"Bence harika olur. Patronum ile konuşacağım." dedim. Zico sırıtarak "Tamam! Görüşürüz Jennie ve Jimin gitmem gerek." diyip gitti.
"Cidden çıkaracak mısın şarkı?" dedi. "Evet. Neden?" dedim. "Dedikoduyu üyelere diyeceğim. Neyse ben gideyim." diyip gitti.
Arkasından "dedikoducu!" diye bağırıp güldüm.
Sonra çalışan kızla dans odasının kapısının önüne geldik.
"Ben girerim bundan sonra." dedim gülümseyerek. "Birşey isterseniz burdayım. Çok memnun oldum. Bir fotoğraf çekebilir miyim?" dedi utanıp, sırıtarak.
"Ah... tabiki." dedim gülerek. Telefonunu cebinden çıkarıp fotoğraf çekti. "Teşekkürler." diyip gitti.
Dans odasına girdim. Etrafı inceledim. Dur bir dakika? Jungkook dans ediyordu. Beni görüp bana baktı ve durdu.
"Sanırım şirketleri karıştırdın." dedi gülümseyerek. "Hayır, ceza aldım. Üç gün burda çalışacağım." dedim. Jungkook da "Bende ceza aldım bu dans odasında bugünlük Bts üyeleri olmadan çalışacağım. Neyse en azından beraber olmuş oluruz. Yani tek kalmamış oluruz." dedi.
"Tamam o zaman ben solom olan 'solo'ya çalışacağım." Gülümseyerek dedim.
"O zaman bende puanlayayım. Hep dans hocalarım beni eleştirirdi bu sefer bende seni eleştireceğim." Dedi gülerek.
"Burda misafirim!" dedim aynı şekilde gülerek.
Oturma sıtantına oturdu. "Başla." dedi. Karoke sesi de açtı.
Yerimi aldım ve yapmaya başladım.
"천진난만 청순가련
새침한 척 이젠 지쳐
나 귀찮아
매일 뭐 해? 어디야? 밥은? 잘 자
Baby, 자기, 여보, 보고 싶어
다 부질없어You got me like
(Oh, oh, oh) 이건 아무 감동 없는 love story
(Oh, oh, oh) 어떤 설렘도, 어떤 의미도
(Oh, oh, oh) 네겐 미안하지만 I'm not sorry
(Oh, oh, oh) 오늘부터 난, 난, 난빛이 나는 솔로
빛이 나는 솔로
I'm going solo-lo-lo-lo-lo-lo
I'm going solo-lo-lo-lo-lo-loUsed to be your girl, now I'm used to being the GOAT
You're sittin' on your feelings, I'm sittin' on my throne
I ain't got no time for the troubles in your eyes
This time I'm only lookin' at me, myself, and I
I'ma do it on my own now
Now that you're alone, got you lookin' for a clone now
(So low) that's how I'm gettin' down
Destined for this and the crown
Sing it loud like이건 아무 감동 없는 love story
(Oh, oh, oh) 어떤 설렘도, 어떤 의미도 (oh)
(Oh, oh, oh) 네겐 미안하지만 I'm not sorry
(Oh, oh, oh) 오늘부터 난, 난, 난빛이 나는 솔로
빛이 나는 솔로
I'm going solo-lo-lo-lo-lo-lo
I'm going solo-lo-lo-lo-lo-lo만남, 설렘, 감동 뒤엔
이별, 눈물, 후회, 그리움
홀로인 게 좋아, 난 나다워야 하니까
자유로운 바람처럼, 구름 위에 별들처럼
멀리 가고 싶어, 밝게 빛나고 싶어Now I'm going slow-mo
빛이 나는 솔로
I'm going solo-lo-lo-lo-lo-lo
I'm going solo-lo-lo-lo-lo-lo""VAY CANINA HARİKAYDI!" Diye bağırdı. "Ah... teşekkür ederim." dedim.
"Ben Micheal Jackson ve Iu fanıyım" dedi. "Iu derken bizim Iu dimi?" dedim meraklıca. "Evet ama ideal tipim değil." dedi emince.
"Neyse sen bir şarkını söyle." dedim. Jungkook da "Seven şarkısını." dedi sadece. Telefondan karokesini açtı ve dans etmek için hazırlandı. Bende yerime oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE İDOL [JenKook]
FanfictionDünyaca ünlü Blackpink üyesi Jennie ve Bts üyesi Jungkook... Bu zorlu şöhret dünyasında âşk yaşayınca ne yapacaklar?