Evin kapısının önünde durdum Zeyşan'a son kez mesaj attım geldiğimi bildirdim telefonu kapattım içeri girdim merdivenin başında yukarı çıkmak üzere olan Berfuyla karşılaştık beni görünce durdu çantayı kenara koydum derin bir nefes verdim gözlerimi kapattım dişlerimi alt dudağıma geçirdim Berfu hemen yanıma geldi sarıldı sımsıkı sarıldı bende ona sarıldım başımı omzuna koydum gözümden yaşlar akmaya başladı bir kadının çığlık çığlığa ağlama sesleri geliyordu kulağıma o kadının ben olduğumu fark ettim merdivenlerden aşağı hızla Hera'da inmişti ayakta duramıyordum yere çöktüm Berfu önümden sarılıyordu Hera da yanıma çökmüş bir eliyle elimi tutuyor diğer eliyle sırtımı sıvazlıyordu bu olaylar benim için bile ağırdı zihnimde sesler yankılanıyordu efsun, buluşacağız,o kurtmuş,Nous nous reverrons, je le jure, ma fleur de lys beynim susmuyor bana işkence ediyordu en az bir saat orada oturduk sonra beni kaldırıp odama götürdüler yatağıma uzandım ben uyuyana kadar yanımda beklediler ben uyuyunca gittiler ama bilmiyorlardı vücudumun uyuyup ruhumun parçalara ayrıldığını haykırdığını sabah geç saatlere kadar uyudum saat 13.45 de kapı şiddetle çalınca uyandım merdivenden hızlı adımlar duydum bir anda kapım açıldı Arel içeri girdi
"Nerdesin lan sen" diye bağırdı yatakta doğruldum sırtımı yatağın başlığına yasladım boş gözlerle ona baktım
"Aptal mısın sen bir anda çekip gidiyorsun üstüne telefonunu kapatıyorsun" hiddetle üstüme yürüdü elleri omuzlarımı tuttu sertçe bastırdı
"Oyun mu sanıyorsun sen bunu aptal mısın" gözlerinin içine baktım tüm duygulardan yoksun "bitti mi" dedim
"Ne" dedi Arel "bitti mi hakaretlerin"
"Bitti." Ayağa kalktı biraz uzaklaştı
"O telefonunu aç anladın mı"
"Neden korkuyorsun"
"Ne diyorsun yine sen"
"Adımı söylemekten neden korkuyorsun"
"Korktuğum falan yok"
"O zaman niye söylemiyorsun onca hakaretin yerine adımı söyleseydin ya"
"Derdin bu mu cidden"
"Evet bu"
Dümdüz bana baktı odadan çıkmak üzereyken konuştu
"Telefonunu aç" dedi ve gitti telefonun tuşuna bastım telefon açılırken ben tekrar kafamı yastığa koydum yan yattım dümdüz duvara baktım gözüm masamda duran kartal heykeline kaydı içeri berfuyla Hera girdi yatağımın kenarlarına oturdular doğrulmak için hamle yaptığımda berfunun eli beni geri yatırdı "kalkma" dedi
"Efsun sen iyi misin neler oldu" diye sordu Hera kimse kalmayınca o isimle hitap ederdiler bana
"Değilim Hera değilim"
Berfu elini elimin üstüne koydu eli elimdeki yaraları okşadı
"Hadi söyle efsun içinde tutma"
"O geldi"
Hera yanıma uzandı kollarını bana doladı
"Eğer onu görmek istemiyorsan senden uzak tutarız onu" dedi
"Görmek istiyorum ama görünce ne yapacağımı bilmiyorum sanki yanan bir evin içindeyim beni öldüren şey duman değil ateşin keskinliği cildimi sarıyor kül ediyor sanki"
"O zaman biz o yangını söndürüp yaralarını sararız" dedi berfu
"Yanımda olduğunuz için çok şanslıyım gerçekten çok"
"Asıl biz şanslıyız şapşal"
Berfu saçımı okşadı gözleri elime takıldı
"Hadi kalk elindekileri sarayım bu sırada bunun nasıl olduğunu anlat" dedi yatakta doğruldum berfu elimi sararken olan biteni anlattım onlardan saklamaya gerek yoktu zaten herşeyimi biliyorlardı bizim kızlarla sohbet etmek beni sakinleştirdi.Bir kaç saat sonra;
"Ne saçmalıyorsun sen be" diye yükseldi öfkelendi.Elini sertçe tutup kaldırdım tırnaklarının arasında kurumuş olan kanı gösterdim "kim yapmış acaba kim tırnaklarını uçakta tir tir titrerken elime batırıp derimi yırtmış" içimdeki öfke dinmiyor aksine kat be kat artıyordu
"Sen önce adam olmayı öğren yaptıklarının farkında ol öyle gelip bana hesap sor" dedim Arel ağzını açamadı elini sertçe bıraktım yumruklarımı sıktım uzaklaşmaya başladım"sikik" diye ağzımda yuvarladım eve gittim kızgınlıkla içeri girdim beni gören Hera endişeyle sordu "ne oldu iyi misin?"
"Siktiğim gelmiş bana orospu diyor orada gebertmemek için zor tuttum kendimi"
"Kim" diye sordu berfu arkadan ciddi bir biçimde
"Arel dangalağı"
"Efsun sen bir duşa girip sakinleş olur mu?"
"Tamam" yukarı kata çıktım odama girdim oradan banyoya geçtim suyun altına girdiğimde sinirim yatışmaya başladı ama Arelin bile bile böyle birşeyi yapması beni çılgına çevirdi önce beni konuşmak için parka çağırması sonrada iyi olmadığımı bile bile bas bayağı bana orospu demesi işte bu sınırlarımı zorluyordu gözlerimi kapattım su tenimden aktı gitti duştan çıktım kıyafetlerimi giyindim berfu ve Hera odama girdiler yatakta oturuyordum heranın elinde bir makyaj çantası vardı berfuda ise saç kurutma makinesi ve tarak berfu arkama oturdu Hera önüme tekerlekli sandalyeyi çekerek oturdu
"Neler oluyor" dedim
"Güzel şeyler" dedi Hera hafifçe sırıtarak
"Bu gülümseme hayra alâmet değil" dedim
"Ne çok konuşmaya başladın sen dur da işimizi yapalım" dedi berfu,saç kurutma makinesini prize taktı saçlarımı kurtmaya ve şekillendirmeye başladı Hera ise yüzüme makyaj yapıyordu bir kaç saat sonra bitince sordum
"İyi hoşta bu ne içindi şimdi"
"Gidiyoruz" dedi Hera heyecanla
"Nereye" dedim anlamamışca
"Çok sevdiğin birşeyi yapmaya" dedi berfu
"Saçmalamayın buz üstünde sürekli düşüyorsunuz yaralanacaksınız" diye çıkıştım hemen
"Sapsikkk ona değil zaten at binmeye gidiyoruz" dedi Hera
"At binmeye mi?" Dedim şaşırarak
"Evet at binmeye özlemiş olmalısın biricik atını" dedi Berfu
İnanamayan gözlerle baktım hızla ikisi ellerimden tutup beni kaldırdı Hera dolabı açtı Hera kısa Vintage beyaz bir elbise çıkarttı berfu siyah deri ceket çıkarttı Hera tatlı beyaz kurdele şeklinde bir toka çıkarttı berfu direkt siyah botları çekti önüme koydular
"E giyin hadi bu sırada bizde giyinelim" dedi berfu herşey çok hızlı gelişmişti bir anlığına tüm sıkıntılarımı unuttum hızla giyindim yanlarına indim Hera beyaz kurdeleli tokayi saçımın arkasına tutturdu evden çıktık benim arabamla gittik Berfugilin bir at çiftliği vardı küçüklüğümüzde orada çok vakit geçirmiştik ve berfunun babası sadece üçümüzün atlarını satmamıştı gittiğimizde berfu ve Hera önce eve geçeceklerini söylediler beni direkt atların yanına yolladılar bu durumdan açıkça memnundum ahırda duran beyaz Ata yaklaştım "visal" dedim atın yelesini oksarken bir anda arkamda birinin nefesini hissettim
"Üzgünüm çok duramayacağım belki soruların cevapsız kalacak ama efsun seni görmeden yapamazdım"
Hızla arkamı döndüm o bir çift mavi gözle karşılaştım aklıma gelen ilk soruyu sordum
"O yangında beni oradan sen çıkarttın değil mi?" Dedim gözlerini gözlerimden hiç çekmedi "Evet" dedi kısaca hızla ikinci soruyu sordum "Sen değilsin demi yani Kurt,Kurt sen değilsin demi Altuğ" bu sefer sesim daha kısık çıkmıştı adeta duygudan kısılmıştı "benim" dedi yine kısacık bir cevapla ama bu cevabı duymayı istemiyordum ekip içinde uzak durun denilen Kurt Altuğ çıkmıştı inkâr etmiyordu bu huyundan nefret ediyordum ne olursa olsun yalan söylemiyordu gözlerimin içine baktı yaklaştı dudakları saçlarıma değdi "Zambak bıraktım Visal in eyerinin üstüne... Sen seversin zambağı" eli saçımda gezindi kokusunu içime çekiyordum onu birakmak istemiyordum adeta büyülenmiştim o yavaşça çekildi "bu son görüşmemiz olmayacak" dedi Altuğ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Welcome To Hell
أدب المراهقينHayatını Vatanına adayan genç bir kadının aniden hayatına çocukluk arkadaşının girmesi ile değişmesi (Bu hikayeyi yazarken ilham aldığım en yakın arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum iyi ki varsınız bu hikayeyi yazmayada zaten sizin sayenizde kar...