Saat 9'a geliyordu, hâlâ uyumamıştım ve canım iyice sıkılmaya başlamıştı, salona geçtim, Kaan ve Ferdi yoktu. Bora elinde sigarası ile camdan dışarısını izliyordu. Benim geldiğimi fark ettiği halde yüzüme dahi bakmadı. Koltuğa oturdum ve açık olan televizyonu izlemeye başladım.
"Sevgilin ne diyor?" Diye sordu Bora aniden. Anlam vermeye çalıştım.
"Nasıl?"
"Sevgilin aradı ya"
"Beni merak etmiş. Telefonumu aldığı için bazı dağ ayıları"
"Pardon? Ben miyim dağ ayısı?"
"Ya kim olucaktı?"
"Sen onu seni telefonda köpek gibi azarlayan sevgiline söyle, daha kadınla nasıl konuşacağını bilmiyor"
"Sen sanki biliyorsun! Dün yaptığım tacı paramparça ettin, sende kalp kırmakta ustasın sanırım"
"Ben senin kalbini kırmak istemem. Bu en son isteyeceğim şey olur"
"Ama dün kırdın, benim çiçeğimi parçaladın"
"Böyle küçük şeylere üzülebileceğin aklımın ucuna gelmezdi. Dikkat ederim merak etme"
Dedikleri düşünmeme sebep olmuştu, benim kırılmamam için dikkat mi edecekti yani?
Bir anda televizyonda futbolcu maçı çıkınca sigarayı kül tablasına koyup koltuğa oturdu ve maçı izlemeye başladı. İşte sinir etme sırası bendeydi!
Elinde tuttuğu kumandayı bir anda alıp kanalı değiştirdim. Bora sinir ve şaşkınca bana bakmaya başladı. Açtığım rastgele bir kanalı izliyormuş gibi yaptım. Bora ayağa kalktı.
"Ece ver şu kumandayı!"
"Daha az önce sevgilime laf ediyordun, kendi ses tonuna bak!" Dedim kumandayı arkama saklarken.
"Tamam özür dilerim. Sevgili cüce, kumandayı verir misin?" Dedi dişlerini sinirle sıkarak.
"Hiç inandırıcı gelmedi nedense"
"Bak kızım, benim çok canımı sıkıyorsun haberin olsun. Maç izlicem, bu maç önemli, ver şu kumandayı, maç bitsin sonra istediğin kadar izlersin televizyonunu!"
"Ben şuan bu diziyi izlemek istiyorum"
"Açtığın dizi bile değil, program. Yalan konuşacaksın bari düzgün konuş. Ver şu kumandayı! Bak kitleyecek kapında yok vallahi çok kötü olur!"
"Alabilirsen izlersin maçını" dedim ayağa kalkıp Bora'dan uzaklaşarak. Bora üzerime üzerime gelmeye başladı.
"Cüce, hadi beni yorma, ver şu kumandayı, maç izlemem gerekiyor!"
"Bana bağırma dağ ayısı! Sesini kontrol etmeyi öğren"
"He sen bana ders vermeye çalışıyorsun yani"
"Aynen öyle"
Bora iyice yaklaştı, geri geri giderken duvara çarptım, bir elini duvara koydu. Şuan o kadar yakındık ki nefesini hissedebiliyordum. Doğrudan gözlerimizin içine bakıyorduk, Bora'nın gözü dudaklarıma kayıyordu. Hoş şeyler olmayabilirdi. Bora'nın diğer elini aldım ve elimde ki kumandayı elini koydum. Duvara dayalı kolunun altından eğilip ordan çıktım ve koşarak odamda gittim.
Arkamdan sırıttığını duyunca yüzümde sebebini bilmediğim bir şekilde gülücük oluştu.
*****
Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Elimi yüzümü yıkadım ve saçımı dağınık bir topuz yapıp salona geçtim. Kaan ve Ferdi ortalıklarda görünmüyordu. Bora elinde kahvaltılıkları masaya koyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İŞ BİRLİĞİ
ActionKüçük kız kardeşi ölünce babasının yanına İzmir'e taşınmak zorunda kalan kızın, kardeşinden ona kalan kolyeyi tamir ettirmek için bir dükkana girince cinayete şahit olması...