Son Yolculuk

3 1 0
                                    

~ÖZEL BÖLÜM~

Bir sene sonra;

Kocacığım💖:
Ne yapiyor benim bebeklerim?

Siz:

Karnini doyurdum şimdi uyuyor meleğim🧚🏼‍♀️🧚🏼‍♀️🎀🎀

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karnini doyurdum şimdi uyuyor meleğim🧚🏼‍♀️🧚🏼‍♀️🎀🎀

Kocacığım💖:
Beni de doyur karıcığım ;)

Siz:
Eve gel de doyurayım ;)

Kocacığım💖:
Sen evlendikten sonra arsızlaştın sanki yavrum

Siz:
Hııı kim arsizlastirdi acaba?
Otonmo bondon yovrom diyen kimdi acaba?

Kocacığım💖:
Tamam haklısın karıcığım

Siz:
Sen ne yapiyorsun?

Kocacığım💖:

Doyurayım dedin geliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Doyurayım dedin geliyorum

Siz:
Ya Ömer arabayı kullanirken niye bana yaziyorsun ya başına bir şey gelseydi?

Kocacığım💖:
Gelmedi sevgilim ama

Siz:
Tamam hadi evde konusuruz by by👋🏻👋🏻
Yoksa benimle konuşmaya devam edersin sen

Yazıp çıkmıştım. Bebeğimizi seyrediyordum şimdi de. Biz başarmıştık arkadaşlar siz de başarabilirsiniz. Sakın umudunuzu yitirmeyin.

Kızımız tam Ömer'le benim karışımımdı. Sapsarı saçları,ela rengi gözleri... Tam bir melekti. Aşkımızın meyvesinin bu kadar güzel olması mükemmel ötesiydi.

Ömer şimdiden ben seni erkeklerden nasıl koruyacağım acaba? Diye düşünmeye başlamıştı bile. Ömer baba olunca çok değişmişti. Hayatı düzene girmişti.

Mafya işlerini de bırakmıştı arada bir bize sorun çıkarsalar da Ömer hallediyordu bir şekilde. Gittiğimiz yerlere en az on tane koruma götürtüyordu Ömer. Bizi hep takip eden korumaları vardı.

Bir de bugün İdil'lere gidecektik. Oğulları Yağız'ın maşallahı vardı. Çok yakışıklı bir çocuktu şimdiden. Serhat'tan o çocuk nasıl çıktıysa. Hepsi İdil'imin mükemmel aile genlerinden.

Yağız'ın saçları da sapsarıydı ve yeşil gözlüydü. Yakında iki yaşına giriyordu. Onları abi-kardeş gibi yetiştirecektik. Bizim İdil'le hep bu hayalimiz vardı. Hatta İdil bazen belki de evlendiririz kız belli mi olur? Derdi ama bu benim kızımın tercihine bağlıydı kimi isterse onu sevmeliydi.

Canım kızım seni baban ve ben çok seviyoruz. Kendine çok iyi bak her zaman. Kendini hep korumasını bil baban gibi. Hayattaki en büyük şansım sizsiniz. Siz benim hep iyikimsiniz. En güzel anılarımız hep seninle geçsin meleğim,güzel kızım benim. Ben senin her adımını izleyeceğim. Büyüdüğünde hatta başka şehirlere gittiğinde bile bir adım arkanda olacağım. Seni asla bırakmayacağım ve bırakmayacağız da. Seni çok seviyoruz. Bunu sakın unutma.

İçimden kızımıza bakarken bu cümleler geçmişti. Nedense çok duygusallaşmıştım bu günlerde.

Kafamı kaldırıp kapıya baktığımda Ömer'in bizi izlediğini gördüm. Ne zamandan beri buradaydı?

"Aaa Ömer ne zaman geldin kocacığım sen?"

"Çok olmadı karıcığım."

Yanımıza gelip yatağa oturdu. Yatağın başlığına sırtımızı dayamış oturuyorduk ve bebeğimizi seyrediyorduk.

"Sizi çok seviyorum." Dedi genişce gülümseyerek Ömer.

"Biz de seni çok seviyoruz."

İlk önce kızımızı alnından öptü sonra da beni dudağımdan öptü.

"Gidelim mi kocacığım?"

"Gidelim karıcığım."

Hepimiz mutluyduk. Canım ailem sizleri çok seviyorum. Evden çıkıp arabaya bindiğimizde ben arka koltuklara geçmiştim kızımızla birlikte.

Pusetinde bize gülücükler saçıyordu biz de ona sevgi dolu sözcükler söylüyorduk. Bizim arkamızdan da Ömer'in korumaları geliyordu. Ama arkadaki adam sanki arabayı kullanmayı bilmiyormuş gibi sürüyordu. Bu yüzden önümüzdeki korumayı solladık.

Bu sefer de o arkamıza kadar yapışmıştı neredeyse. Bir şeyler ters gidiyordu belliydi. Ömer de hız yapmıştı bu yüzden.

"Ömer bir sorun mu var niye böyle yapıyorlar?"

"Bilmiyorum karıcığım ama onları geçip güvenli bir yere gitmemiz gerek bu kesin."

Sol cama baktığımda bir tırın bize doğru yaklaştığını gördüm. Bize çok yakındı çarpışacaktık.

"Ömer." Diye bağırdım. Sonra kendimi bebeğimizin önüne siper ettim.

Ömer de bir şey yapamayacağını anlayarak bize doğru yaklaşmaya çalıştı ama araba takla atıyordu. Camlar patlamıştı her yerim kesikler içindeydi. Tam başımda çok büyük bir acı hissettim. Gözlerim de açılmıyordu. Kızımızın tiz çığlıkları her yeri kaplamıştı.

Ömer iyi miydi? Sanki konuşma yetimi kaybetmiş gibiydim. Nefesim de daralıyordu. Kızımızın puseti üzerimdeydi o iyiydi demek ki çığlıkları artıyordu çünkü.

Ömer son nefesiyle "Sizi seviyorum." Demişti. Ben de onun sözleriyle güç bularak "seni sevi-yor-" seviyoruz diyememiştim.

Çünkü bebeğimiz hareket ettiği için puseti başıma doğru baskı yaparak yana düşmüştü. Hiçbir şey düşünemiyordum. Galiba ölüyordum tüm hatıralarım gözümden bir bir geçti. Yüzümdeki gülümsemeyle gözümden bir damla yaş aktı...

Yazarın anlatımıyla;

Ada Balın Polatoğlu'nun başına giren büyük cam parçası sonucu hayatının sonuna gelmişti.

Olcay Ömer Polatoğlu'nun ise tırın etkisiyle oluşan kırıkları ve şah damarına giren cam parçası hayatının sonu olmuştu.

Bebekleri Asil Suay Polatoğlu yara almadan kurtulmuştu.

Kaza sonrasında uzun bir süre bulunamayan Polatoğlu çiftinin şarampole yuvarlanan arabasını yoldan geçen bir aile fark edip polis ekiplerine haber vermişti.

Yakınları bu durumu duyduğunda yıkılmışlardı. Son yolculuklarına uğurlanırken bebeğin ve ailesinin acı çığlıkları kulaklardan bir türlü  gitmemişti...

Tesadüfî Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin