*Son*

2.6K 234 102
                                    

"Günaydınnn!" Jungkook kapıdan çıkar çıkmaz haykırdı Jimin.

"Günaydın?" Jungkook hala şaşkınlığını atamamıştı üzerinden. Onun evinin önünde bekliyor olabileceği aklına gelmemişti.

"Bu sabah okula beraber gidebiliriz diye düşündüm."

"Uhh.." kafasını sallayarak onayladıktan sonra bahçe kapısını çekip sağa döndü.

"İyi uyuyabildin mi?" şaka mı yapıyordu? Dün gece yarın ne olacak kaygısıyla Jungkook'un gözüne uyku girmemişti. Heyecanlıydı ve ne yapması gerektiği hakkında hiç bir fikri yoktu.

"Evet. Peki sen?" yan yana yürürlerken koluna dokunan Jimin'in kolu boğazını kurutuyordu. O ne olursa olsun duygularını koruyabilen Jungkook tam olarak nereye gitmişti?

"Pek uyuyamadım. Baksana, gözlerim şiş şiş." yüzünü Jungkook'a yaklaştırıp göz altlarını işaret etti. "Sabah aynaya baktığımda ödüm koptu. Annem buzluğa kaşık koymuş, onlar sayesinde biraz insana benzedim." benzer şeyi Jungkook da yaşamıştı. Tek fark, gözlerine kaşık yapıştıran kişi annesi değil Kyungsoo'ydu. Gerçi karakteristik özelliklerine bakınca oldukça anne hissi veriyordu.

"Bugün sağanak yağmur yağacakmış." konuyu değiştirdi Jungkook. Sabah Kyungsoo çantasına bi çırpıda şemsiye atmıştı.

"Ne? Cidden mi?! Beklesene, şemsiye alıp geleyim." tam geri dönecekken kolunu tutup durdu Jungkook. Jimin'in meraklı gözlerini üstünde hissedince ne diyeceğini unutmuştu gerçi.

"Ben şemsiye aldım. Yani... Şey... Ortak kullanabiliriz. Yani senin için de sorun değilse..." kafasına sağlam bi tane geçirmek istedi. Bu, aşık kız tavırları da ne bokumdu böyle?!

"Emin misin?" tek kaşını kaldırarak sordu Jimin.

"Neye emin miyim?"

"Deminden beri kaldırımın sağına doğru kayıp duruyorsun. O kadar yakın olmamız senin için sorun olmaz mı?" yürüdüğü yere bakınca kaldırımdan çıkmak üzere olduğunu gördü. Yarım adım mesafe kadar sola kayıp boğazını temizledi.

"Farkında değildim, üzgünüm." Jungkook'un dikkatle yüzüne bakınca kendisinden daha tedirgün olduğunu görebilmişti sonunda.

"Üzgünüm? Bu kelimeyi senin ağzından ilk duyuşum." Jimin söyleyince fark etmişti o da. O hiç bir zaman özür dilemezdi, teşekkür etmezdi, minnettar olmazdı, hiç kimse için üzgün hissetmezdi. Galiba Jimin şu 'hiç kimse' ifadesinde bir istisnaydı. Sonra Jongin ve Kyungsoo geldi aklına. Yavaş yavaş onlara karşı minnettar olmaya başlamıştı. Belli ki Kim Jungkook'un hayatı yavaş yavaş değişiyordu...

*****

"Naber?" kantinde yalnız yakalayabildiği Jimin'in yanına oturdu Taehyung. Karşısındaki çocuğu görünce içinden kocaman bi üzüntü hissi geçti Jimin'in. Taehyung'u arkadaşı olarak görmeye başlamıştı ve şimdi arkadaşının sevgilisini çalmış gibi bi his vardı içinde. "Hey, neyin var?"
"H-Hiç... Hiçbir şey. İyiyim sen?"

"Bu ne ya? Karşına oturmadan önce deli gibi sırıtıyordun, şimdi bu ifade de ne? Hey! Benden hala nefret mi ediyorsun yoksa?" keşke dedi içinden Jimin, keşke nefret etseydi.

"Taehyung..." meyve suyunu masaya koyup gözlerini Taehyung'un gözlerine kenetledi.

"Cidden noluyo lan? Bu kabız olmuş gibi ifade de ne böyle?"

"Dün gece bir şey oldu..." meyve suyundan kocaman bi yudum aldı. "Jungkook, onun için arkadaştan daha fazlası olduğumu söyledi."

"Vee?" yüzünde pek bi mimik değişimi olmamıştı Taehyung'un

Kakao Dark √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin