Bölüm 15

36 1 0
                                    


  Justin uyumak üzere olduğum cama eğilip "İşte geldik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  Justin uyumak üzere olduğum cama eğilip "İşte geldik."diye kulaklarıma doğru fısıldadı.

Kafamı yavaşça kaldırıp etrafıma baktım ve neler olduğunu hatırlamaya çalıştım.Justin beni yemek yemek için üç saat araba kullanarak bir ormana getirmişti.Bu fikri aklıma getirdikçe çıldırıyordum.

Arabadan inmeme yardım etti ve ormanda önümden ilerlerken "Çok çabuk uyuyorsun."diye kıkırdadı.Bir kaç saniye durup beni bekledi ve ekledi."Çok fazla horladın."

"Horlamam!"diye tısladım.Horlamış mıydım?Tanrım,cidden yanımda Justin otururken,sessiz arabadaki tek ses benim horlamam mı olmuştu?Kafama meteor düşse çok daha iyiydi.

Justin ahşap,eski ağaç evin kapısını küçük bir anahtarla açarken gülümsedi."Eminim horlamıyorsundur."

Ona bir cevap vermek için ağzımı açmak üzereyken girdiğimiz yerin yarattığı his ile çenemi kapadım.Karşımızda büyük bir balkon ve balkonun müthiş bir manzarası vardı.Yan duvarda duran bir şömine ve etrafında bir ikili,bir kaç tane de tekli koltuk duruyordu.Evin arka kısmından girilen amerikan mutfağında bir tezgah ve buzdolabı dışında bir kaç çekmece vardı.Üst kata çıkan merdiven sonunda tek bir oda bulunuyordu.Muhtemelen yatak odası veya banyoydu.

"Beğendin mi?"diye fısıldadı Justin."Burası bana ait."

Sesiyle irkildim."Çok güzel."Ağaç evin salon kısmında yürümeye ve balkona doğru ilerlemeye başladım."Justin Bieber'ın arada kafa dinlemeye ihtiyacı olduğunu kim bilebilirdi ki?"diye mırıldandım.

"Senin şu ana kadar yattığın erkek sayısı kadar işim var.Arada kafa dinlemek istemem çok normal."Ona laf atarken her zaman unuttuğum bir şey vardı.Eğer onuruna dokunursam,beni yerin dibine sokmak için her şeyi yapıyordu.

Ona hiç kimseyle yatmadım diyemezdim.Bu kendi kuyumu kazmak olurdu,değil mi?Teknik olarak gerçekten kimseyle yatmamıştım veya öpüşmemiştim.Bu zamana kadar nasıl on sekiz yaşında olduğumu sorarsanız,ailem aşırı dincidir ve evliliğin kutsallığına inanırlar.

Gözlerimi devirdim ve ona cevap vermemeyi seçtim.Balkona geldiğimizde arkamda hissettiğim nefes bana doğru fısıldayarak "Manzarayı beğendin mi?" diye usulca sordu.

Karşımdaki muhteşem ormanın ve tepede duran tüm ışıklarıyla güneşi gördüğüm gibi nefesim kesilmişti.Burası gerçekten harikaydı."Burası harika,nefes kesici bir yer."diye mırıldandım.

Justin sırıttı."Burayı seviyorum."bir kaç nefes alıp hızlıca verdi.Manzaradan başını bana çevirdi ve ciddi bir şekilde "Ne yemek istersin?" diye sordu.






"Buraya pizza siparişi mi var?"diyerek güldüm.Balkondan mutfağa doğru ilerledim ve buzdolabının kapağını açıp içerisinde neler olduğuna göz gezdirdim.Bir kaç balık konservesi,mısır konservesi ve bir kaç tane de yemek konservesi dışında marul,havuç gibi bir kaç çeşit sebze ile sos vardı.

Justin arkamdan seslendi."Ah,orada çok da güzel bir şey yok."diye usulca söylendi.Aslında bu malzemeler ile gerçekten harika bir sofra çıkartabilirdim fakat tabak,kaşık gibi malzemeler var mı bilmiyordum.

"Tabak veya çatal var mı burada?"diye sordum sakince.Justin çekmecesini açıp çatallarını ve diğer malzemelerini kontrol ettikten sonra başını sallayarak "Evet."diye neşeli bir sesle yanıtladı.

