"Kıçını toplamaktan bıktım,Bieber."Valentina tükürür gibi söylendi.
Justin gülmekle yetindi.
Valentina'nın gelmesinin onda yarattığı mutluluğu ve rahatlama hissini kendisi bile mahvedemezdi.Justin hayatının her anında ona güvenebileceğini biliyordu ve Valentina,Justin'in kıçını toplamakta bir numaraydı.
Bir çocuk gibi gülümsedi."Kıçımı toplamandan her zaman zevk aldım,Vale."
Valentina sırıttı ve bakışlarını Nathan'a çevirdi.
Her zamanki iğneleyici ses tonuyla "Beni içeri alacak mısınız yoksa yağmurda kalmak yeni zevkiniz mi?"diye söylendi.
Nathan söylenene dayanamayıp hafifçe güldü."İçeri gelsene,Vale."
***
Justin Valentina ve Nathan'ın ardından hole doğru ilerlerken aklına bir şey takıldı.
Spencer'a saklanmasını ve daha sonra sığınağa gitmesini söylemişti.Fakat gelen Steven veya başka biri değildi.Peki o zaman,o lanet bela kız neredeydi?
Justin içinden bir küfür savurdu.
İsterse cehennemin dibinde olsun,şu an onunla uğraşmak istemiyorum-diye geçirdi içinden Justin.
Şu an tek istediği şey Valentina ile konuşup şu Steven olayını kökünden halletmekti.
Sağ taraftan girip,salona doğru ilerlediler.Gri köşe takımına Vale ve Nathan oturmak için ilerlerken Justin,kapının tam karşısında televizyonun çaprazında olan cam büfeye ilerledi.Acele ile üç tane viski hazırladı ve Nathan ile Vale'ye dağıttı.
Vale viskiden ağır bir yudum aldı ve içkinin verdiği haz ile yüzünü buruşturdu."Ee,sökül bakalım Bieber.Yine hangi boka bulaştın?"
Justin içkisinden bir yudum daha aldı ve viskinin sertliğini hissetmek için ağzında bir kaç kez dolaştırarak yuttu."Steven ve diğerleri--ben şey--onlara dur diyemiyorum,Vale.Tamamen kontrolümden çıkmaya başladılar."
Vale alt dudağını ısırdı."Steven ve diğerleri derken,bahsettiğin diğerleri kimler?"
"Steven'dan başka Luke,Dumb,Toby."
Justin Marcus'a her zaman Dumb derdi..(İngilizcede 'dilsiz' anlamına gelir.)
Kurumuş dudaklarını yalayarak ıslattı ve devam etti."Tamam,bir hata yaparak onları işe aldım.Fakat bu kadar sorun çıkartacak öz güveni nereden aldıklarını bilmiyorum.Dostum,onları çıplak ellerimle bile lime lime edebilirim."
"Yavaşla Bieber,"Vale sırıttı."Seni kaybetmeyi riske edemeyiz.Biliyorsun lanet polislerin gözü her zaman üzerimizde."Vale Justin'in bir şey söylemesine izin vermeden devam etti."Yinede,onlara güvenmekle büyük bir risk almışsın."
"Risk almadım."Justin inkar etti.Viski bardağını elinde dolaştırdı ve son bir yudum ile tüm viskiyi kafasına dikti."O piçlerin bir deste para karşılığı kıçımı toplamaları yeterliydi.Fakat onlar fazlasını istedi.Yaptıklarına göz yumdum,yinede fazla olmaya başladıklarını itiraf etmeliyim."
Biten viski bardağını yaslandığı büfeye bıraktı ve ekledi. "Normalde bu tür şeyler--yani bilirsin işte kavga,dövüş gibi şeyler ilgimi çeker fakat olay bu değil.Olay o şerefsizlerin,masum genç kızlara yaptıkları iğrenç şeyler."sanki kendi suçsuzmuş gibi konuşuyordu.
Valentina ayağa kalktı ve viskisini yenilemek için büfeye doğru ilerledi."Geçmişinden pişman olmaya mı başladın--o çocuk konusunda?"Vale tek kaşını kaldırarak Justin'e baktı.
"Bu konumuz değil."Başını hızlıca çevirdi."Konu,o lanet olası insanları kökünden halletmek.Daha büyük sorunlarım var,Vale.Bir kaç bitle uğraşıyor gibi hissediyorum."
Koltukta oturup yavaşça içkisini içen Nathan lafa girdi."Öyle zaten dostum,söyle hemen gidip işlerini halledelim."
"Yavaş ol,Sykes."diye çıkıştı Vale.
Gözlerini çevirdi ve bardağından bir yudum aldı."Burada olduğuma şükretmelisiniz.Burada olmasaydım,düşünmeden kavgaya başvuracaktınız.Ah,çok daha etkili bir yol biliyorum."
Vale'in gözleri bir anda ışıkla parlamaya başladı ve yaramaz bir şekilde sırıttı.
Justin heyecanla ona baktı."Aklında ne var,Vale?"
Valentina viskisini kafasına dikip büfeye doğru bardağı bırakırken fısıldayarak "Yavaşça yok edeceğiz."diye mırıldandı.
Justin bir kaç saniye düşündükten sonra sesli bir şekilde ekledi."Peki ama Vale,bu arada başka kızlara da aynı şeyler olmasını nasıl önlemeyi planlıyorsun?"
Valentina Justin'e tam cevap verecekken arkadan bir ses duyuldu."Ben--benden başka da mı kızlar vardı--yani--kurtulabildiler mi?Benim gibi--onları da kurtardın değil mi?"
Justin Spencer'ın gelmesine şaşırmış gibi durmuyordu,kafasını ona doğru çevirdi ve koluyla masaya bir yumruk attı. "Üzgünüm ama bebeğim ben bir kahraman değilim."
Spencer duydukları karşında gözlerini sımsıkı kapadı ve gözlerinden damlayan bir kaç göz yaşına rağmen kendini rahatlatmak için yumruklarını sıktı.
İşe yaramıyordu.
SPENCER
Yaşadığıma şükretmeli miydim yoksa üzülmeli miydim bir türlü anlamıyordum.
Lanet olsun,neden hep sulu göz bir kız olmuştum?
Justin ağlamamı hissettiği gibi bana doğru kafasını çevirdi.
Kızgın bir ses tonuyla "Bak,"dedi.Derin bir nefes aldı ve devam etti."İnsanların ölmesine veya kavgalara karşı değilim--ama konu masum genç kızlar ve onların hayatlarını etkileyecek iğrenç olaylar olduğunda,"Justin üzerime doğru yürüdü ve sesini iyice kalınlaştırdı."--beni bile iğrendiriyor."
"Onlara ne oldu?"sesim olduğundan katlarca ince çıkıyordu.
Justin daha da kızmaya başladı."Ben süpermen değilim,Spens.Altımda mavi bir tayt ve üstümdeki kırmızı külotla kahramanlıklar yapamam.Unuttun mu?Ben kötü olanım."
Justin'in bana bakışlarında gerçekten bir insanın nasıl her şeye göz yumup,kötü şeyler yapabileceğini sezdim.
Sanki,hiçbir şey umurunda değilmiş gibi;hiç korkmadan orada birini öldürebilecek duyguyu gördüm.
Umursamazlığı,şiddeti,umutsuzluğu...bir anda dünyada aklınıza gelebilecek her türlü negatif duygu,sanki gök yüzünden bir anda doğan güneş gibi yüzünde oluşmuştu.Gözlerinde.
Korkak bir şekilde ona doğru bakarken bir kaç göz yaşına daha engel olamadım ve Justin bu sefer iyice sinirlendi.Tam ağzını açıp bana bir şey söylemek üzereyken aramıza Valentina girdi ve bana kötü bir bakış atıp Justin'i uzaklaştırdı.
"Nesin sen?Masum insanları koruma derneği müdürü falan?Hayatının kurtarılmasına teşekkür edeceğine,bana burada mızmızlık ediyorsun.Ne yapacağım biliyor musun?Seni hemen geldiğin cehenneme göndereceğim,sürtük."
Gözlerimi çevirdim.
Bu kızın amacı neydi?
Üzerime doğru patlayan Justin'di ve ben suçlu oluyordum.
Bir daha çenemi açmayacağım, diye geçirdim.
Valentina uzun bir süre ceplerinde sigara aradı fakat bulamayınca büyük ihtimalle sigara bulmak için odadan dışarı doğru yürümeye başladı.Benim yanımdan geçerken gözlerini üzerime dikti."Bir daha karşımda gözlerini çevirirsen,"kulağıma eğilip fısıldadı."--onları çıkartırım."
Neden bilmiyordum ama bu kızdan gerçekten korkmuştum.
Valentina odadan çıkarken arkadan seslendi."Ben kendime bir oda bulup uyumayı planlıyorum.Yorgunum çocuklar,iyi geceler."
Justin Nathan'a bir bakış attı ve Nathan uzandığı koltuktan ona döndü."Dostum sana iyi geceler,ben biraz daha televizyon izleyeceğim."
Justin güldü."Tamam,iyi geceler."
Odadan çıkmak için ilerlerken koluma doğru yavaşça dokundu."Takip et."
Yine başlıyorduk.Bu çocuk düzgünce konuşmak konusunda ders falan almalıydı.
Büyük bir koridordan gidip daha önce saklandığım merdivenlerden yukarıya doğru çıktık ve Justin'in bahsettiği odaya,en üst kattaki tek çatı katı odasına doğru ilerledik.Kapıyı açıp kenara geçti."Girebilirsin."
Oda,herhangi bir kral dairesinin üç katı büyüklüğündeydi.Gözlerim ihtişam nedeniyle sonuna kadar açılmıştı.Camlarda perde yoktu,çünkü siyah cam kullanılmıştı ve dışarıdan içerisi gözükmüyordu.Çatı katının manzarası insanı büyülüyor,tüm şehrin ışıklarını önümüze seriyordu.
Girişin hemen yanındaki yuvarlak yatağın dayandığı duvarda dairesel duvar kağıtları ve yatakta kırmızı saten bir yatak örtüsü vardı.Odanın sağ tarafında bir ikili koltuk ve iki tekli koltuk ile büyük bir televizyon vardı.
Plazmanın büfesinde yüzlerce bilgisayar oyunu,film ve çeşitli cd'ler vardı ve bir oyun konsolu televizyona bağlanmış bir şekilde yanda duruyordu.
Tipik bir erkek,diye geçirdim içimden.
Çok zengin bir erkek ama,içimdeki ses beni deli ediyordu.
Gözlerimi çevirdim ve içimdeki sese cevap verir gibi Tamam,anladık diye geçirdim.
Ve de seksi,biri şu sesi boğamaz mıydı?
Justin bana doğru tek kaşını kaldırarak baktı."Diyorum ki,ikinci defa,nasıl buldun?"Ne söylediğini bile duymamış olmalıydım.Başımı salladım ve boş bir bakışla "Çok--güzel."diye mırıldandım."Muhteşem ve büyüleyici bir manzarası var."
Justin gülümsedi."Evet,burayı seviyorum."Bir anda tüm gülümsemesinden vazgeçti ve ciddi bir tavırla yüzüme baktı."Neyse--"dudaklarını ıslattı ve ekledi."Bu saatte seni geri götüremeyeceğime göre,bu gece burada kalmalısın."
"Burada mı?Nerede uyuyacağım?"Şaşkın bir şekilde Justin'e baktım.
Bana doğru sırıttı ve tek kaşını kaldırarak baktı."Yanıma yatmanı söylerdim fakat--hayır."Gözlerimi çevirdim ve devam etmesi için bekledim."---Yerde yatabilirsin,iyi eğlenceler."
"Yerde mi?Sen--ciddi olamazsın."Benimle dalga geçtiğini düşünüp güldüm,dudaklarımı yaladım ve alt dudağımı sinirle ısırdım.
Justin kıkırdadı."Şaka falan değil,sürtük.Oda dışarısındaki merdivenlerin harika olduğunu düşünüyorum bir kaç kere ben,aslında,çok sarhoşken orada uyuya kalmıştım."
Gözlerimi çevirdim ve 'sen ciddi misin?' der gibi Justin'e baktım.
"Eminim ki benim merdivenlerim senin o seksi popondan zevk alacaktır."
Hala benimle dalga geçtiğini düşündüğüm için "Peki--yer yani merdivenlerin,soğuk olmaz mı?"diye çok saçma bir soru yönelttim.
Ciddiyim,yeryüzündeki en aptal kişi ben olabilirdim.
"Evet ama üstüne bir örtü alabilirsin."diye bir iyilikte bulundu Justin.Sırıttı ve ekledi."O kadar kötü değilim."
Gözlerimi çevirdim ve tek kaşımı kaldırarak Justin'e baktım."Ne demezsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUSINESS THINGS
FanfictionBuda kimin nesi diyerek arkamı döndüğümde bana seslenen iri yarı sarışın adamın yanında üç kişiyi daha karanlıkta seçtim.Kim oldukları ve benden ne istedikleri hakkında fikrim yoktu ve korkmaya başlamıştım.Neden aptal bir karar alarak geceye kadar o...