9.bölüm

0 0 0
                                    

Sabah erkenden uyandım siyah pantolon siyah resmi ceket giydim önünü ilikledim odamdan çıkmadan kızların aldığı elbise ve ayakkabıyı elime aldım arabamın arka koltuğuna poşet ile yerleştirdim arabayı sürmeye başladığımda bilinmeyen bir numaradan arama geldi telefonu açtım
"Kimsiniz?"
"Arel"
"Hayırdır süt bebesi"
"Çok komik hahaha çok güldüm"
"Hayırdır Arel beyefendi neden sabahın namusait bir saatinde aradınız acaba?"
"Üsse geçerken benide yoldan alabilir misin?"
"Sen iyi misin?"
"Yeni sinirlerimle mi oynuyorsun?"
"Kafana saksı düşmedi eminsin demi"
"Tamam yeni aldım ben cevabımı kapat"
"Nerdesin?"
"Güven parkın başında"
"Geliyorum."
Arel'in gerçekten kafasına saksı düşmüş olabilirdi daha geçen gün birbirimizi yemiyor muyduk biz şimdi benden onu almamı istiyor bu işte bir terslik var ama neyse en mantıklısı gidip öğrenmek arabayı Güven park'a sürdüm yarım saat içinde gelmiştim arabayla parka yaklaştım Arel arabamı görünce geldi bir elim direksyondayken yan koltuğun kapısına uzandım ve kapıyı açtım geri çekildim Arel binerken ters ters baktı
"Kendi kapımı kendim açarım!" Diye isyan etti
"Tamam prenses sakin ol" dedim garip bir şekilde bu adamla uğraşmak çok hoşuma gidiyordu ama karşılıklıydı o bana ben ona yapıyorduk
"Prenses diye sana denir kırmızı elbisensiz üsse gidemiyorsun herhalde" dedi
"Bakıyorum da çok dikkatlisin niyeyse gözün direkt arka koltuktaki elbiseye kaydı" dedim sinsice işleri dahada kızıştırıyordum Arel'in diyeceğini merak ediyordum
"Böyle bir kırmızıyı görmek için dikkate ihtiyaç yok Ezel'in kör annesi Meliha bile görür" dedi arabaya bineli beş dakika olmamıştı ama biz kavgalara tam hız başlamıştık
"Hiç sanmam Ezel'in kör annesi Meliha sapık değilse tabi"
Arel kaşlarını çatarak bana döndü sesi tehditkâr bir ton aldı
"Sen bana sapık mi diyorsun"
Arabayı sürmeye başladım
"Yoo ben öyle birşey demedim ama hayırdır yaran mı var gocundun"
Dedim
"Ateşle oynuyorsun yeni"
"Ateşle oynamıyorum ateşin ta kendisiyim"
Arel kaşlarını çatarak baktı sonra sustu yol boyunca bir daha konuşmadı üsse giderken bir fırında durdum "beş dakika bekle prenses birazdan geliyorum" deyip arabadan indim fırından ayrı ayrı iki simit iki ayran aldım arabaya geri döndüğümde Arel dışarı dalmıştı arabaya bindim bir simit ve ayrani Arel in kucağına bıraktım
"Hayırdır prenses dalmış gitmişsin beyaz atlı prensini mi düşünüyorsun yoksa?"
Arabayı çalıştırıp sürmeye başladım bir yandan simitimi kemirirken
"Üsse gitme sağ tarafa dön" dedi Arel
"Sorun ne?"
Dedim bu sefer Arelin ifadesi çok ciddiydi
"Birşeyi kontrol ediyorum hadi sağ tarafa dön"
Sağ tarafa döndüm
"Kontrol ettiğin şey doğrumuymuş"
"Bilmiyorum şüpheli üsse gitme tüm gün farkı yerlerde gez arabayla bende başkanla konuşacağım"
Durumun ciddi olduğunu anladım aracı saatlerce farklı yerlerde dolaştırdım saat 18.00 olduğunda bir benzinliğe girdim o zamana kadar ikimizde sus pusduk benzin dolarken Arel e döndüm
"Tüm gün böyle devam edemeyiz gitmem gereken bir yer var" dedim
"Buradan beni ulusta bırak gideceğin yere git bende birşeyi kontrol edeceğim" dedi Arel benzini alıp arabayı ulusa sürdüm ulusta Areli bıraktım  saat yaklaşıyordu ön koltuktan arka koltuğa geçtim kapıları kilitledim camlar filimliydi üstümü değiştirecek başka yer yoktu arabamda giyinmek zorunda kaldım tekrar ön koltuğa geçip heranin çalıştığı bar'a sürdüm içeri girdiğimde bizimkileri bulmak uzun sürmedi Hera bize üç kadeh kırmızı şarap koydu her zamanki gibi muhabbete başlamıştık muhabbet her dakika koyulaşıyor saat geçtikçe geçiyordu topuklumun arka kısmı vurmuştu bizim kızları daha otururken saatin iyice geciktiğini ve bizimkiler için yarın iş olmayıp benim olduğu aklıma geldi bizimkileri gitmeye ikna ettim benim arabayla geri dönecektik arabaya bindik Hera yan koltuğa berfu arka koltuğa yerleşti sürmeye başladığımda berfu arkadan uzanıp teybi açtı hepimizin bildiği o şarkı çalıyordu bizimkiler sarhoşluğun etkisiyle bağıra bağıra söylemeye