Havalimanına geldim doğru uçağı bulup koltuğuma yerleştim kulaklıklarımı taktım kafamı koltuğa yasladım kollarımı göğüsümün önünde çaprazladım gözlerimi kapattım uçak havalandı uzun bir uçuştu Paris'ten Ankara'ya gelmek tahmin ettiğim gibi çok uzun sürüdü ama sonunda bitmişti uçaktan indim şehrin kokusu bile ayrıydı Ankara'ya bir kez ayağını basan o sert ayazın kokusunu bilir bavulumu yerde sürükleyerek esen boğa'dan çıktım ilk bulduğum taksiye bindim ezbere bildiğim adresi söyledim ve o tanıdık ev beni karşıladı bavulumu bagajdan aldım ücreti ödeyip kapıya ilerledim bahçe kapısını açtım içeri girdim merdivenden çıktım dış kapının tam önündeydim kapıyı çalmama gerek kalmadan kapı açıldı kapının arkasında duvara yaslanmış siyahlılar içindeki o kız beni karşıladı Berfin yüzüme baktı içeri seslendi öğretmen hanım sonunda geldi dedi kapıda beni kucakladı içeriden o tanıdık koşuşu duydum Hera koşup üzerime atladı o da sarıldı içeri geçtik bavulumu odama çıkarttım bu oda efsun için hüzünlü hatıralarla doluydu ama Belkıs bunların hiçbirini tanımıyordu kızların yanına indim neden bir anda geri döndüğümü sormadılar mesleğimi bilen sadece onlardı geri kalan herkes ailemde dahil beni öğretmen sanıyordu ama Berfu ve Hera benim öğretmeni son seçenek olarak bile düşünmeyeceğimi biliyordu hayallerimide biliyordular ben onlara hiçbir zaman söylemedim ama onlar mesleğimi biliyor ve buna göre temkinli davranıyorlardı yemek yendi sohbet edildi gün sonunda herkes odasına çekildi odamda yatağın üzerinde oturuyordum elimin altındaki telefon titredi açtım beklediğim kod geldi uyudum uyandım Sabah hızla hazırlandım evden çıktım buluşma yerine gittim çantalar gizlice değiş tokuş edildi çantayı sırtıma takıp arabama bindim kapıları kilitledim ve çantayı açtım sıradaki görevin koordinatlarini ve ihtiyacım olacak bir kaç ekipmanı koymuştular bu çanta ile direkt havalimanına gittim Berlin'e uçuşumu yaptım gitmem gereken otele gidip odaya geçtim bu oda bilerek seçilmişti görev yerini açık açık gösteriyordu perdeleri kapattim bilgisayarımı kurup çevredeki tüm kameraları taradım santim santim herşeyi inceledim tüm olasılıkları değerlendirdim planımı yaptım ekipmanlarımı hazırladım bana verilen siyah saten elbiseyi giydim yırtmacın biraz üstüne küçük bir silah taktım maskeyi taktım görev bir maskeli balodaydı oraya en iyi katılımcılardan biriymiş gibi davranarak girebilirdim küçük çantamı elime koydum ne olur olmaz diye keskin nişancı tüfeğimi kurup orayı hedef aldım birşeyler ters giderse yapmam gereken tek şey perdeleri açıp ateş etmekti tüfeği odada bıraktım herşeyi en ince ayrıntısına kadar hesapladım bir terslik olması imkansız aynanın karşısında kendime son bir kez baktım içime garip bir his doğdu ama onu hemen uzaklaştırdım ve odadan çıktım balonun olduğu yere gittim içeri girmek benim için en kolay olan şeydi davetiye çoktan elime geçmişti içeri girip mekanı içten bir kaç kez inceledim herkes tamamen farklı şeylere odaklandığında bir korumaya tuvaletin nerede olduğunu sordum dikkat çekmemek için herşeyi yapıyordum tuvalete doğru yürüdüm tuvaletin tam önünden sağ tarafa döndüm ve merdivenlerden aşağı indim dikkatleri farklı şekilde dağıtacaktım ki mutfakta küçük bir yangın çıkmıştı bu benim için büyük bir fırsattı hızla mutfaktan içeri girdim gitmem gereken kapıya kimse fark etmeden gittim kapıdan geçip aşağı indim işte gizli odaya girmiştim çantamdan küçük cihazı çıkarttım burada bulunan ana karta gidip dikkatlice cihazı yerleştirdim ekip arkadaşım bilgileri hızla kopyalıyordu ve sisteme girip tüm kameraları kapatmıştı ben bu işlemin bitmesini bekliyordum ara sıra arkama bakıyordum yangından kaynaklı odaya duman doluyordu elektirikler gitti alarmlar çalmaya başlamış bu aptallar küçücük yangınıı söndürememişti içeri dolan duman nefes almamı zorlaştırıyor ve beni zehirliyordu ama dişimi sıkıyordum anlımdan terler dökülmeye başladı duvara yaslandım kopyalama işlemi bitmeye yaklaşmış %80 kopyalanmıştı yukarıda insanlar koşuşturuyor bağırışlar kulağıma geliyordu bazıları hâlâ mutfaktaki yangını söndürmeye çalışıyordu ama beceremiyorlardı onlarda artık gitmeye başlamıştı bina boşalmak üzereydi belkide patlayacaktı ama bu işlem bir türlü bitmiyordu soğukkanlılığımı korumaya çalışıyordum yoğun dumandan bilincim kapanıyordu mücadele ediyordum çünkü Görev herşeyden üstündür öleceksem de önce görevimi tamamlayacaktım sonuçta buraya bunun için gelmiştim dişimi sıkıyordum kulağımda hafif bir cızırtı duydum "oradan hemen çık yoksa öleceksin" dedi yeni üssümdeki çalışma arkadaşım "dayanırım sadece şu işlemi daha hızlı yapmaya çalışın" dedim bir süre ses gelmedi sonra tekrar geldi "sen dayanırsın evet ama bina dayanmaz patlayacak derhal orayı terk et" dedi "işlem biter bitmez çıkacağım" dedim
"Kendini öldürmek mi istiyorsun bu düpedüz intihar çık oradan"
"Görev herşeyden üstündür canımdan bile bu görev bitecek" dedim direnerek dumandan dolayı feci zehirlenmiştim zihnim bulanıklaşıyor etrafımdaki şeyler dönüyordu güç vücudumu terk ediyordu ama bir ses duydum birileri hâlâ binadaydı hâlâ bina tamamen boşalmamıştı koşuşları duyuyordum ve birinin mutfaktan gelen yardım çığlığını susmuyordu çıkmıyordu bu lanet kızı kimse duymuyordu cihazın göstergesine baktım %95 yazıyordu mutfağa hızla fırladım etrafı alevler sarmış duman burada daha yoğundu kız sıkışmıştı kızı zar zor oradan çekip çıkarttım kızı hızla mutfağın kapısına götürdüm orada başkaları vardı onlar beni fark etmeden bayılan kızı önlerine doğru ittim kız onların önüne düşünce kızı kaldırıp yanlarında dışarı çıkartmaya başladılar ben gizli odaya geri döndüm artık etraf tamamen bulanıktı gösterge %98 diyordu çok az sabretmem gerekiyordu biraz daha dayanacaktım ve buradan kurtulacaktık elbisemin alt kısmını çekip yırttım yırttığım kumaşa biraz su döktüm evet bilimsel bir açıklaması yok ama beynimi kandırırsam bir süre daha ayakta kalabilirdim ıslak kumaşı ağzımın ve burnumun önüne getirip soludum etraf çok dönüyordu ama ayakta kalabilirdim %99 olmuştu son 1 tık kaldı sabredebilirim kulaklık cızırdadı tekrar
"Orada mısın"
"Evet"
"Çık artık çoğunluğu aldık"
"Son bir tık kaldı sabret o da dolsun çıkacağım"
"Kime çattık ya Ankaralıya dikkat edin derken yalan söylemiyorlarmış inadın inat"
"Bu konuşma nereye varacak"
"Dikkatli ol Ankaralı bahsettiler mi bilmiyorum ama kurt orada ve bir kökünü alırsa peşini bırakmaz"
"Kurt kim?"
"Kurt bulaşmak istemediğimiz biri bazen ortaya çıkar çok sessiz hareket eder geldiğini bile anlamazsın hedeflerimizi son anda öldürdüğü çok dosya var bir sebepten dolayı bazı eylemlerimizi engellemeye çalışıyor ona karşı dikkatli ol sana yaklaşırsa dövüşe girme sadece kaç dövüşe girdiği herkesi yendi"
Bu sözler neden şuan söyleniyor neden daha önce bana söylenmiyordu umarım bunu acı bir şekilde anlamak zorunda kalmam elimi duvara yasladım bir nefes verdim hafifçe yere çöktüm hareket edemiyordum ve bu lanet şey bir türlü dolmuyordu kendimi toplamak zorundaydım daha zor durumlar için eğitildim ayakta kalmak zorundaydım ve bu kurt denilenden uzak bir yere gitmek zorundaydım bu yangının neden çıktığını şimdi daha net anlıyordum kurt beni oyuna getirmişti bilgileri ben alacaktım ve o da benden alacaktı lanet pislik en başından hedefi buydu elimi duvara koydum zorlukla ayağa kalktım elimi aletin üzerine koydum sonunda sonunda %100 oldu sonunda tamamlandı hızla aleti aldım sıkıca kavradım ne pahasına olursa olsun bunu vermeyecektim artık her yer kararıyordu başımı duvara yasladım zorlukla nefes aldım birinin tam arkamda durduğunu hissettim sessizce gelmiş kendini fark ettirmemişti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Welcome To Hell
Teen FictionHayatını Vatanına adayan genç bir kadının aniden hayatına çocukluk arkadaşının girmesi ile değişmesi (Bu hikayeyi yazarken ilham aldığım en yakın arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum iyi ki varsınız bu hikayeyi yazmayada zaten sizin sayenizde kar...