Şöyle bir şey de var, eğer olumsuz cevap verirse adam burayı cebellezi ederdi.
Bu düşünceleri de umuduma katıp bilginin odasının kapısını açtım.-Buyur küçük, seninle tanışamamıştık, dedi. Adın nedir ?
-Adım, Sinan. Size bir ricada bulunacaktım.
-Neymiş bakalım, dedi.
-Benim önemli bir işim çıktı, dedim. Nolur artık evime dönebilir miyim ?
Hafif gülerek,
-Sinan, sen han kanununu bilir misin ?
Yeni duymuştum.
-Hayır, bilmem, dedim. Nedir ki o ?
-Yeni gelen çalışan, önemli günü de olsa en az iki hafta çalışabilir, dedi.
O zamanın içerisinde benim için etraf kapkara karanlığa bürünmüştü.
-Nolur gidebilsem, dedim. Normal ehemmiyet vermekten daha önemli bir mesele bu. Oraya gitmezsem noksanlık barındırırım.
Ne yapalım anlamında hareket etti ve söylendi.
-Benim yapabileceğim bir şey yok, dedi. Onu Han İşletme Kurulu'na soracaksın.
Tabi ya, bilginin esprisi bana bir yol açabilirdi. Hemen üstüne atlayıp ona sarıldım.
-Çok sağ olun bilgin, dedim.
Anlamadı, aynı zamanda şaşırdı.
-Dur, dedi. Nereye gidiyorsun ?
Umursamadım. Her gördüğüm kişiye sordum ve sonunda bu kurulumu buldum. Hemen kapıların üstündeki yazıları okudum. Ve sonunda Çalışan Onay odasını buldum. Sesimi düzelttim ve kapıyı açıp içeri adımımı attıktan sonra sanki yerden, keder ile sevincin birleşiminin duygusunu barındırdım kendimde.
-Küçük, senin ne işin var burada, dedi bu bölümün başkanı.
-Ben karşıki hanın çalışanıyım, dedim.
Dört bir yanıma kahkaha saldı.
-Kah ! Kah ! Kah ! Sen çok çizgi film izlemişsin, dedi. Çocukların çalışan olduğu nerede görülmüş be çocuk ?
-Nasıl görülmemiş, dedim. Ben çalışanım işte. Şu bilgin beni zorladı.
Adam gülmekten çıkıp ciddiyete geldi.
-Gerçekten doğru mu söylüyorsun ?
-Gülmediğime göre doğru söylüyorum demek ki, dedim.
Uzaklara bakarak düşündü.
-Sen göster o bilgini bakayım, dedi.
Birlikte buradan çıktık. Bazen adam kendi kendine,
-Bu ne biçim bir iş yahu, diyordu.
Bilginin yanına geldik. Ben ayakta bekledim. İkisi baş başa konuştu.
-Duyduğuma göre bu çocuğu çalışan yapmışsın, dedi o adam.
-Kimi, bunu mu, dedi farketmezden gelerek.
Bu kez ben atladım söze.
-Neden yalan konuşuyorsun, dedim.
Eliyle sus işareti yaptı bana. Adam görmüştü zaten el işareti yaptığını bilginin.
Adam,
-Mimiklerin bittiyse bu çocuğu artık özgürlüğe bırak, dedi.
Bolca kekeledi.
-Ee... Yani... Ben aslında şey ...
-Çocuğum, sen eşyalarını o handan al ve benim gelmemi bekle, dedi.
-Neden, dedim.
-E gideceksin ya evine.
-Yaşa be amca, dedim.