Buna pişman olacaksın."diyerek sırıttım ve kapımı açıp Daphne ile yer değiştirdim.Tekrar emniyet kemerimi bağladım ve kontağa yerleştirdiğim anahtarı çevirmeden önce derin bir nefes aldım.Biraz daha gaza basarak giderken Daphne'nin bundan memnun olduğunu hissedince gülümsedim ve ilk gördüğüm benzin istasyonuna kadar arabayı ben kullandım.Arabadan inip bir bidon benzin satın aldık ve benzini Daphne'nin bagajına yükledik.İçimden işi hallettiğim için kendime tebrikler yağdırırken göz ucuyla Daphne'ye gülümsedim."Gerçekten sana minnettarım.Sen olmasaydın buraya kadar yürümek zorunda kalabilirdim."dedim ve ne cevap vereceğini öğrenmek için ona döndüm."Sorun değil."diye geçiştirdi ve sıcak bir gülümseme ile bana baktı.Bir kaç dakika gözlerimiz birbirine kenetlendiği için rahatsız olmuş bir tavırla ekledi."Ah,şey---sanırım seni arabana geri götürmeliyim."diye mırıldandı.Başımla onayladım ve gözlerimi kısarak yere baktım."Arabayı sen mi kullanacaksın yoksa ben mi kulla-""Sen kullan."diyerek sözümü kesti ve sırıttı."Benden daha iyi kullanıyorsun."diye itiraf etti.Gülümseyerek arabaya bindim ve kemerlerimizi bağladıktan sonra bu gün içinde ikinci kez gideceğim lanet ormana doğru yol aldık.Aynı toprak yoldan girip,benzinsiz terk edilmiş arabaya varmamız bu sefer yirmi dakika kadar sürmemişti.Bir şey söylemeden arabayı durdurdum ve direk indim.Daphne ardımdan inip bagajdan bidonu aldı ve bana uzattı.Usulca benzini aldım ve depoya doldurmak için giderken Daphne'ye "Sürücü koltuğuna geçip motoru çalıştırmanı söylediğimde çalıştırır mısın?" diye fısıldadım.Başıyla 'evet' der gibi onayladı ve arabaya doğru ilerledi.Benzin işini halledip elimle Daphne'ye işaret verdim ve duyması için yüksek bir sesle ekledim."Tamam Daphne,şimdi çalıştırabilirsin."Daphne motoru çalıştırdı ve araba sorunsuz bir şekilde çalıştı.Bana araba aynasından gülünce ona iyi bir iş çıkarttığını söylemek için arabaya doğru gittim ve cama doğru eğildim."Teşekkürler."diye fısıldadım ve dudaklarımı yaladım.Daphne dolgun dudaklarını ısırarak bana baktı ve fısıldayarak "Önemli değil,Sykes."diye mırıldandı.Göz kırptım ve arabadan inmesi için Daphne'yi bekledim.Bana anahtarı teslim etti ve kendi arabasına doğru ilerlerken bana seslendi."Bahsettiğin arkadaşın nerede okuyor?""Agh,bilmiyorum..."düşünmek için kendimi zorladım ve cebimden telefonu çıkartırken boğuk bir sesle ekledim."Arabayı nereye bırakacağımı öğrenmem için bir iki dakika ver."Daphne beni beklerken Justin'e hızlı bir mesaj attım.Kime:JustinDostum işi hallettim.Arabayı nereye bırakmalıyım?Mesaja cevap çok hızlı gelmişti.Kimden:JustinNew York University.Mesajı okuyup Daphne'ye "New York University'miş."diye mırıldandım.Daphne bunu duyar duymaz çığlık attı ve şaşkın bir sesle "Dostum şaka mı yapıyorsun?Bu sene oraya başlayacağım."dedi.Gözlerim şaşkınlıktan açıldı ve ayrıca Daphne'yi daha çok göreceğim için yüzümde biraz aydınlandı.Mutlu olduğumu belirten bir sesle ekledim."Süper.O zaman sen arabayı önden kullan ve ben de seni takip edeyim.Ne dersin?"Daphne dudağını ısırdı ve bana doğru sırıtarak "Kabul" diye mırıldandı.Ona doğru gülümsedim ve rüzgardan dağılmış saçlarımı düzelterek Spencer'ın arabasına bindim.Emniyet kemerimi takıp motoru çalıştırdım ve yanımdaki arabadan bana sırıtan Daphne'ye kötü bir bakış attım."Lütfen yavaş sürme."Daphne güldü."Sürmeyeceğim."sırıtarak camını kapattı ve önümden hareket etmeye başladı.Söylediği gibi hiç de yavaş sürmüyordu,hatta fazla hızlı bile denebilirdi.
