8. Bölüm | İtiraflar

1 1 0
                                    

Odada tek başıma oturuyordum. Gözüm cama çarptı, geçende evden kaçma yöntemim başarısız olmuştu, bu çok içimde kalmıştı.

Yataktan kalkıp tekrar dolabı açtım, ince nevresimleri aldım ve hepsini teker teker birbirlerine bağladım, bir ucunu tekrar yatağın bacağına sıkıca bağladım, diğerini de aşağıya sarkıttım. Yavaş yavaş nevresimlere tutunarak aşağıya indim. Bu sefer görevimde başarılı olmuştum, kimseye yakalanmadan dışarıya çıkmayı başarmıştım.

Koşarak mahalleden uzaklaşmaya başladım, nereye gittiğimi, neden gittiğimi bilmiyordum ama Bora'nın benim için endişelenmesini istiyordum, ben onun için ne kadar endişelendiysem o da benim için endişelensin istiyordum.

Mahalleden çıkmış bisiklet yoluna gelmiştim, sağ ve sol tarafta ormanlık alan vardı, hiç düşünmeden ormanlık alana daldım. Ormanın içinde yavaş adımlarla yürümeye başladım.

Sanırım fark etmeden fazlasıyla derine dalmıştım, arkamı döndüğümde yolu göremiyordum. Kaybolmak gibi bir niyetim yoktu, Bora'nın beni bulabilmesi için olduğum yere oturdum ve beklemeye başladım.

Yakınlardan gelen köpek havlama sesi ile korkuyla ayağa kalktım. Çalılıkların arasından çıkan cinsi kangal olan köpek bir anda havlayarak bana doğru koşmaya başladı. Çığlıklar atarak kaçmaya başladım. Köpek o kadar büyük ve hızlıydı ki aramızda ki mesafe çok değildi. Tüm gücümle koşmaya devam ediyordum. O kadar korkuyordum ki kalp atışlarımın hızlı olmasına ve bacaklarımın titremesine engel olamıyordum.

Bir anda kendimi yerde, köpeği de üstümde buldum, ne olduğunu anlamadan köpek beni canice ısırmaya başladı. Isırıkları o kadar can yakıcıydı ki acıyla bağırıyordum. Ellerim ve ayaklarım ile köpeğe ne kadar engel olmaya çalışsamda bir faydası yoktu, köpek beni ısırmaya devam ediyordu.

Acıdan elim ayağım boşalmıştı, köpeğe engel olmayı bıraktım, yorgun ve baygın bir şekilde kafamı yere koydum ve acılara karşı direnmeye başladım.

Köpek kısa bir süre sonra yanımdan uzaklaştı. Vücudumdaki ısırık yerleri sancı yapmaya başlamıştı, acısına dayanamıyordum, gözlerim kapandı.

"Ece!" Sesi ile gözlerimi araladığımda hava çoktan kararmıştı. Seslenenler Bora'nın, Kaan'ın ve Ferdi'nin sesiydi. Umutla beni bulmalarını bekledim. Elimi havaya kaldırıp ben burdayım diyemedim. Her yerim çok ağrıyordu, sanki vücudumun her yeri kırılmış gibiydi, hareket ettiremiyordum.

Gözlerim kısık bir şekilde uzaktan bana doğru koşan üç kişiyi görünce heyecanlanamadım bile. Bora, Kaan ve Ferdi gelmişti. Bora beni o halde görünce sinirle küfür savurdu.

"Dayan, cücem geldik" dedi Bora beni kucağına alırken.

Koşarak ormandan çıkardı beni. Bora her adım attığında canım o kadar çok acıyordu ki öleceğim düşüncesi ile aklıma o an gelen tek şey Bora'yı sevdiğimi ona söylemek istememdi. Niye bilmiyorum ama böyle bir şey yapma gereği hissediyordum.

"Seni, seviyorum, Bora" dedim tane tane zorlanarak. Bora dolmuş gözlerle bana bakmaya başladı.

"Hayır hayır! Ece dayan! Dayan lütfen!" Diye bağırdı sinirle küfür savurduktan sonra.

"Bora, seni seviyorum" dedim bir kez daha zorlanarak.

"Bende seni seviyorum!" Diye bağırdı Bora. Acı ile yüzümde bir gülücük oldu. Kıvrandığım vücudum artık acıya dayanamadı, gözlerim kapandı.

Kısık gözler ile etrafa baktığımda hemen baş ucumda oturan, iki kolunu bacaklarına koymuş, yere bakan Bora'yı gördüm. Hastanedeydim. Bacak ve kollarımda sargılar vardı. Koluma serum takılıydı. Bora kafasını kaldırıp beni fark edince heyecanla ayağa kalktı.

İŞ BİRLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin