~Ay niye güneşi kıskansın ki tüm gece onunken...
Kolyeyi gördükten sonra şok geçirdim. O sırada Elerya gözlerini ovuşturdu ve uyanarak bana baktı. "Ne oldu, Kar? Bir sorun mu var?" Başımı salladım. "Yok, yok. Bir sorun yok."
"E ozaman niye uyumuyorsunda başımda dikiliyorsun, Kar?"
"Şey, boynunda bir böcek vardıda, onu al-"
Lafımı bitiremeden bir çığlık atarak ayağı kalktı ve kendini silkelemeye başladı. "Aaaa, çok korkuyorum. Kar, nerede?"
"Elerya, dur! Git..."
"Ayyy, nerede! Çıldıracağım."
"Hey, Elerya! Neler oluyor, niye bağırıyorsun?" Prens Poka da kalkmıştı. Ama asker hala uyuyordu, ilginç.
Dayanamayıp kıkırdadım. " Eleryanın üzerinde böcek vardı, onu aldım. Bunu ona söylediğimde çıldırdı, güleceğim yoktu valla Elerya." Prens Poka korkuyla Eleryaya yaklaştı ardından kaşlarını çalarak bana döndü. "Kar, Eleryanın böceklere alerjisi var. Böcekler ağızlarını Eleryanın vücutlarına temas ettirirler ise bu ölümle bile sonuçlanabilir." Şoka girdim.
"İnanamıyorum, ben çok özür dilerim." Dudaklarımı büktüm. "Böyle bir şey olduğunu bilmiyordum. Ciddiye almadım."
Yaklaştım. "İyimisin?"
"İyiyim, uyumak istiyorum." Yerine korkuyla uzandı ve kendini sıktı.
Ben ise az önceki yerime uzandım. Prens Pokada yanıma gelip uzandı. "İyi geceler sayın prens."
"Hayırdır? Yabancımı olduk?"
"Evet, bana sert bir şekilde açıkladın. Kaşlarını çatmadan da söyleyebilirdin."
"Ama Kar..."
"Seni affedene kadar benim için sadece bir sayın prens, veliahttan ibaretsin; Sayın Prens."
☆
Gözlerimi açtığımda Eleryanın beni izlediğini gördüm. "Kar, hadi kalk kalk. Bak ormandan beler neler buldum." Doğruldum ardından büyük bir yaprağın üzerinde 3 adet elma, 5 tane incir ve 5 tanede şeftali olduğunu gördüm. "Elerya biz kalkmadan önce ziyafet hazırlamış bize. Kurt gibi açım, yiyelim hadi" Dedi Prens Poka. Elerya, "bana kurt deme." Dedi.
Meyvelerin etrafına toplandık. "Askeride uyandırsanıza." Dedim bir şeftali alarak. Prens Poka askere doğru yürüdü ve onu dürttü. Fakat askerden hiçbir ses yoktu. "Asker, asker." Yanıt yok. "Asker!" Teni buz kesilmişti. Bembeyaz yüzü morarmıştı, belli oluyordu. "Niye uyanmıyor?" Dedim kısık sesle. Ardından Elerya kalktı ve gidip nabzını kontrol etti. Ardından bana döndü. "Şey, ölmüş."
"Ne?" Prens Poka ile aynanda bağırdık. Ayağa kalktım. "Ne, nasıl... neden ölmüş, ne olmuş?"
Elerya, "Bence açlıktan ölmüş, yani öyle bir ima var yüzünde." Dedi.
Prens Poka askeri kucaklayarak mağaradan çıktı. Sesim titredi. "Bizim yüzümüzden, o bizim yüzümüzden öldü.""Hayır, Kar. Öyle düşünme. Bak diğer askerlerde öldü."
"Ama orada bizim yapabileceğimiz hiç bir şey yoktu."
"Burada da yoktu."
"Hayır, vardı." Derin nefes aldım. "Onu hiç düşünmedik, bi şekilde meyve falan bulup yedirirdik. Belkide susuzluktan ölmüştür..."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZDAN ATEŞ
Aléatoire~Not~ bölümler kısa olacaktır. Soğuk ve Sıcak ile ilgili alerjiler ve 3 prensesin taht hikayesi... 🌙🦋