Planned Love

15

Taehyung:

Jungkook Yoongi'nin yanından dönüp odaya girdiğinde uzandığım yerden kalkmadan izlemeye başladım küçüğümü.
İçeri girip yatakta yüz üstü uzanan beni gördüğünde kısa bir duraklama yaşasa da kapıyı kapatıp yanıma ilerledi. Tam karşıma geçip oturduğunda yüz üstü uzanıyor olmayı umursamadan elimi beline dolayarak onunda yanıma sırt üstü uzanmasını saglayıp kolumu üzerine koydum.
Oşekilde uzanmaya devam ettiğimiz esnada yarın ki planlarımdan kısaca özet geçip haberdar olmasını sağladım. Yorgundum, ve uyumam gerekiyordu. Birlikte sarılarak uykuya daldık.

Sabahın ilk ışıklarıyla kalktığımda, Jungkook hala uyuyordu. Onu uyandırmak istemediğim için tombul yanağına küçük bir öpücük kondurup yanından kalktım sakin hareketlerle.

Açık konuşalım, psikolojik sorunları olduğunun farkındaydım.  Babasının onda nasıl travmalar bıraktığının da öyle.
İstese herkese emirler yağdırabilirdi, fakat konuştuğunda 'ne de olsa dinlenmiyor' algısının yaratıldığı biriydi.

Bugün ise bütün bunların sorumlusu geliyordu ve muhtemelen akşama doğru burda
olurdu.

Kesinlikle Jeonla konuşurken Jungkook'un yanımızda olmasına izin vermeyecektim. Çünkü bana söyleyeceklerini duyacak olursa ya beni, ya da babasını öldürürdü.

Sanırım ...

Muhtemelen ikimizi de.

------------------------

Yazar:

Ufaklık gözüne ilişen güneş ışıkları ile hiç istemese bile açtı gözlerini. Yeni bir gün başlıyordu.
Yerinden doğrulup odaya göz gezdirdiğinde boş olmasını zaten bekliyor gibi duruyordu. Taehyung odada değildi, babası geleceği için onu karşılamak istiyordu belli ki.

Peki Jungkook aynı fikirde miydi?

Kesinlikle hayır.

Göz devirdi kendi kendine. Hayatı baştan sona değişmişti. Belki de şuan kendi odasında bugün Yoongi ile yapacakları av için hazırlanıyor olabilirlerdi. Ya da... ya da  sarayın aşçısına en sevdigi tatlıları yaptırırken işine karışıp durabilir, yaşlı kadını sinirlendirebilirdi, ki zira buna bayılırdı.

Fakat şuan hiç birşeyin eskisi gibi olmadığını o da çok iyi biliyordu.

Şuan evliydi. Üstelik herkesin nefret ettiği, ölmesini dört gözle beklediği bir adam ile evliydi. Kendi evinde değildi belki ama bu farklı oda, bu farklı renkler ona pek yabancılık hissettirmiyor gibiydi.

Kim Taehyungdan eskisi gibi nefret etmiyordu. Onu öpmüştü, kucağına oturmuş, kendi elleriyle masaj yapmıştı. Bunu kıskandığı için mi yoksa evli olduğu adamın başkalarıyla yüz göz olmasını kendine yediremediği için mi yapmıştı pek emin değildi.

Muhtemelen ikisinden de biraz vardı.

Ona karşı pek bir duygusu yoktu fakat nefret etmediği biliyordu. Artık evlenmişlerdi ve bu sürecekse -ki bunu istiyordu küçük olan- artık bişeylere karar vermesi gerektiğini düşünüyordu.
Hem Taehyung şimdiye kadar onu hiç üzmemiş, kendisine zarar vermemişti.

Ona güvenmeliydi.

Belki de evli oldukları için yapıyordu, bir cevap bulamadı küçük olan fakat, bildiği ya da emin olduğu tek şeyin Taehyungun yanında olmasından rahatsızlık duymaması, bunun onu güvende hissettirmesiydi
Daha fazla düşünmek istemedi, hem yatakta yeterince vakit geçirmişti, yoksa geç kalacaktı.
Evrenin tüm oksijenini içinde barındırıyormuşçasına derin bir nefes verdi, ardından yataktan doğruldu. Babasına ne kadar istemese bile gorunmeliydi. Aynanın karşısına geçip görüntüsünü inceledi, ardından daha fazla şişmiş gözlerine bakmak istemediğinden yüzünü yıkamaya ve hazırlanmaya koyuldu.
Hem Yoongi de şimdilik burda kalıyordu. Bi yanına gitse fena olmazdı, değil mi?
.
.
.
Kim Taehyung tüm heybeti ile koltuğunda oturmuş, birazdan gelecek olan kralı bekliyordu. Bir anlaşmaları vardı. Fakat sanırım artık pek bir anlaşma olarak kabul edilecek yanı yoktu, zira kendisi öyle düşünüyordu.

Kim Taehyung neyin nasıl  olmasını istiyorsa, öyle olurdu.
Kendinden emin oturuşunu,devam ettirirken içeri giren muhafızı ile gelenin sonunda beklediği kişi olmasıyla sırıttı hafifçe.

Durumundan hiç memnun değildi.
Şayet şuan odasında eşiyle vakit geçiriyor olabilirdi.
Sonuçta yeni evliydi, ve şuan Jungookun uyanıp uyanmadığından bile haberi yoktu. Burada oturmuş kral jeonun yapacağı kendince içi boş tekliflerini dinleyecekti.
Beklediği anın gelmesiyle sonunda dercesine bağıran sırıtışını göz ardı ederek içeriye giren adama baktı uzun uzun.

"Sonunda gelebildin, kral."