10.Bölüm 'Kapıyı Tırmalayan Kurtlar'

1.3K 143 99
                                    

***

Merhaba canlarım. Wattpad kısıtlamalı halde olunca ara ara modumuz düştüğü için odaklanmakta güçlük çektim ama her şeyin yoluna gireceğine inancım tam. Sizlerden ayrı kalmak istemiyorum.

Destek oranınıza göre hafta sonu diğer bölümü yayınlayacağım. Öpüldünüz 😘

***

E hadi bekliyorum! Gittiği günden beri Cengiz'e dair onlarca teori düşündüm. Geldiğinde ayrılmak isteyebilir, ilişkimizi farklı bir seviyeye çıkarmak isteyebilir ya da gerçek kişiliğini gösterip şerefsizin teki olduğunu itiraf edebilirdi. Onu düşüneceğim zaman arttıkça teorilerim daha da saçma hale geliyordu. Hafta sonu gelmek istediğini söyledi ama gelemedi. Ondan sonraki hafta ise mesai yapmak zorunda kaldı. İşleri fazlasıyla yoğundu ve bir türlü Cengiz'i Eskişehir'e getirtecek boşluk oluşmadı. Cengiz'in ilk fırsatta yanıma geleceğini bildiğim için ona karşı kırgın değildim.

Cengiz'in gelemediği ikinci hafta sonunda annemler çat kapı Eskişehir'e geldi. Sadece babamla birlikte gelmiş olmasına çok şaşırdım ama belli etmemeye çalışıp en iyi şekilde onları ağırladım. Cumartesi öğlen saatinde gelmişlerdi. Birlikte yiyip içerken ikisinin de halinde bir gariplik olunca Pazar sabahına kadar bekledim.

Benimle konuşmak için uygun fırsatı kollayan annemin yanına gittim. Babam oturma odasındaydı. Biz ise mutfakta kahvaltı hazırlıyorduk.

"Anne bana bir şey mi söylemeye çalışıyorsunuz? Kolay kolay bu kadar yolu gelmezsin sen!"

Tavada kızarttığı pişileri çeviren annem ters ters suratıma bakıp "O ne biçim laf! Kızımı görmek için sebebe mi ihtiyacım var?" dediğinde kesinlikle bir şey sakladığından emin oldum.

"Babamla birlikte söyleyeceksen kahvaltıyı bekleyeceğim."

Sessizce mutfakta hazırlık yaparken annem sessizce konuşmaya başladı.

"Emin senin hakkında saçma sapan şeyler söylüyormuş insanlara. Sen nasılsın diye bakmaya geldik."

"Ne diyormuş?"

Kestiğim peyniri masada bırakıp annemin dibine kadar girdim. Saf öfkemi belirtmek için dünden hazırdım. Adi herif hayatımdan çıkmayı başaramadığı gibi adımı karalamaya devam etmesi benim suçumdu. Zamanında okkalı bir tokadı suratına yapıştırmadığım için cesaretlenmişti bu kadar.

"Altınları kocanla yediğini anlatıyor herkese. Hep paracı biri olduğunu söylemiş. Baban bir güzel patakladı ama içi rahatlamadı. Seni görmek istedi."

"Hee," diyerek kelimeyi uzatırken ablamın söyledikleri geldi aklıma. Neyse ki bu konu hakkında önceden uyarılmıştım da fazla şaşırmamıştım.

"Konuşsun anne! Onu kim ciddiye alır ki? Babam altınları geri verdi mi?"

Ocağı kapatan annem gülmeye başladı. Elime pişi tabağını tutuşturduğunda "Daha güzelini yaptı. Tüm altınları ilçenin sanat okuluna bağışladı," dediğinde dayanamayıp kahkaha attım.

"Şaka yapıyorsun!"

"İyi ettik! Hayata kör gözle bakan annesi kudurmuştur şimdi!"

"Anne, o aile için sanat diye bir şey yok. Dizi bile izlemez onlar. Ay çok iyi yaptınız! Hiçbir şey beni bu kadar mutlu edemezdi!"

"Cahil kızım onlar. At gözlüğüyle hayata bakıp günümüzde yaşamaya çalışıyorlar. Nereden karşılaştık şu aileyle!"

Görücü geldiği gün sevinen annem değilmiş gibi eleştirilerini gülerek dinledim. Kahvaltıya geçtiğimizde babam da üstü kapalı sorular sorarak Cengiz ile aramın nasıl olduğunu öğrenmeye çalıştı.

İçten İçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin