(42)

4.4K 341 104
                                    

Öncelikle dün bölüm yayınlayamadım çünkü yağmurda donuma kadar ıslanıp hasta oldacak kadar geri zekalıyım ve gelip iyileşmeme yardımcı olacak bi Kim JongHyun'a falan da sahip değilim. Neyse yazarın umutsuz salakça aşk hayatıyla ilgilenmeyeceğinizi düşünerekten özür dileyip bölümü yazmaya devam ediyorum. Siz de okumaya devam edin~

Gün ışınları yüzüne vurarken-düzeltiyorum, güneş ışınları gözünü sikerken uyandı Kyungsoo. Dizi/Filmlerdeki şu şevişme sonrası uyanan baş rol kız kadar harika hissetmiyordu. Gözlerini ovuşturarak ağzı yırtılırcasına gülümseyerek yanındaki adama hayatının aşkını bulmuşcasına bakan başrol kıza ters olarak tek gözünü açıp yana döndükten sonra uyuyan esmere uykusunda öldürmek ister gibi baktı.

Allahtan Jongin dün seviştikten sonra 'artık benimsin' saçmalıklarını zırvalamamıştı. Kyungsoo bu düşünceyi tamamen haksız buluyordu. Ait olma kavramının cinsel birlikteliğe bağlanması saçmaydı. Sevgilisini kendine ait yapmak için böyle bir birleşime ihtiyaç duyan arkadaşları olmuştu daha öncelerde. Partnerini malmışçasına böyle sahiplenmeye çalışan insanlara sinir oluyordu. Jongin'in böyle biri olmadığını bildiğinden dün gece kendini ona bırakmıştı zaten. Eski kız arkadaşlarıyla birlikte olmamıştı çünkü böyle bir şey için yaşının henüz küçük okduğunu düşünüyordu. Ergenliğin getirdiği dezavantaşlardan biriydi cinsel dürtüler. Ama o bu dürtüleri bir delikte baskılamanın yanlış olduğunu düşünüyordu. Bedeni yoğun bi halsizliğin esiri olmuşken neden böyle saçma şeyler düşündüğünü kendisi de bilmiyordu.

Gözlerini kapatıp uyumaya çalıştığında kuyruk sokumundan başlayıp deliğine doğru giden ayrı buna engel oldu. Derin bi nefes alıp tekrar yanına döndü. Normalde  Jongin'in yüzünde hafif bi gülümsemeyle uyuduğunu görünce içi eriye eriye bakması gerekiyordu ama normal bi durumda değildi. Hadi ama! Maslow'un Hiyerarşisi'nde bile yaşam piramitindeki ilk sıra fiziksel ihtiyaçları kapsıyordu. Fiziksel olarak acı çekerken duygusala bağlaması mümkün müydü sizce?

İçinde büyüyen sinirlenme hissini yok etmeye çalıştı. Sonuçta şu an bu durumda olması Jongin'in suçu değildi. Dün gece onu baştan çıkaran kendisiydi. Oysa çocuk masum masum yıldızları izliyordu...

"Jongin" önceki gece çok inlemekten olsa gerek kısılmış sesiyle mırıldandı. Uyuyan bedenden ses gelmeyince  elini uyarmak için esmer omza koyduğunda uyarılan taraf kendisi olmuştu. İçinde bi ses 'napıyorsun?!' diye çığlık attı. Elinin altındaki yumuşak pürüssüz tenin sıcaklığını hissederken kendini bi an Jongin'in yerine koydu. Böyle bir sabaha omzundaki dürtmeyle uyanıp, duyduğu ilk şeyin  'kıçım ağrıyor' olmak istemeyeceğini düşündü.

Kendini biraz zorlayıp bedenini Jongin'e kaydırdı. Elini pürüzsüz yüze koyup baş parmağıyla yanağını okşadı. Kurumuş dudaklarını yalayıp çatlamış dudaklara bastırdığında biraz olsun iyileştiğini düşündü. En azından o sikimsonik hissi üzerinden atmıştı. Elini yukarı kaldırıp yumuşak kahverengi saçları okşadı. Jongin'e odaklanmak ağrısını unutturmuştu. Kısa süre sonra uzun kirpikler aralanıp kahvenin en hoş tonunda olan gözler gözleriyle buluştu.

"Günaydın~" kısık sesiyle mırıldanıp dudaklarını bir kez daha Jongin'in dudaklarına bastırdı.

"Günaydın~" yeni uyanmış olmasına rağmen oldukça yoğun bakıyordu gözlerine. Kürek kemiklerine inen kolun biraz daha aşağılara inmesinden sonra büyük elleri  kalçasında hissetti. Yumuşak dokunuşlardan amacının sabah sabah elleşmek olmadığı açıktı. "Ağrın var mı?" ne var ki Kyungsoo'nun bir şey söylemesine gerek kalmadan anlamıştı. Kyungsoo yüzünü ekşittiğinden falan şüphelendi ilk başta. Ama hayır, Jongin'in dokunuşu acı vermek yerine bedenini rahatlatıyordu.

Kakao Dark √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin