Minhyung:
Gittin mi eve?Siz:
Evet geldim şimdi
İyi gecelerMinhyung:
Özür dilerimSiz:
Sorun değil Minhyung
Beni ekip Jaehyun'un yanına gitmen benim için hiç sorun değil
Hatta her zaman beraber gittiğimiz sahile gitmen hiç sorun değil
Bana göstermediğin şiirlerini ona göstermen de sorun değil
Ve benim sizi öpüşürken yakalamam da sorun değil
İyi geceler uyuyacağım
(Görüldü)Donghyuck telefonunu kapattı ve yaşlı gözlerini kapattı.Sinirliydi ama daha çok üzgündü.İçinde bir boşluk vardı.Kabukları soyulduğu için tekrar kanamaya başlamış bir yara vardı.İçten içe sakin olmasını söylese de yapamıyordu.Deniyordu,çabalıyordu ama asla istediği noktaya varamıyordu.Ağzından bir hıçkırık kaçtı.Gecenin geri kalanında ise sadece ağladı ve babasının gitmeden önce unutup gittiği sigara paketini bitirdi.
Saat sabah 8 olduğunda yatağa girdi ve ağlamaktan şişmiş gözlerini kapattı yorgunlukla.Bilinci kapanmadan önce hatırladığı son şey beline sarılan kollar oldu.
***
Gözlerini yavaşça açtığında hava kararmıştı.Akşamüstü olmalıydı.Yatağında kendisi harici yatan bedeni farkettiğinde gözleri doldu.Onu uyandırmamaya özen göstererek odadan çıktı ve mutfağa gitti.Kahve yapmak için su ısıttı.Annesi bir kaç günlüğüne kendi ailesinin yanına gittiği için evde tek başınaydı.İçeride uyuyan bedeni saymazsa tek olduğunu sanıyordu.
Kahvesini aldı ve evin bahçesine çıktı.Babası bu evden gittikten sonra bahçenin bir bölümüne diktiği papatyalarını suladı gülümseyerek.Gözleri yaşlı ve kırmızıydı ama gülümsüyordu.
"Donghyuck"
Arkasını döndü.Gözlerini ovuşturan Minhyung'u görünce gülümsemesi soldu ve ağlamamak için yutkundu.Dişlerini sıktı.Ona baktıkça Jaehyunla ikisini öpüşürken yakalaması geliyordu aklına,görüntüler aklından geçerken kalbine de birer ok gibi saplanıyordu bu şey,onun bir şeyi olmadığı halde olmayı çok istiyordu.Ona dokunan kendisi olmak istiyordu.
"Efendim"
Sesinin titrememesine özen göstererek konuştu.Başarılı olup olmadığını anlayamadı.Kulaklarında büyük bir uğultu vardı.
"Beni niye uyandırmadın? Konuşmamız gerek"
"Konuşmamız gerek değil Minhyung,ayrıca uyuyan insanları uyandırmayı sevmem,bunu biliyorsun"
"Hayır konuşmamız gerek,benim senden özür dilemem gerek,açıklama yapmam gerek"
"Ben senin neyinim de bana açıklama yapıcaksın sen,sevgilin değilim,flörtün değilim,sadece arkadaşınım,bana açıklama yapmana gerek yok"
"O zaman neden ağlıyorsun?"
"Ağlamıyorum ben,yeni uyandığım için gözlerim şiş ve kızarık,gelme lütfen"
Minhyung Donghyuck'a ilerlerken durmak zorunda kaldı.Yanına gidip ona sarılmayı çok istiyordu.Bunu o istemeden yapamazdı,yapmazdı.
"Ve neden gelip benim yanıma yattın,evin yok mu senin?"
"Evim var,senin yanına gelmek istedim,uyuyamadım ve belki seninleyken uyurum diye düşündüm.Öyle de oldu,eskiden de uyuyamadığımda yanına gelirdim.Seninleyken uyuyabiliyorum"
"Benim yanımda değil Minhyung,onun yanında olman lazım"
"Onu istemiyorum"
"Git lütfen,bu konuları konuşmayalım,senin bir şeyin değilim ben,bir süre de bana uğramazsan sevinirim"
"Peki,hoşçakal...özür dilerim Donghyuck"
Minhyung arkasını döndü ve gitti.Kalmak istiyordu.Gitmek ona iyi gelmiyordu İşte,Donghyuck'un yanında kalıp ona sarılmak istiyordu.Bu isteklerinin yanında sadece gitti.Dış kapıdan çıkmadan önce artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını kendine hatırlatarak çıktı.