Aklıma gelen fikir için tanrıya teşekkür ettim ve direk buzdolabından iki balık konservesi çıkarttım.Bıçakla konserveyi açıp ton balığının yağını süzdüm.Justin bu sırada tezgaha oturmuş ayaklarını sallayarak bakıyordu."Ne yapıyorsun?"diye sordu merakla.

"Yenilebilir herhangi bir şey--"diye açıkladım."Çok açım."

Yağını süzdüğüm ton balığı konservesini derin bir kaba boşalttım ve kalan diğer konserveyi de aynı şekilde kaba boşaltıp buzdolabından marul alıp ince bir şekilde bıçakla doğradım.Aynı derin kaba marulları ve sosu ekleyip,üstüne biraz limon sıkıp iyice karıştırdım.Mısır konservesini de aynı şekilde derin kaba döktükten sonra,eserime bakıp ton balığı salatasını yapabildiğim için kendimi tebrik ettim.

Derin kabı amerikan mutfağında bar temalı masaya koydum ve iki çatalı da masaya bıraktım.Sevinçle masaya oturup yemeğe başlamadan önce Justin'e baktım."Gelmiyor musun?"

Justin durduğu yerden yanıma doğru geldi ve kabın içerisine doğru baktıktan sonra "Aşçılık okuluna falan mı gittin?"diye güldü.Masaya oturmadan önce yukarıdan çıkarttığı viskiyi iki bardağa koyup tekrar geldi.Bir bardağı bana uzatırken "Problem olur mu?"diye sordu.

Viski bardağını yanıma alırken "Hayır."diyerek sırıttım.Çatalımı derin kaba batırıp bir lokmayı ağzıma götürüp yemeğe başladım.Kendimle gurur duyuyordum çünkü harika olmuştu.Justin'e doğru mutlulukla "Nasıl?"diyerek baktım.

Ağzındaki yemeği bitirip bir kaç saniye düşündü."Gerçekten iyi---"diyerek gülümsedi."--yenilebileceğinden şüpheliydim fakat bu gerçekten iyi."diyerek sırıttı.

Gözlerimi devirdim."Beni tanımıyorsun bile---"çatalı bir kez daha büyük kaba batırırken ekledim."---kötü yemek yaptığımı da nereden çıkarttın?"

"Senin iyi bir şey yapamayacağını düşünecek kadar uzun süredir tanıyorum seni."diye dalga geçti Justin.Bozuntuya vermeden ekledi."Ama artık tam olarak ilk gördüğümden beri düşündüğüm kıza dönüşüyorsun."diye gülümsedi.

"Nasıl bir kıza?"diye sordum merakla.Bunun sonunun iyi bitmeyeceğinden emindim fakat belki artık bana nazik davranmayı düşünmeye başlamıştır,diye geçirdim aklımdan.

Justin bir kaç saniye düşünürken ağzındakileri çiğnedi.Yuttuktan sonra çatalını tekrar batırırken "İyi notlar alan,tanrının adamı,daha önce öpüşmemiş,muhtemelen bakire,yemek yapabilen,altındaki beyaz pamuk donuyla dünyaya pembe şekerler saçan,hiç susmadan konuşan,göbeğini saklamak için kullandığı korsesi muhtemelen sıktığı için hiç gülmeyen,sürekli dudağını yolup bununla kafa bulan--"sonunda nefes aldı."---aslında bu kadar yeter."diyerek pis bir şekilde sırıttı.

İki kişilikli hayatının kötü kişisine tekrar dönüş yapmıştı.Benim için kullandığı sözler o kadar ağrıdı ki,her kelimesinde kafama bir saksı yemiş gibi veya da karnıma keskin bir bıçak darbesi atılmış gibi hissediyordum.Lanet bir hisle midem burkuldu.

"Cidden bunları mı düşünüyorsun Justin?Ayrıca biriyle öpüşmem veya birinin benimle yatması seni neden ilgilendiriyor veya bu sonuçlara nereden varabiliyorsun?Çok ciddiyim,altımda büyük beyaz bir don olduğunu nereden uyduruyorsun?"diye öfkeyle tısladım.

Justin gülmeye başladı.Çatalı ağzına götürüp bir kez daha çiğnemek için ağzını açtı."Ne yani altında mavi fırfırlı bir tanga olduğunu söylemeyeceksin herhalde?Veya bir seks kasetin olduğunu?Yada öpüşürken alt dudağı tercih ettiğini?Saçmalama.Kabul et."

