Kaç insan yapabiliyor bunu? Kaç insan bedeniyle değil de kalbiyle sevebiliyor?
Bu insanların sayısı günden güne azalıyor.
Sevmek, aşık olmak demek; gönül bağıyla tutunmak demektir. Saygıyla, merhametle, alçak gönüllülükle, anlayışla, zerafetle, dürüstlük ve de sadakatle...

İşte böyle seven insan, hayatta saf sevgiyi bulmuş; her şeye layığıyla adanacak insanlardır.

***

Valencia gözlerini güne açarken tüm vücudunda hissettiği tatlı sıcaklıkla gülümsedi. Birkaç kez gözlerini kırpıştırdı, başını kaldırdı ve göğsünde yattığı adama baktı.

İçini büyük bir sevinç ve heyecan kapladı. Bir insanla böylesine masumca sarılmayalı, yatmayalı ne kadar da uzun zaman olmuştu? Alistair'den sonra bir erkeğin ona böyle yaklaşabilmesi kalbini ısıttı.
Gözleri uyuyan adamın yüzünde gezindi. Sert hatlı çenesinde, dolgun dudaklarında, ince uzun kirpiklerinde, kıvrımlı burnunda, dağınık dalgaları saçlarında....

Dakikalarca izledi adamın kusursuz yüzünü. Birlikte bu zamana kadar yaşadıkları şeyleri, özellikle de dün akşamı iyisiyle kötüsüyle düşündü. Tekrardan bir insana güvenmeyi seçmişti, korkuyordu bunun sonuçlarından. Ama Killian'ın ona verdiği güven içini rahatlatıyor, su serpiyordu.

"Hoşuna mı gittim?"

Adamın gözlerini açmadan gülümseyerek söylediği şeyle irkildi. Killian gözlerini açıp kadına baktı, yaklaştı ve alnına dudaklarına bastırdı. "Günaydın."

Kadın huzurla gözlerini kapattı. "Günaydın. Saat kaç?"

Killian kadını hareket ettirmeden baş ucundaki komodinin üzerindeki telefonuna uzandı ve saate baktı. "09.28" Telefonu geri bıraktı, dönüp kadını kendine daha çok çekip sarıldı. "Şirkete gidecek misin?"

Homurdanarak onayladı. "Birkaç saate gitmem gerekecek." Elini adamın pürüzsüz göğsünde hafifçe gezdirdi. "Sen? Gidecek misin?"

"Bugün gitmeyeceğim. Annemin yanına uğramam gerekiyor."

Valencia onayladığını belirterek başını salladı. Derin bir nefes alıp verdi. "İşten sonra arkadaşım Declan'ın yanına gideceğim. Biraz geç gelebilirim."

Adamın kaşları çatıldı. İsmi ona tanıdık geldi. "Declan?"

"Çocukluğumdan beri arkadaşım. Doktor."

"Declan Lee mi?"

"Evet." Valencia, Declan ile olan konuşmasını lanse etmedi. Onun hakkında konuştuğunu belirtmek istemedi, utandı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Valeska (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin