Ertesi gün
Felix'ten
Sabah erkenden kalkmış, gerinerek sıcak yatağımdan kalkıp kendimi banyoya atmıştım. Normalde annem beni uyandırmadan hayatta kalkmazdım ancak bugün kahvaltı yapmasında anneme yardım edecektim. Ayrıca babamda iş gezisinden dönüyordu bugün. Nişanımda olamadığı için ona trip atmayı düşünüyordum ancak eminim ki onu görünce yelkenleri suya indirecektim.
Tepemden bedenime dökülen ılık suyla iyice gevşerken hızla duşumu almış ve duşakabinden çıkıp mavi havlumu belime sarmıştım. Aynanın karşısına geçerek kendime baktım bir süre. Kendimi övmeyi pek sevmezdim ancak... Bence ben her şeyimle harikaydım. Yani göz var nizam var şimdi bu yüz başkasında olsa kesinlikle aşık olurdum.
Birkaç bakım ürünüyle zamanımı geçirdikten sonra üstümü değiştirip mutfağa geçmek için çıktım banyodan. Dolabımın önüne geçmiş, bugün giyeceğim kıyafetleri seçerken arkamdan gelen seslerle dönüp arkama bakmıştım kaşlarımı çatarak.
"Hyunjin?"
Masamın üstündeki parfümlerimi inceleyen Hyunjin'i görmemle kaşlarım daha çok çatılmıştı bir anda. Bunun bu saatte, burada ve önemlisi odamda ne işi vardı şimdi? Annem mi almıştı yoksa eve?
"Sonunda çıktın banyodan." Elindeki parfüm şişesiyle vücudumu baştan aşağı süzerken hızla bakışlarımı aşağı indirmiş ve sadece belimde sarılı havluyu görmüştüm. Sikeyim! Utanmanın zamanı değildi şimdi.
"Ne yapıyorsun burada?" Elimle üst vücudumu kapatmaya çalışarak gözlerimi kaçırırken sorduğum soruyla bakışlarını en sonunda gözlerime çıkarmış ve dudaklarını birbirine bastırmıştı aynı zamanda. Adımları beni bulurken birkaç adım mesafe kala önümde durdu, dilini yanağı içinde gezdirdi ardından.
"Annenle konuştum az önce birlikte kahvaltıya gideceğiz."
"Birlikte?"
Kafasını onaylar anlamda sallamış ve "sen ve ben" demişti bir beni bir kendini göstererek. Birkaç adım daha yaklaştığında istemsizce gerileyerek dolaba yasladım sırtımı. Gözleri gözlerimdeyken kısa bir süreliğine gözleri belimdeki havluya inip tekrar gözlerime çıkmasıyla gözlerimi kısmıştım.
"Tamam o zaman sen salonda bekle ben gelirim birazdan."
Söylediğimle kafasını onaylar anlamda sallamış ancak yerinden hareket etme zahmetinde bulunmamıştı yine de. Kovarak mı çıkarmam gerekiyordu odadan?
Aramızdaki kısa olan mesafeyi kapatıp tam önümde durduğunda anlamaz gözlerle ona bakarken yüzünü boynuma yaklaştırıp derin bir nefes çekmişti içine. Kaşlarım anında çatılırken "parfüm kullanmanı anlayamadım. Kokun çok güzel" demişti. Kulağıma fısıldayan sesiyle bedenim istemsizce titrerken ılık nefesi boynumu esir almış, tenimin yandığını hissetmiştim.
"Sen salona gidiyordun sanki."
"Öyle miymiş?"
Başımı onaylar anlamda sallarken Hyunjin'le dolap arasından çıkacağım sırada belimdeki havlu dolabın kulbuna takılmış ve açılarak yere düşmüştü. Gözlerim kocaman açılırken Hyunjin'in bakışlarının aşağı düşmesiyle hızla çenesinden tutmuş ve yüzüme bakmasını sağlamıştım.
"Yüzüme bak!"
Telaşla sesimi yükselttiğimde göz devirmiş ve sonrasında gülmeye başlamıştı bir anda. Karşısında çırılçıplak kalmama mı yoksa onun tepkisine mi sinirleneceğime şaşırmıştım.
"Sende olan bende de var zaten kasma kendini bu kadar. Hem artık tamamen erkek olduğuna inanmış oldum."
"Sende de var diye bakmak zorunda mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O Erkekmiş / Hyunlix
Fanfiction"İnanmıyorum, erkek olamazsın sen. Bu güzellikte bir erkek olamaz." Adım adım ona yaklaşmış ve tam karşısında durmuştum. Bir anlığına aklıma birkaç saat önce onu öptüğüm kareler gezinirken çenesinden tuttum, bana bakmasını sağlayarak yüzünü yüzüme h...