Bunları nereden uydurduğunu merak ediyordum.Saçmalıyordu ve benim yerime kararlar alıyordu.Tanrım,ondan nefret ediyordum.

"Kabul falan etmeyeceğim.Giydiğim donun,öpüştüğüm şeklin seninle ne ilgisi var?"diye öfkeyle masadan kalktım.Gidip kendime bir bardak su almak için çekmeceleri karıştırmaya başladım.

Justin yemek yemeğe devam ediyordu.Ağzındakileri yutmadan sakince cevap verdi."Uğraştığım sürtüklerin kim olduğunu bilmeliyim."

"Ben senin sürtüğün falan değilim."diyerek öfkeyle inledim.Çekmeceleri karıştırmayı bırakıp sinirle Justin'e döndüm.Masadan kalkmış,yakınımda bir duvara yaslanmıştı.Ellerini ceplerine sokmuş ama baş parmaklarını dışarı çıkartmış bir şekilde iri karamel gözleriyle yüzüme doğru gülümsüyordu.

Sinir bozucu bir sesle bana yaklaştı."Sana her sürtük dediğimde gerçekten sürtük demediğimi anlayamıyor musun?Uğraştığım kızların kim olduğunu bilmeliyim,olarak değiştir."diye fısıldadı.

Gözlerimi devirdim."Bu hiçbir şeyi değiştirmez Justin."diye inledim.Gözlerimi ondan başka bir tarafa kaydırdım ve derin bir nefes aldım.

"Ne yani senden özür falan mı dilememi bekliyorsun?"diye güldü."Çünkü öyle bir şey olmayacak."

Gözlerimi ona bir iki saniyeliğine kaydırdım.Duygusuz bir morondan başka bir şey değildi.

Tezgahın üzerinde duran çantama uzanmak için hareket ettim ve direk boynuma asarak buradan dışarıya doğru ilerlemeye başladım."Aslında ne biliyor musun?"diye öfkeyle çıkıştım."Biz hiçbir şeyiz.Neden bu kadar kafaya takıyorum ki?Her gün bana lakaplar takmanı veya laf atmanı neden çekiyorum ki?Tamam beni kurtardın,teşekkürler ama bu kadar Justin.Kıçımı kollamana ihtiyacım yok."

"Bir dakika bir dakika----"diyerek arkamdan koşmaya başladı.Kolumdan tutup beni kendine çekti."Biz hiçbir şey miyiz?Bunu neden ben bilmiyorum?"diyerek alın çizgilerini belli ederek baktı.

Ondan kurtulmaya çalışmadım."Artık öğrendin."diyerek sırıttım."Aptal bir sürtükmüşüm gibi davrandığın sürece seninle bu olaylara devam etmemi beklemiyorsun değil mi?"diye çıkıştım.

"Biz hiçbir şey miyiz Spencer?"diye haykırdı Justin.Sesinden gerçekten korkmuştum.Durduğum yerde geri geri yürümeye başladıkça Justin'de üzerime geliyordu.En sonunda beni duvarla arasında sıkıştırdığında bundan kurtuluşum olamayacaktı.

Yutkundum."Beni korkutuyorsun Justin."diye inledim sessizce.Ellerini kaçmamam için duvara yaslamıştı ve tam gözlerimin içine bakıyordu.Keskin bakışları her an ölebileceğim sinyalini veriyordu bile.

"Spencer--"diye fısıldadı.Sesini eskisinden de çok artırarak haykırdı."Sana bir hiçbir şey miyiz diye sordum?!"

"Evet,evet öyleyiz Justin."diye tısladım.Benden ne istediğini bile bilmiyordum.Bu şekilde konuşması beni deli ediyordu.Eliyle yüzümü tutarak ona bakmamı sağladı.Kulaklarıma doğru eğildi ve fısıldayarak "Ama ben öyle düşünmüyorum."diye mırıldanarak sırıttı.Bir şey söylememe fırsat vermeden ekledi."Kahretsin ki--böyle düşünmeni istemiyorum."( Damn*diyişini bilmeyen yoktur:D )

"Ne demeye çalışıyorsun?"diye zorla mırıldandım.Yutkunarak gözlerine baktım.Bana doğru iyice yaklaştı ve aramızdaki mesafeyi milimetrelere indirdi."Bu şekilde bir ilişkimiz var,düzensiz ve problemli.Ama yinede bir--ilişki."diyerek gülümsedi.

"Buna ilişki mi diyorsun,Justin?"diye tükürür gibi söylendim."Bunun bir şeye benzediğini sanmıyorum."

Bana doğru iyice yaklaştı.Göğsü vücuduma değiyor ve bir eli belime sarılıydı."Bunun bir ilişki olduğunu kanıtlayabilirim."diye sırıttı.Sıcak dudaklarını bana bastırmadan önce ekledi."Öpüşürken alt dudağı mı tercih ederim demiştin?Çünkü ben alt dudağı daha çok tercih ederim."


Midemde uçuşan kelebekler gibi sanki etrafımızda havai fişekler patlıyor gibi hissediyordum. Beynimin çalışmaya başlaması bir saniye kadar sürdü ve ne olup bittiğini yeni kavramaya başladım. Kollarımı boynuna sardım ve kendime daha fazla yakınlaştırdım –daha ne kadar mümkün olabilirse. Büyük bir adrenalin dalgası tüm damalarımı suladı, her an alev alabilir gibi hissetmemi sağladı.Kalçalarımı avuç içleriyle sıkarken üzerime biraz daha eğildi. Parmakları tenimde dolanırken dişleriyle alt dudağımı çekiştirdi.Öpüşmenin ortasında inledim, parmaklarımı saçlarının arasında dolaştırdım. Tanrım, çok iyi hissettiriyordu.Ellerini arkama doğru kaydırdı, bir süre orada tuttuktan sonra tekrar kalçalarıma getirdi. Onları sıktığında beklediği gibi nefesimin kesildiğini hissettim.Dili boğazıma kadar uzanmayı zorluyor gibiydi, ikimizin dili de egemen olmak için kavga ederken inleyerek saçını çekiştirdim.Üzerime daha sert yüklendi ve elleri kalçalarımı daha da sıktı. Bir anlığına geri çekilip kafasını sağa yatırdı ve dudaklarını tekrar benimkilere bağlayarak bir kez daha diliyle ağzımdaki yerini buldu.Nane, sigara,ton balığı ve mısır--- tuhaf ama seksi bir kombinasyon oluşturan bir tadı vardı.Soğuk ellerini çıplak kalçamda hissetmeden önce ellerini pantolonumdan içeri soktuğunu fark etmemiştim bile.Tekrar nefes nefese kaldım ve şok içinde gözlerimi açtım.Öpüşmemize karşılık gülümsüyordu. Yüksek ses çıkaracak bir şekilde bir şaplak attı, alnını benimkine dayadı, kafamın arkası arkamızdaki duvara yaslanıyordu. "Alt dudağı tercih ettiğimi söylemiştim." diye seksi bir ses tonuyla fısıldayıp kaldığı yerden devam etmek için bana sırıttı.Nefessiz kalmışken, Justin boynumla ensemin olduğu bir araya doğru sokuldu ve etimi emmeye, ısırmaya, yalamaya ve beni başka bir dünyaya götürmeye başladı.Kaftirmeye başladım.Justin dudaklarını boynumdan ayırmadan inledi ve beni daha çok etkilemek için kalçamı sıkarak hafif bir çığlık atmamı sağladı.

"Justin--"diyerek inledim.Kafasını bir kaç saniye için boynumdan kaldırıp yüzümün kenarını yalamaya başlarken nefessiz bir şekilde "Bebeğim,biliyorum---"diye inleyerek cevap verdi.
Ellerimi dolgun saçlarından Justin'in yüzüne götürdüm ve Justin'i birazcık ittirerek "Muhteşem öpüşüyorsun,Bieber."diyerek öpüşmeyi sonlandırdım.
Bu olayın ben ona bekaretimi verene kadar devam edeceğini adım gibi biliyordum.Ve buna hazır değildim.Justin zar zor nefes alırken kulağıma doğru fısıldadı."İkimizde ton balığı yediğimiz için şanslıyız."diye güldü.
"Tuhaf ama seksi."diye ekledim.Justin doğrulup ellerini belima derisine parmaklarıma masaj yaparken onu kendime daha çok bastırdım, saçlarıyla oynamaya veçekişe sardı.Kafamı göğsüne yatırıp saçlarımı öptü."Hiçbir şey olmadığımızı biliyordum Spens."

BUSINESS THINGSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin