Bölüm 10 - Kader

87 25 37
                                    

Kelime sayımız: 1155 

Minho hala volta atıyordu, ama bu kez kendi odasında değil de şehir parkındaydı. Saat gecenin 3üne yaklaştığı için etrafta başka kimsenin olmaması da normaldi. 

Zaman geçtikçe sabrı da tükeniyordu ve bu tükeniş sinirini körüklüyordu. Sinir katsayısı arttıkça ayaklarının altındaki çimenler de yanıyordu, ama şansına bütün parkı yakacak kadar değildi. 

Jisung'u arayışının üstünden 20 dakika geçmişti, ve genç Melek ona 10 dakika önce buluşacaklarını söylemişti. 

Tam gencin yanına uçmayı planlamıştı ki arkasında hafif bir rüzgar hissetti, sonra da ayak seslerini duydu. 

''Geldim Minho, haydi konuşalım'' 

Minho gence doğru döndüğünde yanaklarında kurumuş olan gözyaşı izlerini gördü ve hayatında ilk defa endişelendiğini hissetti. 

''Sen iyi misin?'' diye sorguladığında bunu sorduğunu fark etmemişti bile. 

Jisung robotik bir şekilde başını olumlu anlamda salladı ve büyüğünün konuşmaya devam etmesini işaret etti. 

Minho insanlarla sohbet etme konusunda zaten iyi değildi, bu durumda ne sorunları olduğunu sormada daha da kötü olacağını bildiği için konuşmaya devam etmeye karar verdi. 

''Pekala, bana neler olduğunu açıklar mısın? Benim neyim var? Aklımda dönüp duran şeylerin sebebi ne?'' diye sorarken sesini yükselttiğinde gencin gözlerinin büyüdüğünü gördü. 

''Biraz daha fazla açıklaman gerekecek'' dedi Jisung karşısında bir çocuk varmışçasına sakince konuşarak. 

Bu sırada eskimiş ve üzerinde her renkten yazılar olan bir piknik masasına oturdu. 

''Sen. Sen ve Meleksi sembollerin aklımdan bir türlü çıkmıyorsunuz. Bu bana lanet olası baş ağrıları vermeye başladı. Her şeyi denedim, odağımı bu saçmalıklardan uzaklaştırıp başka şeyler düşünmeye çalıştım ama hiçbiri işe yaramadı. Bana ne yaptın sen?!'' diye sordu Minho sinirden göğüs kafesi hızla inip kalkarken. 

Jisung bir süre sessizce neler döndüğünü anlamaya çalışırken Minho da kendi kendine sakinleşmeye çalıştı.  

Sonunda genç Meleğin aklına bir şey geldiğinde önce derin bir iç çekti sonra da büyüğüne döndü ''Bunu hiç sevmeyeceksin'' 

Şeytan meraklı gözlerle ona bakarken ayağa kalktı ve büyüğünün az önce yaptığı şekilde volta atmaya başladı, sonra da karşısında durup sinirli gözlerine baktı. 

''Bunun olduğunu biliyordum, ama bu şekilde değillerdi... Bu her zaman isteyerek olan bir şeydir, asla böyle olmaz-- bu... kazara olmuş gibi. Sen-- daha doğrusu senin ruhun... O-'' 

Jisung gözlerini kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra devam etti ''Ruhun saf hale gelmeye çalışıyor. Sen... Bir Meleğe dönüşmeye çalışıyorsun'' 

Minho bunu duyduğunda donakalmıştı, kalbi de tamamen durmuştu. 

Bir Melek olmaya mı çalışıyordu? 

Yaratılan ilk ve en güçlü Şeytanlardan biri olan Minho... Şeytan olmak için doğmuş olan Minho... Şimdi bir Meleğe mi dönüşmeye çalışıyordu? 

O anda her şeyle birlikte zaman da durmuş gibiydi, en azından Minho'nun gözünde. 

Ama bu neden oluyordu? Daha önce tanıştığı Meleklerden hiçbir şekilde etkilenmemişken neden Jisung'dan sonra böyle bir durum olmuştu? 

Meleksi Lanet -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin