●Not: İlk bölümler kısa olacaktır.●
2 farklı prenses ve 2 farklı alerji.
Krallığın onlara koyduğu yasaklar yüzünden bunalan 2 kardeşin At bakıcısı ile kaçması ve prens Poka, Prens Pokanın hizmetçisi ile tanışması.
Ve daha başlarına gelen olaylar...
...
Cümleler beynimin içinde adeta bir kuş gibi uçuşuyordu. Gerçekler beni daima huzursuz ediyordu.
Sorular beynimin içinde dönüyor, kendimi iyi hissetmiyordum.
Ne yapacağımı bilmiyor, cümleler ile savaşıyordum.
Neye inanacağımı bilmiyor, sadece okuyordum.
Birşey yaparsam da nasıl yapacağımı bilmiyor, sadece duruyordum.
Ben hiçbir şey yapamıyordum...
Kalbim hızla atmaya başladı. Elim ayağım birbirine dolaştı.
O iki kız kimdi? Bizmiydik? Hayır hayır, olamaz. Bizim isimlerimiz Kar ve Ateş. Karin ve Monarya değil, Dimi?
Fazlasıyla vakit kaybettiğim için ne yapacağımı bilmeden kağıt parçasını elbisemin koluna sıkıştırdım ve elimde defterle kasanın kapağını kapatıp anahtarı geri aynı şekilde çoraba koydum.
Odadan çıktığımda ortalıkta kimse yoktu. Hemen eski odama girdim ve kapıyı kapatıp kendimi yatağın üstüne attım. Koluma sıkıştırdığım kağıt parçasını yatağımın yanındaki küçük sehpanın çekmecesine koydum ve defteri açtım.
Sayfalarca yazı yazılmıştı. Rastgele sonlardan bir sayfa açtım ve okumaya başladım.
Günlük,
Gene mutsuz, hüzünlü ve acılıbirgünden merhaba. Hayat bazen bize zorluklar sunar, ama bazen değilmi? Niye bana hep sunuyor, niye?
Ah benim güzelkızım, zor bulduğum güzel evladım, nasıldaşuan istemeyerek ve ağlayarakbaşka Krallığa gidiyor. Keşke elimde olsa, keşkedurdurabilecekgücüm olsa, Kar'ım...
