Bölüm 11 - Çözümsüzlük

79 23 23
                                    

Kelime sayımız: 795 

Kütüphane içeride oturan birkaç kişi dışında tamamen boştu. Bütün kitaplar düzgünce ve alfabetik sırayla raflara dizilmişti ve duyulan tek şey de ara sıra sayfaların çevrilme sesiydi. 

Minho ve Jisung diğer herkesten mümkün olduğunca uzak bir masa seçmiş ve önlerine de bir yığın kitap almıştı. 

Melek çoktan her şeyi okumaya başlamışken Şeytan tavana bakarken dalıp gitmişti. 

Ruh eşleriyle ilgili yalnızca tek bir kitap bulabilmişlerdi, ama çaresizliklerinden dolayı her türlü büyü, sihir ve lanetle alakalı kitapları da almışlardı. 

Minho bu süreci yavaşlatabilecek veya ruh eşlerini değiştirebilecekleri bir yol bulmayı her şeyden daha çok istiyordu.  

Ama derinlerde bir yerde de aslında bunu istemediğini hissediyordu. Bunun sebebi ruhu olmalıydı. 

Gözlerinin önüne gelip duran meleksi semboller hala oradaydı, ama onların dışında aklında bir sürü soru da dönüyordu. 

Bir Melek olmak gerçekten de o kadar kötü müydü? 

Belki de bunca yüzyıldır kendini Şeytan olmaya o kadar şartlamıştı ki zıttı bir durumu sadece olduğundan daha kötü hayal ediyordu? 

Bütün bunları düşünürken okuduğu hiçbir şeyi anlayamayacağı için okuma işini tamamen Jisung'a bırakmıştı, ayrıca konuşmamayı da aynı sebepten dolayı tercih ediyordu. 

Bir Meleğe dönüşmek fiziksel olarak da mental olarak da can yakıcıydı, peki bu acıya değer miydi? 

Tenindeki ısı değişimi ve hayatının tamamen tersine dönecek olması... Ruhunun en başta bir günah olarak yaratılmış olup artık tamamen saf hale gelecek olması... 

Melek olacak olursa kanatları falan da olurdu-- Dur biraz- 

Minho aniden dik oturunca Jisung'u ürpertmişti. 

''Eğer bir Meleğe dönüşürsem -bunu istediğim için değil de, olursam yani- kanatlarım da çıkacak mı?'' diye sordu. 

Jisung okuduğu kitaba bir ara vererek büyüğüne döndü ve başını olumlu anlamda salladı. 

Minho biraz düşündü ''Peki bu ne kadar can yakar?'' 

''Duyduğum birkaç şey var'' dedi Jisung elindeki kitabı masaya bırakıp bütün ilgisini Şeytan'a vererek ''Detaylar kulağa iğrenç gelebilir, ama dinlemek istersen anlatırım'' 

Şeytan sadece başını olumlu anlamda salladı. 

''Uzun zaman önce dönüşmüş olan bir arkadaşım bana bunun asla yaşamadığı ve hayal bile edemediği kadar berbat bir acı olduğunu anlatmıştı. Anlattıklarına göre vücudundaki derinin dört bir yana çekilip koparıldığını hissediyormuşsun. Acısı da alevlerin içinde yanarken tamamen erimek gibiymiş. Çok da fazla kan çıkıyormuş, anlatılana göre küvetler dolusu kan hatta. Kanatlar da 1-2 gün içinde tamamen iyileşmiş şekilde çıkıyormuş'' diye anlattı Melek. 

Minho bir süre anlatılanları hazmettikten sonra derin bir iç çekti ve gözlerini yeniden tavana çevirdi ''Tamam'' 

Jisung da ona üzgünce gülümseyip sessizce okuduğu kitaba geri döndü. 

*-*-*  

Birkaç saatlik daha araştırmanın sonunda Jisung okuduğu bilmem kaçıncı kitabı da kapattı ve yanında oturan büyüğüne baktı. 

Minho kollarını önünde birleştirmiş halde otururken nefes alış verişi oldukça sabit bir ritimde uyuyakalmıştı. 

Jisung bunca yorgunluk ve stresin üzerine onu uyandırıp rahatsız etmek istemiyordu, ama okuduğu son birkaç şeyden sonra her şeyi ona anlatmak zorundaydı. 

Boğazını temizledi ''Minho?'' diye seslendiğinde Şeytanın gözlerinin hemen açıldığını gördü ve devam etti ''Şey ben... Bütün kitapları bitirdim ve-'' 

''İşe yarayacak herhangi bir şey buldun mu?'' diye araya girdi Minho umut dolu bir sesle. 

Jisung ona istediği haberleri vermeyi çok istemişti, ama şu durumda büyüğünün yüzüne bile bakamayacak halde başını eğdi.  

Başını olumsuz anlamda sallarken bu haberi verdiği için karnına bir ağrı bile girmişti. 

Normalde değer verdiği birinin bir Meleğe dönüşecek olmasından dolayı mutlu olmalıydı, ama Minho'nun bunu hiçbir şekilde istemediğini bildiği için bunu yapamadı. 

Bu yalnızca kaderi bu şekilde yazıldığı için olmuştu. Minho bunu istemiyordu, ama maalesef durdurmak için de yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. 

''Hayır... Hiçbir şey bulamadım'' derken sesindeki hayal kırıklığı net şekilde belliydi, bu duruma bir çare bulamadığı için kendine de kızgındı ''Ruh eşlerinin bağını bozacak hiçbir şey yok. Kader bu şekilde yazılmış ve geri almanın da hiç bir yolu yok. Okuduğum bütün kitaplarda hangi şekillerde olurlarsa olsunlar, ruh eşlerinin her daim bir araya gelecekleri yazıyor''  

Jisung bu açıklamasından sonra büyüğünün herhangi bir şey söylemesini bekledi, ama elbette ki Şeytan hiç konuşmamıştı ''Üzgünüm...'' 

Minho hiçbir şey söylememişken aniden ayağa kalktı ve dışarıya doğru yürümeye başladı. 

Jisung da aceleyle kalkıp masadaki bütün kitapları evine ışınladı ve Minho'nun peşine düştü. 

''Minho, bunun iyi bir haber ya da duymak istediğin şey olmadığını biliyorum, ama lütfen bana kızma'' dediğinde de hiçbir cevap alamadı ''Lütfen-'' 

İkisi de kütüphaneden çıkınca Minho aniden gence döndü ''Jisung. Sana kızgın falan değilim. Sadece düşünüyorum'' dedi sert bir sesle. 

Bu ses tonu Jisung'un net şekilde sessiz kalmasına hatta bir adım gerilemesine sebep olmuştu, bu da Şeytan'ın dikkatini çekti. 

Minho bir eliyle şakaklarını ovup gözlerini yumarak bir iç çekti ''Seninle yarın konuşurum tamam mı?'' dedikten sonra gözlerini açıp yeniden gence baktı ''Hakkında konuşmamız gereken çok fazla şey var. Ama şu anlık sadece biraz yalnız kalıp düşünmek istiyorum. İyi geceler Jisung'' 

Jisung bunun üstüne Şeytan'ın bir anda yok oluşunu izledi, büyük ihtimalle Cehennemdeki evine dönmüştü. 

Kendisi de dökülmek üzere olan göz yaşlarını geriye itme çabası içinde gözlerini kapattı. Neden bu kadar duygusal olmak zorundaydı ki? 

Derin bir iç çektikten sonra gözlerini açıp Cennete döndü. 

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-* 
‧͙⁺˚*・༓☾ ☽༓・*˚⁺‧͙‧͙⁺˚*・༓☾ ☽༓・*˚⁺‧͙

Meleksi Lanet -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin