2 gün sonra
Bavulları hazırlamış ve çoktan arabaya yerleştirmiştik. Balayı için birazdan evden ayrılacaktık ancak Hyunjin hâlâ bana nereye gideceğimiz hakkında bir şey söylememişti. Sürpriz olmasını istiyormuş. Sadece yolculuğumuzun uçakta geçeceğini biliyordum.
Hyunjin Mina teyzeyle sarılırken salona geçmiş ve koltukta Minho'yla sarmaş dolaş olan Jisung'u bileğinden yakalayıp çekerek başka bir koltuğa oturmuş, onu da yanıma oturtmuştum. Birkaç hafta onu göremeyecektim zaten. Ben gidene kadar benimle zaman geçirmesi gerekiyordu.
Jisung'un kafasını göğsüme çekmiş güzel güzel(!) sarılırken birden çığlık atmasıyla ellerimi üzerinden çekmiş ve kıkırdamıştım. Kıstığı gözlerini üzerimden çekmeden kalkıp tekrar Minho'nun yanına oturmasıyla ona kınar gözlerle bakmış ve kollarımı göğsümde birleştirmiştim.
Minho ve Jisung'un oynaşmaları eşliğinde geçirdiğim birkaç dakikanın ardından Hyunjin'in salona gelmesiyle Minho ayağa kalkmış ve "gel biz de odanda sarılalım." Diyerek götürmüştü Hyunjin'i.
Bu Minho'nun bazı söz ve davranışlarından korkmuyor değildim. Kocamla alıp veremediği bir şeyler vardı.
"Bu Minho benim Hyunjin'ime aşık değil di mi Jisung?"
"Yok ya." Diyerek kıkırdadı Jisung ve oturduğu koltukta sallanmaya başladı. "Hyunjin'i tehdit etmek için götürmüştür."
"Ne tehditi?"
"Çabuk gelmeniz için. Bay Hwang 'Eğer Hyunjin balayından erken dönmezse Minho'yu işe alırım.' dedi. Minho'nun da işe alerjisi var biliyorsun."
Jisung'un söylediğine ikimizde gülerken içeri giren Hyunjin yanıma gelerek kalkmam için elini uzatmış ve gülümsemişti.
"Gidelim mi artık uçağı kaçıracağız."
Başımı onaylar anlamda sallayarak tuttum elini. Son bir kez evdekilerle vedalaşarak evden ayrılmıştık. Minho bizi havaalanına bırakacağı için önden aşağı inmiş ve sürücü koltuğuna geçmişti, açtığı bir şarkıyı mırıldanıyordu. Çok geçmeden biz de arka koltuğa yerleşmiş ve yola çıkmıştık.
Yol genel itibariyle gürültülü geçmişti. Minho ve Hyunjin'in bir araya geldiklerinde sessiz olmaları imkansızdı zaten. Onlara zıt olarak ben ise sessizce yol boyu camdan dışarıyı izlemiş ve arada bir telefonuma bakmıştım. Aslında heyecanlıydım, hatta fazla heyecanlıydım ancak sakindim de.
Arabanın durmasıyla havaalanına geldiğimizi anca fark etmiş ve Minho'ya el sallayarak inmiştim arabadan. Hyunjin bagajdan bavulları alıp yanıma geldiğinde birlikte yürüyerek birkaç işlemin ardından uçağa girmiştik.
Koltuk numaramıza kısa bir bakış atmış ve sonrasında etrafıma bakınmıştım bir süre. Tuvalet nerede amına koyayım?
"Ne arıyorsun öyle?" Arkamdan seslenen Hyunjin'e dönmüş ve "tuvaleti arıyorum." Diyerek birkaç adımda yanına varmıştım.
"Tuvalet şurada." Eliyle gösterdiği yere bakıp tekrar ona döndüğümde devam etti. "Acele et birazdan kalkışa geçecek."
Başımla onaylayarak gösterdiği yere doğru hızlı adımlar eşliğinde ilerlemiş ve son kez bavulları koltukların üst tarafındaki böylemeye yerleştiren Hyunjin'e kısa bir bakış atarak geçmiştim tuvalete.
Seri bir şekilde işimi halledip ellerimi yıkadıktan sonra çıktım tuvaletten. Uçağın birazdan kalkacağına dair son anonslar yapılırken Hyunjin'i en son gördüğüm yere doğru yürümeye başladım. Ellerim cebimde ilerlediğim sırada onu hâlâ bavulları yerleştirirken görmemle kaşlarım çatılmış ve ellerimi cebimden çıkarak arkasından yaklaşmıştım. Dakikalardır bavulları koymaya mı çalışıyordu bu çocuk?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O Erkekmiş / Hyunlix
Fanfiction"İnanmıyorum, erkek olamazsın sen. Bu güzellikte bir erkek olamaz." Adım adım ona yaklaşmış ve tam karşısında durmuştum. Bir anlığına aklıma birkaç saat önce onu öptüğüm kareler gezinirken çenesinden tuttum, bana bakmasını sağlayarak yüzünü yüzüme h...