Avucumda kar tanesi gibi eriyen yüzün aklıma geldikçe tutamam kendimi
Ağlarım güzelliğine
Hayal gücümde çizilmiş bir portre gibisin sevgilim
Zarif ve narin,tablon dokunsam düşecek sanki"Ne yazdığını bana gösterecek misin?"
Minhyung panikle defterini kapattı ve cebine koydu.Dizlerinde yatan Donghyuck'a baktı.
"Uyandın mı?"
"Evet uyandım,konuyu değiştirme"
"Değiştirmiyorum,hadi gitmeliyiz vakit geldi"
Jaehyunla buluşma vakti gelmişti.Saat sekiz buçuktu.Yarım saatte sahile anca varırdı.Donghyuck gelmek için ne kadar ısrar etse de Minhyung izin vermemişti.İzin vermeyişi yalnızca üstüne çıkıp onu gıdıklamaya başlayana kadar devam etmişti.Sonrasında da Donghyuck mutlulukta Minhyung'un dizinde uyuyakalmıştı.
Donghyuck üstüne hırkasını alıp dışarıya kapının önüne çıktı.Minhyung da geldiğinde ikisi de bisikletlerine binip sürmeye başladı.
"Donghyuck anlaştığımız gibi,uzakta bekleyeceksin tamam mı?"
"Anladım ya,beni uzak tutmak için bu kadar hevesli olduğunu bilmiyordum"
"Hevesli değilim,hatta...boşver.Hevesli değilim işte"
"Söylesene,boşveremem"
Minhyung sessiz kaldı.Halbuki söylemek istediği çok şey vardı.Sahile senden başka biriyle indiğim için içim gidiyor demek istedi.Yalnızca sustu.Sustu ve yandan papatya koparıp Donghyuck'a uzattı.
"Teşekkür ederim,mutlu oldum"
"Artık odanda papatyalar var mı?"
Donghyuck büyük bir sevinçle başını Minhyung'a çevirdi.Gözleri parlıyordu.Bu manzara her daim Minhyung'un aklında olacaktı.Bir gün unutmak zorunda kalsa bile,anılarında yaşatacağına emindi.Söz vermişti.Bundan Donghyuck'un haberi olmasa bile Minhyung söz vermişti.
"Tamam...geldik ve şimdi oraya gitmek zorundayım"
"Burda olacağım,bir şey olursa savaşmak için hazırım"
Donghyuck yumruklarını havaya kaldırdı ve savurdu.Minhyung onun bu haline güldü.
"Yapma Donghyuck o iyi biri"
"Umarım,hiç iyi biri gibi görünmüyor Minhyung,gerçekten korkuyorum"
Minhyung ona yaklaştı ve sarıldı.Yine aynısı oluyordu.Donghyuck sarıldığı bedenin yalnızca kokusuyla sakinleşiyordu.
"Korkma Donghyuck,bir şey olmayacak"
"Tamam...tamam iyiyim,hadi git"
Minhyung ayrıldı ve Jaehyun'un yanına ilerledi.Karşı karşıya geldiklerinde Jaehyun'un onu kendine çekip sarılacağını bilmiyordu.Şaşırdı.
"Temas...çok fazla sevmem"
"Ah üzgünüm,seni özledim"
"Önemli değil"
"Peki kararın nedir?...Lütfen kabul et teklifimi"
"Ben iyice düşündüm ve...üzgünüm Jaehyun Hyung"
Minhyung başını öne eğerek söyledi.Zamanında kurtulmasını sağlamış bu adamı reddetmek hoşuna gitmiyordu.Ama kabul de edemezdi.O başkasını seviyordu.
Jaehyun'un gözlerindeki parıltılar söndü.Gülümsemesi yüzünde donuklaştı.
"Sorun değil,en azından arkadaş olarak devam etsek seninle...olmaz mı?"
Minhyung başını kaldırdı.Gülümsemeye başladı.
"Arkadaş tabiki olabiliriz."
"Peki son bir şey istiyorum,lütfen bir kez sarıl bana,sanırım buna ihtiyacım var"
Minhyung arkalarında saklanarak onları izleyen Donghyuck'u düşündü.O çok üzülecekti ama Jaehyun'un da geri çeviremezdi.Donghyuck'a açıklama yapmanın kolay olacağını düşündü ve kollarını açtı.
Jaehyun gülümseyerek kollarını Minhyung'un beline doladı.Başını boynuna yasladı ve kokusunu içine çekti.
"Çok güzel kokuyorsun Minhyung,kendimi kaybetmekten çok korkuyorum"
Minhyung bu kadarın yeterli olacağını düşünüp kollarını doladığı boyundan çekti ve uzaklaştı.
"Ben artık gitsem iyi olacak,Donghyuck beni evde bekliyor"
"Donghyuck mu? Yanındaki çocuk mu?"
"Evet,gitmeliyim,görüşürüz hyung"
Jaehyun arkasından biraz daha kalması için bağırırken Minhyung onu dinlemedi.Bisikletinin olduğu yere gitti.
"Donghyuck,hadi gidelim"
Donghyuck bir şey demeden bisikletine bindi ve önden sürmeye başladı.Minhyung o an anladı.Açıklama yapmanın kolay olmayacağını...