~Her gündüzün bir gecesi, Herinsanın bir eceli vardır.
Tüylerim diken diken olmuş, heyecandan bayılacaktım. Hayali görüyordum bilmiyorum ama, önümde Prens Poka diz çökmüş duruyordu. Ellerim titredi, sanki birkaç dakika kalbim durdu.
Fakat ben 20 yaşına gelince evlenmek istiyordum. Zaten 15 gün sonra doğum günümdü. Fakat reddedemezdim. İstemiyormuş gibi dururdum. "Poka..." Gözleri fal taşı gibi açıldı. Ağzımdan çıkacak o kelimeyi bekliyordu, evet.
Titremeye başladım, elim ayağım birbirine dolaştı. Ben, ben 19 yaşında Kraliçemi olacaktım? Evet, belki ülkenindeğil ama bir adamınKraliçesiolacaktım, Prens Poka'nın.
"E...Ev...evet, evet, evet!" Ani bir refleksle bana sarıldı. Dakikarca öyle durdu ardından yüzüğü parmağıma taktı. "Bu yüzüğütaktığınsürece beni seviyorsun, demektir. Fakat eyerki bir gün ayrılırsak bile, beni seviyorsan gene çıkarmıyacaksın. Çıkarmaki beni sevdiğini bileyim."
★
"Ne!" Kraliçe Helenin bağırmasıyla ürkülerek güldüm. Prens Pokayla saraya dönmüş, Kral ve Kraliçeye söylüyorduk.
Bir anda Kraliçe Helen bana sertçe sarıldı. Kulağına sadece onun duyacağı bir şekilde fısıldadım. "Kraliçe Helen, sizin bunu istediğinizi biliyordum. Memnun olmuşsunuzdur umarım." Kraliçenin gülümsediğini hissettim ardından Kral konuşmaya başladı. "Evet, sizinle gurur duyuyorum. Yarın davetiyeleri Krallıklara göndereceğim. 2 gün sonrada dillere destan bir düğün var, kutluyorum!"
"2 gün sonra mı?" Ağzımdan cümlem çıkar çıkmaz Kral ve Kraliçe aynı anda "Evet." Diye bağırdılar. Şaşkınlıkla yüzlerine sırayla bakıyordum. Prens Poka, "Anne, baba. İstemiyorsa..."
"Poka." Diye bağırdım. "Saçmalama."
"E ozaman?" Dedi Kraliçe. Ne diyeceğimi bilmeden omuz silktim.
2 GÜN SONRA
Bütün Krallıklara davetiyeler gönderilmiş, düğün için hepsi birer birer geliyorlardı. Ben ise düğün elbisemi giymiş, bir odada bekliyordum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Elbise olarak çok süslü birşey seçmedim. Bel ve üst kısmında pırlantalı süslemeler vardı ve bembeyaz elbise adeta bir ay gibi parlıyordu. Kollarımın üstünden yere kadar uzanan tülde göz alıcıydı. Pastalar, bembeyaz bir çift eldiven taktım. Onun gibi parlak, önünde elmas olan bir çit topuklu ayakkabı giydim. Saçlarımı ise açık bıraktım, önlerini sağdan sola doğru olacak şekilde balık sırtı ördüm, daha doğrusu hizmetçiye ördürdüm. Daha sonra saçlarımı dalgalandırdı ve en son ise ihtişamlı bir taç taktım, bileziklerlede ellerimi süsledim.