başladılar bizimkilerin bu hâlleri hoşuma gidiyordu bir süre sonra bende onlara katıldım ama sadece kendim duyacak şekilde söylüyordum "yalnız kendime güvenim tek dostum gölgelerim. Çek vur hadi bende seni,tek kurşun bile yetecek sen öl bu sefer! çok mu zor? çok mu imkansız? sende yan benle vicdansız." Söylediğimi bile unutmuştum sadece bu kısmı söyleyip sustum evin önüne geldiğimde kızları tam inerken telefonum çaldı saat 00' çoktan olmuştu telefonumu açtığımda Nesli beni üsse çağırıyordu en hızlı şekilde kızlar iner inmez hızla üsse sürdüm üstümü değiştirmeye fırsatım bile olmadı asansörden indim herkes toplanmıştı Zeyşan'a yaklaştım beni gördüğünde konuştu "artık buraya gelirken daha dikkatli olmak zorundayız Arel bu sabah bir arabanın sürekli takip ettiğini fark etmiş sonradan da aracı sorgulatmış araç kurt'un tek seferlik kullandıklarından bu yüzden toplandık artık buraya her gün işin olmadığı sürece gelme bizde gelmeyeceğiz burayı düzenli olarak Nesli ve Akif kullanacak her hangi bir tehditte burada bulunan kişi sayısı en az olmalı" dedi şimdi Arelin bu günkü tavrının nedenini anlamıştım herkes üsten tek tek çıktığında arelle tek kaldık yüzüne baktım "neden arabadayken söylemedin" dedim
"Ürkütmek istemedim" dedi kısaca ama neden Arel tam tersinden zevk almaz mıydı ben ne sorarsam sorayım Arel kesin cevaplamayacaktı bu yüzden sormadım merdivenlere doğru yürüdüm Arel durdu bana baktı ve seslendi "Yeni!" Ona döndüm "efendim"
"Araban kapının önünde değil arabanı çektiler bu gün senin araban takip edildiği için" dedi süperdi gece yarısında saatlerce yürümek zorundaydım ayağımı vuran topuklularla  derin bir nefes verdim devam ettim üssün tüm ışıkları kapatıldı merdivene ilk adımımı atmıştım ki sıkıca belimden kavrandım sırtımda netçe onun göğüsünü hissediyordum beni geri çekti ve biraz kaldırdı topuklularım ayağımdan çıktı en yakın sandalyeye oturttu "Arel ne oluyor?" Diyebildim sadece "tüm yolu bu ayağını vuran topuklularla saatlerce yürümeyi düşünmüyorsun değil mi?" Diye sordu"nasıl fark ettin?" Dedim "kızarıklıkları fark etmemek mümkün değil di" dedi kısaca yerdeki topuklularımı eline aldı karanlıktaki büyük figürü kendini netçe gösteriyordu yaklaştı bir anda kucakladı  bu kadarını beklemiyordum tek tek merdivenlerden çıkmaya başladı "Arel bırak beni,nereye götürüyorsun?"
"Aptal mısın kızım nasıl yürümeye devam edecektin burdan senin evin bir saat o kadar yer dururken gitmiş evini Pursaklardan seçmişsin"  dedi "ben bir şekilde yürürüm hem sanki sen ne yapacaksın senin araban yok diye biliyorum" merdivenlerden tamamen çıktık dışarıda her yer bomboştu etrafı sokak lambaları aydınlatıyordu  "arabam hâlâ yok"
"Eee Arel bey nasıl gitmeyi planlıyorsunuz"
Arel gram konuşmadı beş dakikalık bir mesafe boyunca sus pustu
"Arabam yok motorum var"
"Aynı bokun laciverti"
Arel bir motosikletin üzerine oturttu beni bir önüme geçip oturdu "tutun üssün manyağı" ona ters ters baktım
"Ne manyaklığımı gördün"
"Sen daha iyi bilirsin hadi tutun"
"Yok ben böyle iyiyim"
Arel kollarımı tutup çekti kendi beline sardı ve motosikleti sürmeye başladı her saniye garip hareketler yapıp tepki vermeme fırsat vermiyordu eve geldiğimizde motordan inip dıştaki demir bahçe kapısını açıp beni tam kapının önüne çıkarttı ben içeri girerken o motoruna binmiş gidiyordu üst kata odama çıktım pijamalarımı giydim telefonuma mesaj düştü açtım
             Süt bebesi prenses Arel
Cama çık
               01.18
                                                 Niye?
                                                       01.18
Çık dediysem çık yeni!
                                      01.19

                                     Pardon prenses
                                         Çıkıyorum
                                                       01.20
Cama çıktım Arel aşağıda bakıyordu topuklularımı elinde tutmuş yukarı doğru kaldırmıştı o an bir aydınlanma yaşadım.

Welcome To HellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin