"İnanmıyorum, erkek olamazsın sen. Bu güzellikte bir erkek olamaz." Adım adım ona yaklaşmış ve tam karşısında durmuştum. Bir anlığına aklıma birkaç saat önce onu öptüğüm kareler gezinirken çenesinden tuttum, bana bakmasını sağlayarak yüzünü yüzüme h...
Jisung, dolaba yerleştirdiğim kıyafeti çıkarmış ve uzatmıştı bana. Elindekini alıp banyoya geçerek hızla giyinip çıktığımda beni önce baştan aşağı süzmüş, beğendiğine dair bir gülümseme oluşmuştu yüzünde.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Altına bir şey giymedin değil mi?"
"Giymedim."
Memnun bir ifadeyle dolaba tekrar yönelip günler önce sakladığım kutuyu çıkardı. Kutuyu bana almam için uzattığında kafamı iki yana sallasamda almıştım elinden. Kapağını açıp içindekilerle bakışırken "Ben Minho ve Mina teyzeyi hallederim" demişti aynı zamanda kapıdan çıkmadan önce. Odadan ayrıldığında ise içime sıkkın bir nefes alarak yatağa oturmuş, elimi kutunun içine atmıştım sonrasında.
"Tamam ya yaparım ben. Ne varki bunlarda? Alt tarafı kuyruk ve tasma. Takacağım bitecek."
Kendimi kandırma çabalarım boşa çıksada kalpli tasmayı almıştım elime. Boynuma takıp bir süre bekledikten sonra bu sefer elime kıyafetlerimle aynı renkte olan gri kuyruğu almış, tüyleriyle oynamıştım zaman geçirmek istercesine.
Birkaç dakikanın ardından utancımı bir kenara bırakarak yatağın yanındaki komodinin alt çekmecesini açıp çilek aromalı kayganlaştırıcıyı almıştım. Elime biraz sıkarak kuyruğun metal yerine yaymış ve yataktan kalkıp bir elimi yatağa yaslayarak hafifçe eğilmiştim. Kuyruğun soğuk metalini çıplak olan bacak arama değdirdiğimde içimi hafif bir ürperti doldururken deliğime baskı uygulayarak içime itmiş, metal kısım tamamen girdiğinde derin bir nefes almıştım sonrasında.
Elimi yataktan çekerek doğrulduğumda içimdeki doluluk sebebiyle dudaklarımı birbirine bastırırken tekrar yatağa oturmuştum. Eteğin altından görünen gri kuyruk yatağın beyaz çarşafında seriliyken bacaklarımı iki yandan açıp kırarak oturmuştum. Geriye bir tek Hyunjin'i beklemek kalmıştı. Onuda Jisung birazdan gönderirdi zaten.
Tamda tahmin ettiğim gibi birkaç dakika içinde Hyunjin gelmişti odaya. İçeri girip arkasından kapıyı kapattığı an gözlerimiz buluşurken beni bir süre olduğu yerde süzmüş, adım adım yaklaşmaya başlamıştı bana doğru. Her bir adımında kalbimin atma sesi kulağıma kadar gelirken tam karşımda, yatağın önünde dikildiğinde beni daha yakından süzmüştü bu sefer.
Tepkisini merak ettiğimden dolayı gözlerim irislerinden bir an olsun ayrılmazken eteğimin altından görünen kuyruğu görmesiyle tek kaşı havalanmıştı. Elinin tekini yatağa yaslayıp üzerime doğru eğildiğinde yüzümüz olabildiğince yakınlaşırken ılık nefesi çarpmıştı dudaklarıma doğru. Titrek bir nefes almam ise kaçınılmaz olmuştu bu hareketiyle.
Kuyruğu boşta olan eliyle kavradı önce. Tüm dikkatini oraya vermişken gözlerine bakmakta çekinmiyordum şimdilik. Eli kuyruğu severek eteğimin altına doğru kayarken yutkunmuş ve birbirine bastırmıştım dudaklarımı. Hâlâ herhangi bir tepki vermemişti. Hoşuna gidip gitmediğini anlayamadığım içinde ister istemez geriliyordum.