Tam arkasından yola devam ediyor,arada korna çalarak konuşuyorduk.
Etrafımızdaki araçlar neden korna çaldığımızı anlamadan bize bakıyordu ve bazıları bağırıyordu bile.
SPENCER
Justin koleje doğru yaklaştığında büyük tabelaya hayranlıkla bakarak iç geçirdim.Hayallerimin gerçekleşeceği,yıllardır beklediğim yere bakıyordum ve içimden hayal ederek tabelayı okudum. "NEW YORK UNIVERSITY"İçeri girip giriş yapacağımız binanın park alanına doğru ilerlerken etrafa hayranlıkla bakıyordum ve çevrede konuşan kişileri gördükçe arkadaş bulmak için sabırsızlanıyordum.
Araba durduğunda Justin bana doğru döndü."İçeri gelmemi istiyor musun?" dudaklarını yaladı.
"Gelebilirsin."diye mırıldandım.
Açıkçası Nathan gelene kadar Justin'in gitmemesi iyi olurdu.
Aslında,fakültede yalnız dolaşmak istemiyordum ve Justin yanımda dolaşan seksi partner gibi olabilirdi.
Tamam bu çok çıkarcı bir düşünceydi fakat arkadaş edinmemi sağlayacak bir çekiciliğe sahipti.
Justin bir şey demeden arabadan indi ve inmemi beklemeden binaya ilerlemeye başladı.
Tanrım,çocuğun tek düşündüğü şey kendisiydi.
Arabadan hızlıca inip ona yetiştim ve ellerimi ceketime soktum.
Büyük girişli binadan içeri girip "DANIŞMA" yazan bölüme doğru ilerledik ve bizi sıcak ama sahte bir gülüşle karşılayan kadına doğru baktık.
"Size nasıl yardımcı olabilirim?"diye sahte bir gülümseme ile baktı.
Dudaklarımı yaladım ve hemen çantamdan kimliğimi çıkartıp uzattım."Ben---Spencer Hastings.Ah,bu sene bu koleje başlıyorum ve---kayıt işlemleri için gelmiştim."
Kadın kimliğimi kontrol edip elindeki bilgisayara bilgilerimi girerek birkaç sayfada gezindi ve aynı sahte gülümseme ile "Evet Bayan,Hastings---okulunuz bu pazartesi başlıyor ve isterseniz fakültenin konutlarında kalabilirsiniz."
"Ah---ailem o konutlardan iyi bir tanesini zaten çoktan ayırttı,bayan.Sadece bana ayrılan dairenin nerede olduğunu bilmem yeterli sanırım."diye bir çırpıda olayı özetledim.
Kadın bilgisayardan birkaç şeye daha baktı ve olayı çözmüş gibi gülümsedi."Fakülte konutları üniversitemize çok yakın.Hemen arka kapıdan çıkarak büyük bir siteye ulaşacaksınız.Orada güvenliğe danışabilirsiniz çünkü size ayrılan yer hakkında bilgi edinemiyoruz."
Anladığımı belli etmek için başımı salladım ve derin bir nefes alıp Justin'e bir şey söylemesi gerekiyormuş gibi baktım.
Bana boş bir bakış attı ve daha sonra tek kaşını kaldırarak "Ne bekliyorsun,eşyalarını dairene taşıyalım hemen."dedi.
Eşyaları yüzüme fırlatıp 'dairene kendin git sürtük' demesini beklerdim fakat bu durumda çok kötü biri gibi davranmamıştı.
Biz tam danışmadan ayrılmak üzereyken danışman kadın yüzünü buruşturarak Justin'e baktı."Tatlım,ikinizin de aynı dairede kalması imkansız çünkü daire iki kişilik ve çoktan yanına bir kız alınmış durumda."
Kadın bizi tamamen yanlış algılamıştı.Durumu düzeltmek için bir çırpıda "Ah---şey,o burada okumuyor.Sadece benim eşyalarımı daireye bırakmak için burada."
Justin başıyla onayladı ve ikimizde kadının ne diyeceğini duymak için kulak kesildik.Danışman gülerek "Ah,üzgünüm çocuklar." diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUSINESS THINGS
FanfictionBuda kimin nesi diyerek arkamı döndüğümde bana seslenen iri yarı sarışın adamın yanında üç kişiyi daha karanlıkta seçtim.Kim oldukları ve benden ne istedikleri hakkında fikrim yoktu ve korkmaya başlamıştım.Neden aptal bir karar alarak geceye kadar o...