Bölüm 13 - Gökyüzü

51 15 7
                                    

Kelime sayımız: 643 

Minho uzun çimlerin üstünde uzanmışken turuncu gökyüzüne bakıyordu. Güneş batmak üzereydi ve hava da soğumaya başlamıştı.  

Jisung ise Minho'nun vücuduna sokulmuş halde barış içinde uyuyordu. Hafif ve yavaş nefes alış verişi büyüğün boynuna hafifçe temas ediyordu. 

Minho yanına doğru dönüp uyuyan Meleğe baktığında gülümsedi.  

Onu neden bir anda öpesinin geldiğini bilmiyordu, gerçekten de o anda aniden geliveren bir istek olmuştu.  

İçinde bir şeyler patlamış gibi oldu ve düşünebildiği tek şey gencin dudaklarını kendininkileri üstünde hissetmekti.  

Açıkçası hiç beklemediği şey ise öpücüğüne karşılık verilmesiydi.  

Öpücükten sonra fazla konuşulmamıştı, ikisinin de aklı hala bir anda olup biten bu ilginç olaydaydı.  

Sonrasında sessizce kırda yürümeye devam etmişler ve işin sonunda Jisung yorulduğu için uzanmaya karar vermişlerdi. Ta ki genç Melek gökyüzünü izlerlerken uyuyakalana kadar. Böylece büyüğünü gün batımını izlemek için yalnız bırakmıştı. 

Minho'nun kabul etmesi gerekirdi ki Jisung uyurken çok güzel görünüyordu. Zaten birçok fiziksel özelliği meleksi bir güzellikteydi, onunla alakalı her şey sakin ve barışçıldı. 

Şeytan bugüne kadar hiçbir adamı güzel bulacağını düşünmemişti. Güzel olduğunu düşündüğü bir adamı öpmeyi ise hiç ama hiç düşünmemişti. 

Belki de bu konuşan değişmek isteyen ruhuydu, ama Minho'nun bu Meleğe düşüş hızı kesinlikle Cehennemden yükselme hızından çok daha yüksekti. 

Gözlerini Jisung'dan bir türlü ayıramıyordu, Melek fazla güzeldi. Bu anı durdurabilmeyi çok istiyordu, sonsuza dek batan güneşin altında bu çocukla uzanabilirdi. 

Son zamanlarda kendini daha canlı hissetmesiyle değişmeye başlamış olması kesinleşmişti.  

Eskiden ayda yılda bir kez bir şaka patlatıp onlara hiç gülmezdi bile. Kimseyle uzunca konuşmaktan da hoşlanmazdı tabii. 

Jisung onu gerçekten de etkilemişti. Artık her şeyde olumlu bir taraf arıyor, daha çok konuşuyor ve sürekli gülümseyebiliyordu. 

Hayat artık renksiz değildi. 

Gökyüzü çok daha canlı bir mavi, çimler çok daha parlak bir yeşildi.  

Minho bütün bunları düşünürken yaşadığı değişimlerden memnun bir şekilde gülümsedi ve bakışlarını yeniden gökyüzüne çevirdi.  

*-*-* 

Jisung gözlerini açar açmaz sıcak bir ceketin altında gerindi. Sırtı yerde yatmaktan dolayı biraz ağrımıştı ama bunu görmezden geldi. 

Üstüne baktığında Minho'nun ceketiyle örtülü olduğunu gördü ve bakışları yanı başında uyuyakalmış olan büyüğüne kaydı. 

Minho'nun vücudu gence dönüktü ve kolları da ona doğru duruyordu.  

Jisung o anda fark etmişti ki büyüğünün bir eli bacağının üst kısmındaydı. 

Bakışlarını gökyüzüne çevirdiğinde gülümserken yüzü de hafifçe kızarmıştı, gün batımıyla oldukça uyumlu bir görüntüydü.  

Hafif bir rüzgar estiğinde Jisung bugün tatil yapmaya karar vermenin çok iyi bir fikir olduğuna emin oldu. 

Aslında Minho'nun dönüşümünü hızlandırmak için olan araştırmaları ve çalışmalarını bırakmak istememişti, ama büyüğü ona yarın 2 katı fazla çalışacaklarını söylediğinde ona kıyamadı. 

Sonuçta biraz rahatlamaya da ihtiyaçları vardı, ve işin sonunda Jisung bunu yapmalarından memnun kaldı. 

Bugün yaptıkları her şey çok güzel olmuştu. 

O anda Minho'nun dudaklarını kendininkilerin üstünde hissettiği anısı aklına gelince gülümsemesi büyürken yüzü daha da kızardı. 

Büyüğün onu aniden tutuşu ve öpüşüne başta şaşırmıştı elbette, ama hızla öpücüğün içinde eriyivermişti.  

Bu öpüşme ikisine de saatler sürmüş gibi gelmiş olmalıydı ki hava almak için ayrıldıklarında ikisi de nefes nefeseydi, ama gülümsüyorlardı. 

Jisung'un kalp atışları bunu düşündükçe arttığı için bir anda dik oturmuş bulundu ve başı hafifçe dönmeye başladı.  

Üstüne örtülmüş olan ceketi aldı ve Minho'nun omzuna dokundu. 

Gözleri yavaşça açılan Minho'nun bakışları direkt olarak gencin yüzüne odaklandı ''Efendim?'' derken sesi oldukça derin çıkmıştı. 

Boğazını temizledikten sonra yavaşça ayağa kalktı ve aynı şekilde kalkmış olan gencin uzattığı ceketi aldı. 

Jisung yerinde duramıyormuşçasına kıpırdanıyordu ''Saat geç oluyor, artık eve gitsek iyi olur gibi''  

Minho buna hafifçe somurtmuş olmasına rağmen ceketini giydi ve ellerini ceplerine atıp Jisung'la birlikte geldikleri yöne doğru döndü. 

İkili evlerine uçup gitmek yerine yürümeyi tercih etmişti, sonuçta yan yana olmayı seviyorlardı. İkisi de bir süre hiçbir şey söylemedi, fazla yorulmuşlardı. 

Sonunda sessizliği Minho bozdu ''Bazı şeyleri garipleştirdiysem üzgünüm'' 

Jisung ona gülümsediğinde Şeytan'ın da aynını yaptığını gördü ''Garipleştirmedin. Aslında bunu yapmış olmandan memnunum. Açıkçası bir süredir aklımda olan bir şeydi'' diye güldü. 

Bunu duyan Minho'nun gülümsemesi büyüdü ''Sevindim'' derken de ellerini ceplerinden çıkardı ve parmaklarını gencinkilere dolayarak yürümeye devam etti. 

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-* 
Ehehehehehe~~ 

Meleksi Lanet -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin