"itiraf et bilerek aldın demi" dedim arel'e
"Hee aynen dedim ki benim hemen yenin topuklularını almam lazım" dedi Arel sesinde hafif bir sınır vardı
"Tamam prenses sakin ol geliyorum"
"Gelme hiç seni çekemeyeceğim"
"Eee prenses o zaman nasıl topuklularımı geri alayım"
"Sus bekle"
Arel birden çatının altında kayboldu noluyo lan dedim kendi kendime bir süre sonra pencerenin yanından Arel'in figürünü gördüm.
"Gece gece deli mi dürtüyo seni"
"Sana bir daha iyilik yok yeni"
"Yalan mı garip davranıyorsun"
Arel gözlerini kısarak baktı
"Bir daha gerçekten sana iyilik yok yeni"
"Ama bir düşün sencede garip değil mi önce evime kadar getiriyorsun sonra topuklularımı vermek için çatıya çıkıyorsun."
Arel bir eliyle burun kemiğini sıktı derin ve bıkkın bir nefes verdi
"Şu topukluları alacak mısın? almayacak mısın?"
"Almamamı isterdin demi ama alıcam"
Elimi topukluya uzattım Arel biraz uzakta duruyordu uzanırken biraz sarkmıştım birden Arel'in eli omzumdan tutarak beni geri itti yaklaştı topukluları içeri bıraktı.
"Aptal mısın yeni? niye sarkıyorsun"
"Acaba niye"
Kaşlarını çattı kollarını göğsünde çaprazladı bu siyah tişörtünden netçe belli olacak şekilde pazularını çıkarttı
"Yat uyu yeni!"
"Damdan in prenses"
Bıkkınlıkla baktı sonra yavaşça çatıda yürüdü
"Dikkatli ol prenses tuğlalar sağlam değil"
"Şaşırtıcı"
Deyip tek hamlede çatıdan atladı artık mal olduğuna en net hâliyle ikna oldum içeri girip pencereyi kapattım topukluları dolaptaki yerine koydum ışığı kapatıp yatağa usulca girdim günün yorgunluğu kendini şimdi gösteriyordu hızlı bir şekilde uyudum.Saat:10.15
Telefonum çalmaya başladı tam banyoya girmek üzereyken telefonun ekranına baktım
Süt bebesi prenses Arel'den çağrı
Yazıyordu açtım
"Buyur prenses"
Uykulu bir sesle Arel konuştu
"83 no'lu dosya sendeymiş"
"Evet"
"Onunla işin bittiyse alabilir miyim?"
Miyim fazla oldu sanki Arel rica etmeyi öğrenmiş garip
"Bitti bitti gel al"
"Tamam"
Yüzüme kapattı insan bir görüşürüz falan der davar Arel'e ufak çaplı sinirlendikten sonra banyoya girdim hemen çıkacak hali yok nede olsaSaat:10.45
Banyodan çıktım dolaptan siyah eşofmanımı ve mavi tişörtümü çıkartıp giydim Hera kahvaltıyı hazırlamıştı kokusu odama geliyordu odamdan çıkıp aşağı mutfağa indim beklemediğim garip bir görüntüyle karşılaştım berfu çay doldururken Berfunun nişanlısı Efe masada arell'e karşılıklı oturmuş muhabbet ediyordu sabahın köründe daha karga bokunu yememişken bunların bizim evde ne işi var lan. geldigimi fark eden Hera günaydın dedi uzaya uzata berfuyla aynı anda "Gün aymadı" dedik Hera "aydı aydı sen aymadın otur hadi" dedi berfu ve Hera oturmuş bana Arel'in yanı düşmüştü Arelle dipdibe oturunca kısık sesle sordum "sabahın köründe napıyon burda"
"Dosyayı almaya geldim"
"Karga daha bokunu yememişken mi?"
"Evet arayıp söyledim ya"
"Pardon arielcim sabahın köründe şak diye damlayacağını tahmin edemedim"
Berfu ince belli bardağa yarısının biraz daha üstüne gelecek şekilde dem dökünce nişanlısı olan değişik atladı
"Hayatım bunu bitkilere mi dökeceksin katran gibi oldu" dedi arkama yaslandım kollarımı göğüsümün önünde caprazladim gözlerimi kısarak efe'ye kitlendim berfu çayın üstüne az su ilave edip benim önüme koydu
"bir bitki olmadığım kalmıştı o da oldu" diye mırıldandım kendi kendime sözlerimi duyan Arel hafifçe sırttı
"Hayırdır insana benzeyen yaratık neremi bitkiye benzettin?" Dedim
"Pardon ben katran gibi olunca bitkiye dökülecek sandım"
"Sizin evde çayı bitkiye mi döküyolar"
"Hayır"
"Eee gerzek o zaman niye böyle boş yorum yapıyorsun"
"Sakin Belkız senin sinirlerin iyi değil sanırım yine"
Arel fısıldadı
"Yine"
Efe ye hızla cevabı yapıştırdım
"Seni görünce sinirlenmemek elde değil"
"Yaa belkıızz" dedi berfu ortamda çok gariban duruyordu ama onun bu yaratık nişanlısı sabahın köründe çekilmez oluyordu Hera birden lafa atladı arell'e bana baktı
"Nasıl tanıştınız"
"İş arkadaşıyız" dedim
"Tabii ne arkadaşlık ama" dedi Arel
"Pardon Ariel düşmanız dicektim"
Kaşlarını çattı vücudunu bana çevirdi bir kolu sandalyenin başındaydı tek kaşını kaldırdı
"Ariel?" Dedi
"Pardon prenses beğenmedin mi"
"Yeni sabah sabah ayılamadın mı sen"
"Bilmem ayılamadım mı?"
Arell'e aramızdaki gerilim devam ediyordu berfu hızla konuştu
"Sakin olun gerilmeye gerek yok hadi yemeğinizi yiyin" dedi arell'e birbirimize öldürücü bakışlar atıp yemeğe döndük patavatsız efe lafa girdi
"Sizin niye dudaklarınızın kenarı patlak bir de aynı yerde"
Lan öyle mi harbi diye düşündüm bir Arel çenemi tutup çevirdi
"Yok yenininki daha küçük" dedi yaraya bakarak
"Tabi daha küçük olur nede olsa ben değil başkası vurdu"
"Yeni!" Diye sinirle çıkıştı Arel
"Yine mi aga biz sana hiç öğretemeyecegiz değil mi önüne gelen her erkeğe patlatmaman gerektiğini" dedi berfu ,efe Arel e uzandı omzuna bir kaç kez vurdu
"Seni en iyi ben anlarım Arel kardeş" dedi ulan tüm hayatımı dökün az oldu bu
"Alışkanlık olduysa demek" dedi Arel bana bakarak
"Alışkanlık değil sadece patavatsız garip insanlara karşı böyle" dedim
"Patavatsız?" Diye tekrarladı Arel
"Patavatsız" dedim bastıra bastıra biz yine birbirimizi öldürecek gibi baktığımızda Hera döndü
"Bir ara bizim bara gelsenize" dedi
"Sizin bar?" Dedi Arel
"Ha pardon söylemedim barmenim ben Belkız alsın seni gelin beraber"
"Ben niye getiriyorum kendi ayağı yok mu?"
"Olur yeni getirsin beni" dedi Arel üstüme oynuyordu bilerek dişlerimi sıktım. Kahvaltı bitince sofradan kalktım odama gidip dosyayı aldım ve Arel e getirdim
"Al prenses"
Arel hafif bir homurtu çıkartıp dosyayı aldı ve gitti gittiği anda içeride oturan bizimkilerin yanına gittim elimi masaya vurdum
"Ne anlattınız lan siz"
Efe ayağa kalktı"bana müsade" deyip kaçmaya çalıştı kapıda tuttum gözlerimi kısarak baktım ve taklit ettim
"Arel kardeş evüevüevü hayırdır lan sen it bana karşı müttefik mi toplamaya çalışıyorsun"
"Belkız karakola gidicem"
"Karakola gideceksen gidebilirsin ama sonra dayağını çok güzel atıcam haberin olsun saygım sana değil mesleğine garip yaratık" efe hızla ortamdan tüydü
"Lan niye bara davet ettin Arel'i"
"İyi çocuk işte gelsin muhabbeti sarıyor"
"Kafayı yicem şimdi"
"Bel sen para çekmeye gitmeyecek miydin" dedi berfu
"Gidecektim gidecektimde akıl mı bıraktınız"
"E gidip çek hadi ta bankaya gideceksin birde ben senin bu teknolojiye kapalılığını anlamıyorum ATM varken ta bankaya gidiyorsun"
"Ben eski usulcüyüm arkadaşım ayrıca şimdi çıkmam güneş tam tepede akşama doğru çıkarım"
"Akşama doğru 00 falan demi" dedi Hera şakayla
"Tamam tamam gidiyorum"
Odama çıktım hazırlanıp evden çıktım bankaya gittim bir miktar nakit para çektim eve döndüm üzerimi tekrar değiştirdim aşağı inip bir kaç tur berfuyla pes attım ve herayla kedili çorbalı oyunu oynadım en sonunda kafamı arkama yaslandım tam dinlenecekken mutfaktan gelen o sesle ayağa kalkmak zorunda kaldım berfu
"Bel tatlı alsanaaaa bide abur cubur" diye seslendi bu gün kaçıncı kez üstümü değiştirdiğimi saymadım direkt siyah tişört siyah pantolan geçirdim üstüme evden çıktığımda hava kararmak üzereydi markete gittim bizim kızlara istediklerini aldım marketten çıkıp geri yürürken bizim eve yakın bir sokakta sesler duydum kafamı hafifçe uzatıp baktım yine Arel yine Arel ve yine Arel sokağa girdim çocuklar Arel'i sıkıştırmış biri kelebek bile çekmişti arkadan yaklaştım "Hayırdır beyler!" Diye bağırdım aralarından biri gülümseyerek baktı kısık sesle "Aslan gibi yüreği var kimseye yok eyvallah" diye mırıldandı sokakta beni gören gençler kenara çekildi "pardon abla biz senin arkadaşın olduğunu bilmiyorduk"
"Lan ben size demedim mi bir daha yakalarsam Ankara'dan Konya'ya kadar koştururum sizi diye"
"Özür dileriz efsun hanım gençlik hatası çocukların kulaklarını ben çekerim" dedi demin gülümseyen
"İyi olur Murat bey" durdum "Arel yürü hadi bizim eve geçiriyorum gelirsin peşimden" dedim bunu neden dedim bende bilmiyorum ama ben yürümeye başladım Arel Murat beye yaklaştı omzuna hafifçe vurdu ve üzerini düzeltmeye başladı adamın yakasını düzeltirken birşeyler dedi ama duymadım sonrasında peşime takıldı kısa sürede bana yetişti
"Efsun dedi"
"Anlamadım"
"Yeni o adam sana Efsun dedi"
"Öyle mi olmuş"
"Yeni beni delirtmeye mi çalışıyorsun sen"
"Yooo"
Arel birden kolumdan çekti duvara yasladı bizim evin duvarına yasladı gözleri farklı yere bakıyordu
"İyi alıştın böyle çekme işine"
Elini ağzıma koydu
"Biraz sessiz ol yeni"
Arel uzak bir yere doğru baktı sonra geri çekildi duvardan ayrıldım
"Hayırdır nereye bakıyon"
"Yok bişey içeri gir sen"
"Bazen korkuyorum biliyor musun"
"Niye"
"Sana prenses diye sürekli derken gerçekten prensese dönüşüyor gibi oluyorsun iki oldu bu Arel efendi bir görevde bir burda artık ne yaparsın orasını kendin bul"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Welcome To Hell
Teen FictionHayatını Vatanına adayan genç bir kadının aniden hayatına çocukluk arkadaşının girmesi ile değişmesi (Bu hikayeyi yazarken ilham aldığım en yakın arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum iyi ki varsınız bu hikayeyi yazmayada zaten sizin sayenizde kar...