•21•

99 21 7
                                    

Changbin ve diğer üyeler, şirketin çağrısına uyarak hızla toplantı odasına gittiler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Changbin ve diğer üyeler, şirketin çağrısına uyarak hızla toplantı odasına gittiler. Şirket yetkilileri, Seungmin'in kaybolmasıyla ilgili bilgi almışlardı ve herkes panik içindeydi.

"Seungmin'i bulmak için elimizden geleni yapacağız," dedi şirketin CEO'su. "Ama sizin de işbirliğinize ihtiyacımız var. Kimseye bu durumu açıklamayın, özellikle medyaya. Bu, Seungmin'in güvenliği için çok önemli."

Üyeler başlarıyla onayladılar. Herkes Seungmin'in güvende olmasını istiyordu ve bu durumun bir an önce çözüme kavuşmasını umuyorlardı.

Yeojin onları süzdü. "Polise haber verdik. Bir süre daha beklememiz gerektiğini söylediler."

Changbin, "Polislere bunun daha önce olmadığını söylediniz mi? Ya beklemekle zaman kaybediyorsak? Ya başına kötü bir şey gelirse?" diye sordu.

Yeojin, "Söyledik," diye cevapladı.

Jisung'un içini farklı bir korku kaplamıştı. Seungmin, Minho'nun mafya olduğunu bir tek ona söylemişti. Ya Minho'nun bununla bir ilgisi varsa? Minho, Seungmin'i kaçıracak tipte bir insan değildi onun gözünde. Ayrılmak istediğinde ona kötü bir şey yapmamıştı. Ayrıldıklarında da aylar geçmesine rağmen hiçbir şey yapmamıştı. Şimdi mi onu kaçıracaktı yani? Söyleyip söylememek arasında kalmıştı ama Seungmin'in güvenliği söz konusu olduğu için konuşmaya karar vermişti. Tam ağzını açıp konuşacakken toplantı odasının kapısı açılmış ve Chan ile Minho içeri girmişti.

Yeojin şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. "Bay Minho? Sizin ne işiniz var burada?"

Minho, Yeojin'e yakın olan sandalyelerden birini çekip oturdu. "Seungmin'e ne olduğunu biliyorum. Nerede tam olarak bilmiyorum ama kimin elinde olduğunu biliyorum."

Yeojin ve odadaki diğer herkes kaşlarını çattı. "Ne demek, kimin elinde olduğunu biliyorum?"

Minho derin bir nefes alıp kuruyan dudaklarını diliyle ıslattı ve her şeyi açıklamaya başladı.

"Seungmin kaçırıldı. Kaçıran kişiyi tanıyorum."

Üyelerden ilk Hyunjin hızlı bir şekilde ayağa kalktı ve Minho'nun yanına yaklaştı. "Ne diyorsun sen?"

"Kaçıran kişi benden pek hoşlanmayan biri."

Derin bir nefes aldı. "Biz bir süre Seungmin ile birlikte olduk. Fazla kişiye söylemek istemediği için şirkete söylemedi. Bu kaçıran kişi, benim hâlâ Seungmin'e değer verdiğimi biliyor. Bu yüzden beni tehdit etmek için onu kaçırdı."

∴ ❈ ∴

Seungmin, bağlanan gözleri ve elleriyle ne kadar süre geçtiğini bilmiyordu. Araba nihayet durduğunda, bir çift güçlü el tarafından sürüklendi. Nereye götürüldüğünü bilmiyordu ama ayaklarının altındaki yüzeyin değiştiğini hissedebiliyordu.

"Beni nereye götürüyorsunuz?" diye sordu, ama yanıt alamadı. Sadece karanlık ve sessizlik içinde yürümeye devam etti.

Bir kapı açıldığında, adamlardan biri Seungmin'i merdivenlerden aşağı doğru indirdi. Bir kapının açılma sesi duyduktan sonra soğuk bir odaya doğru itildi.

"Burası neresi?" diye sordu Seungmin, ama kimse cevap vermedi. Kapı kapandığında, yalnız ve çaresiz hissederek yere oturdu. Gözleri kapalıydı ama odada herhangi bir ışık kaynağı olmadığını anlayabiliyordu. Bileklerine bağlı olan ipi zorlamaya başladı. Bilekleri acımaya başladığında zorlamayı bıraktı.

Derin bir iç çekti. Minho'nun onu bulmasını umarak beklemeye başladı. Çünkü artık başka bir çaresi yoktu.

∴ ❈ ∴

"Derdim babanla, çocuk. Seninle uğraşacak vaktim yok. Eğer sevgilini geri istiyorsan, baban ile yanıma gel."

"Aptal herif, babamla ne gibi bir derdin var? Derdin ne ise benimle çöz. Sevdiklerime dokunmaktan vazgeç."

"Dediğimi duydun. Baban ile hesaplaşmam gereken bir konu var."

Minho iç çekti. "Tamam. Onu da yanımda getireceğim. Bana Seungmin'in nerede olduğunu söyle."

"Sakin ol, delikanlı. Acele etme. Her şey yavaş yavaş. Babanı göndereceğim adrese getir."

"Tamam."

Minho, telefonu kapatıp gelen adresi kontrol ettikten sonra babasının numarasını aradı. Uzun zaman sonra ilk defa babasıyla konuşacaktı.

Birkaç saniye sonra arama cevaplandı.

"Minho? Oğlum?"

"Evet. Benim baba."

"Sen beni arar mıydın?"

"Senin yüzünden başıma gelmeyen kalmıyor. Sangyeon'a her ne yaptıysan artık onunla yüzleşmen gerekiyor. Ne yaptın bilmiyorum ama senin o yaptığın şey yüzünden beni biri ile tehdit ediyor."

Karşı taraftan bir iç çekme sesi geldi.

Minho tekrardan derin bir nefes aldı. "Baba, sen bu adama ne yaptın?"

"Babasını öldürdüm."

Minho, saçlarının arasından elini geçirdi. "Bana daha önce neden bundan hiç bahsetmedin? Neden öldürdün peki?"

"Bu olay öncesinde biz... ortaktık. Ama bana ihanet etmeyi tercih etti. O an en doğru karar onu ortalıktan kaldırmaktı."

"Sana inanamıyorum baba... Ama umrumda değil. Benimle gelip bu işi çözmelisin. Seungmin'in kurtulması buna bağlı."

"Tamam oğlum... Zaten seni yeterince bir şeyler yapmaya zorladım. En azından bunu yapmalıyım."

"Sağ ol..." diyerek telefonu kapattı.

Chan, Minho'ya baktı. Minho, oflayarak ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Yemin ederim bıktım. Her şeyden bıktım."

"Kurtaracağız Seungmin'i, merak etme."

∴ ❈ ∴

Seungmin, oturduğu beton yerde hareket ederek duvarı bulduğunda soğuk duvara sırtını yasladı. "Minho... umarım gelirsin..." dedi fısıldayarak.

13/05/2024 - Pazartesi

Perestiş
21. Bölüm Sonu

-23.08.2024-

Perestiş | 2Min [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin