❝Minho Seungmin'i konserde gördüğünden beri ona takıntılı olan bir mafyaydı. Onu kaçırabilirdi ancak küçüğünün korkması en son isteyeceği şey bile değildi. Bu yüzden çözümü onun koruması olmakta bulmuştu.❞
Minho Lee✘Seungmin Kim
[Başlangıç ve Bitiş]...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Minho, ayağa kalkarak Seungmin'i yerden kaldırdı ve karanlık alt kattan çıkararak merdivenlere doğru ilerlemeye başladı. Yürürken elini asla bırakmadı.
Merdivenden yukarı doğru çıktıklarında Seungmin, Chan'ı gördüğünde şaşkınlıkla gözlerini büyüttü. "Chan hyung?"
Chan, gergin bir şekilde ensesini kaşıdı. "Hey..."
"Sana sonra anlatacağım, Seungmin... Şimdi gidelim olur mu?" Gözleriyle konuyu uzatmaması için yalvarıyordu.
Seungmin, kafasıyla onaylayıp sessiz kaldı. Minho çıkışa doğru ilerlerken birkaç saniyeliğine Chan'a döndü. "Babamı sen kontrol et."
Chan, başıyla onaylarken Minho, Seungmin ile birlikte dışarı çıkıp diğer adamların arasından ilerledi. Biri hareket edecek olursa diye diğer eli belindeki silahı kavramak için hazır bekliyordu.
Arabaya yaklaştıklarında kilidi açıp Seungmin'i arka koltuğa oturttu ve yanına oturdu. "Sana bir şey yapmadılar değil mi?" dedi nazikçe elini okşarken.
Seungmin başını ona çevirdi ve başını salladı. "Sadece ellerimi ve gözlerimi bağlayıp o odaya koydular. Onları bir daha görmedim."
Minho anladığını belli edercesine başını salladı. Arabanın diğer kapısı açıldığında Chan, Daeseong'u dikkatlice koltuğa oturtmaya başladı. Seungmin, hiç tanımadığı yaşlı adamın yanına oturmasını izlerken Minho, babasının ayağının kanadığını fark etti. Anlamak için Chan'a baktığında, Chan açıklamaya başladı. "Ciddi bir şey değil." Daeseong başıyla Chan'ı onayladı. "Ben iyiyim. Almamız gerekeni aldık. Gidelim artık."
Minho, arka koltuktan kalkıp şoför koltuğuna bindi ve arabayı çalıştırdı. Chan ön koltuğa döndüğünde Minho arabayı sürmeye başladı. Arabada ölüm sessizliği varken, kafası en karışık olan Seungmin'di.
Sessizliği Chan'ın sorusu bozdu. "Sangyeon'un adamları nasıl bize hiç dokunmadı?"
Daeseong kıkırdadı. "Adamları bizim adamlarımız da ondan."
"Nasıl yani?" diye sordu Chan.
"Tedbirsiz bir şekilde öylece geleceğimi düşünmedin herhalde evlat?" dediğinde Chan da kıkırdadı.
Seungmin, anlamadığı şeyleri dinlemeyi bırakarak başını arabanın camına yasladı. Daeseong, genç çocuğu bir süre izledikten sonra önüne geri döndü.
Şehir merkezine geldiklerinde Minho, arabayı hastanenin önünde durdurdu. "Chan, sen babamın ayağını baktır. Ben Seungmin'i götüreceğim." dediğinde Chan, kemerini çözüp arabadan indi ve Daeseong'un yürümesine yardım etti.
Minho, tekrardan arabayı sürmeye başladığında sessizliği böldü. "Benim yüzümden başına bunlar geldiği için özür dilerim, Seungmin..."
Arabayı JIBE Entertainment'ın önünde durup arabadan indi ve Seungmin'in kapısını açtı. "Gel..." dedi elini ona uzatırken. Seungmin, elini tutmak yerine kendi başına arabadan indi ve şirkete doğru ilerlemeye başladı.