Yarım saat içinde Hyunjin'in evine geldiğimizde Mina teyze kapıda karşılamıştı bizi. Başta beni fark etmeyip sadece Hyunjin'i görmesiyle üstüne atılacaktı ki beni görmesiyle gülümseyerek sarılmıştı bana. Sonrasında ikimizi içeri almış ve mutfağa geçmişti. Ben ise Hyunjin'in arkasından takip ederek salona gelmiştim.
Salonda yerde oturmuş, üç tane kediyle oynayan bedeni gördüğümde gözlerimi kısmış ve rastgele bir koltuğa oturarak telefonumu çıkarmıştım. Hyunjin ise onun yanına gidip oturarak kedilerden birini kucağına çekmişti.
"Oo yenge- yani eniştem gelmiş. Selam yok mu?"
"Selam." İsmini bilmediğim bedene bakarken Hyunjin onun omzuna vurmuş ve bakışlarını bana çevirmişti ardından.
"Siz henüz tanışmadınız daha... Bu Minho benim çocukluk arkadaşım."
"Ve en sevdiği insan." Adının Minho olduğunu öğrendiğim kişinin eklemesiyle başımı onaylar anlamda sallamış "Felix" demiştim kısaca.
"Evet biliyorum. Dori çok sever."
"Neyi?"
Sorduğum soruyla başta dudaklarını birbirine bastırmış, kısa bir süre sonra "Felix'i. Akıllı kediler Felix'i kapar. Hyunjin'de seni kapmış fakat akıllı olduğunu söyleyemem." demiş ve Hyunjin'in yanından kayarak uzaklaşmıştı.
Yüzümü buruşturdum anında. "İğrençti. İkinizde berbat espri yapıyorsunuz." Diyerek bakışlarımı telefona çevirmiştim ardından. Hyunjin ve Minho'nun kulağıma gelen boğuşma seslerini umursamadan telefonumla zaman geçirmeye çalışmıştım ancak olmuyordu. Çok dikkat dağıtıyorlardı.
"Yerinizde mi dursanız acaba?"
Bütün yastıkları Minho'nun üzerine yığıp, yığdığı yastıkların üstüne çıkan Hyunjin'e bakarken bakışlarımız kesişmiş ve omuz silkmişti anında.
"Bana çocuk diyene bak. Sen benden de çocuksun."
"O cikcikleme sesleri nerden geliyor?" Yastıkların altından boğukça duyduğum Minho'nun sesiyle göz devirirken ayağa kalkıp kendi halinde gezinen kedilerden birini almıştım kucağıma. Tüylerini okşarken hoşlandığına dair çıkardığı hırıltılar çok tatlıydı.
"Arkadaşımı çağırsam sorun olur mu?"
Sorduğum soruyla bana baktı Hyunjin. Kafasını 'sorun yok' dercesine salladığında ise kucağımdaki kediyi bırakmış ve hemen Jisung'a konum atmıştım. Nişanımda gördüğü çocuğu görünce sevineceğine emindim.
...
Hyunjin'den
"Yoruldum artık vurma amına koyayım."
Minho'nun omzundan itip kendimden uzaklaştırmış ve sırtımı duvara yaslamıştım. Onu uzaklaştırmama rağmen kafama yediğim yastıkla oflamadan edememiştim.
"Sayemde bütün gün evde kalmana rağmen kilo almıyorsun Hyunjin. Değerimi bil!"
Gözlerimi devirirken Minho yaklaşarak sırtını yasladığım duvara yaslamış ve iki bacağını uzatarak oturmuştu. Saçı başı dağılmış haline gülmemek için kendimi zor tutarken geldiğinden beri telefonuyla oynayan Felix'e baktım. Sıkılmışa benziyordu ancak arkadaşını çağırmıştı zaten. O gelince sıkıntısı geçerdi.
"Hâlâ sana asabi mi davranıyor?" Minho'nun yönelttiği soruyla gözlerim onu bulurken başımı onaylar anlamda sallamış ve dağılan saçlarımı elimle düzeltmiştim aynı zamanda.
"Az huyuna gitsen sorun kalmaz aslında."
"Zorlama Minho, anlaşamıyoruz işte.
Biz aramızda konuşurken kapı çalmış ve Felix kalkarak salondan çıkmıştı. Büyük ihtimalle arkadaşı gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O Erkekmiş / Hyunlix
Fanfic"İnanmıyorum, erkek olamazsın sen. Bu güzellikte bir erkek olamaz." Adım adım ona yaklaşmış ve tam karşısında durmuştum. Bir anlığına aklıma birkaç saat önce onu öptüğüm kareler gezinirken çenesinden tuttum, bana bakmasını sağlayarak yüzünü yüzüme h...