~Başkalarının gölgeleri ile yürümeyin, kendi gölgenizde imparator olun~
Gözlerimi açtığımda etrafımda herkez toplanmıştı. Sıra sıra hepsini inceledim. Ateş, Aysa, Selesya, Kral, Kraliçe Prens Poka, tanımadığım bir adam. Doktordu sanırım. Ve Annem ile babam. Ne bir dakika, olamaz. Buraya gelmişler. Bizi alırlarmı? Yada ayırırlarmı? Hayır, hayır. Artık onları görmek istemiyordum.
"Kızım, iyimisin?" Dedi annem. Yorgun ve gene halsiz bir şekilde kızmaya başladı. "Sen, siz nasıl böyle birşey yaparsınız? İnanamıyorum. Beni yordunuz."
Sinirlendim. Ateşte sinirlenmiş olacakki sesini yükseltti. "Ha, yani bizim iyi olup olmadığımız umurunda değil, sadece yorulmak istemiyorsun öylemi Anne?"
Annem cevap verdi ve karşılıklı bir tartışmaya girdiler.
"Ateş, yapma böyle. Saçmalıyorsun gene."
"Off, tamam gidin hadi."
"Nereye gidecez sizi almadan? Yoruldum 2 gündür yolda. Bide boşmu döneceğiz?"
"Ya bak hala yorgunum diyorsun, sinirlendirme beni anne!"
"Siz ikiniz geleceksiniz. Ha Aysa isterse kalır ama siz geleceksiniz."
Kralda lafa atladı.
"Sizin cezanızı vereceğim. Ama şimdi değil. Krallığımıza gidelimde bi. Ha gitmek demişken, toplanın hemen çıkacağız yola."
O anda Zoranda Kralı öne atıldı. "Kral Oryan, benden izin aldınızmı kızları götürmek için?" Babam kaşlarını çattı.
"Pardon, sana neden soracağım Zoranda Kralı?"
"Kızların benim sarayıma sığındı. Onları öylece veremem. Bazı şartlarım var. Şartları kabul etmezsen hiçbir türlü alamazsın onları benden. Çünkü burası benim Krallığım ve benim sözlerim geçerli. O yüzden alamazsın kolay kolay."
Babam sinirlendi. "Neymiş şartların?"
Kral güldü.
"1, topraklarının yarısını alırım. Bunu kabul etmezsen 2. Var. 2, Bir kızını alırım. Ülkemizin prensesi yok nede olsa."
Okadar iğrendimki, okadar sinirlendimki uzandığım yerden doğrulup ayağa kalktım. Bağırmaya başladım.
"Ya siz kimsiniz ya. Bizi ayıramazsınız."
"Evet, ayıramazsınız." Dedi Ateş.
Babam biraz düşündü. Bunu nasıl düşünebiliyordu ya. İnanamadım. Malı ile çocuklarının arasından seçim yapmaya çalışıyordu. Bu babalık değildi.
Ve inanamayacağım o kelimeleri cümle haline getirdi.
"Topraklarım çok değerli, kızlarımdan birini al."
Okadar üzüldüm ve okadar içim acıdıki, bizi mal gibi satan adamın babam olması canımı çok yaktı.
"Pardon, bizi kimseye satıp ayıramazsınız. Ayrıca sende bu saatten sonra benim babam değilsin." Dedi Ateş babamı göstererek.
Annem hiçbir şey demedi. Hiçbirşey.
Prens Poka bağırdı. "Ya yeter! Ne diyorsunuz siz? Ben onları buraya satmak için getirmedim."
Derin bir sessizlik oluştu. Ne yapacaktım? Daha doğrusu ne yapacaktık. Hiç birşey bilmiyordum.
Derin bir acı saplandı kalbime. Sanki biri defalarca kez bıçak ile kalbimi kesiyor, paramparça yapıyordu. Kralın o sözlerinden sonra...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZDAN ATEŞ
Random~Not~ bölümler kısa olacaktır. Soğuk ve Sıcak ile ilgili alerjiler ve 3 prensesin taht hikayesi... 🌙🦋