Saat çoktan akşam olmuştu ama onlar kalkmamaya kararlıydı.
"Gitmeliyiz biliyorsun değil mi?"
"İstemiyorum Minhyung,kalkmak istemiyorum"
"Bugün mutlu değilsin dimi? Geldiğimizden beri konuşmadın ve eğer bir papatya koparıyorsan kesinlikle bir şey olmuştur"
"Bir şey olmadı,papatyaları seviyorum"
"Donghyuck,sen papatyaları koparmayı sevmezsin,kıyamazsın"
Donghyuck sustu.Minhyung haklıydı.Donghyuck papatyaları koparmayı sevmezdi,ölürlerdi çünkü ve Donghyuck ne zaman ölmek istese bir papatya koparırdı.
"Annemle babam kavga ettiler dün,boşanıyorlar."
"Bu senin istediğin şey değil miydi?"
"Evet öyleydi.Bilmiyorum...ne olduğunu bilmiyorum.Neden kötü hissettiğimi bilmiyorum.Mutsuzum Minhyung"
"Geçmişine dönüp bakmak ister misin? Küçüklüğünü rahatlatmak,baban ilk bisikletini mahvetmişti.Her gün kavga ediyorlardı ve bundan en çok etkilenen sendin.Şimdi artık kavga olmayacak,kendini odana kilitlemek zorunda kalmayacaksın,eve istediğin kadar papatya götürebileceksin çünkü onları istemeyen bir baban olmayacak evde.Sen içindeki çocuğun yapamadığı şeyleri yapabileceksin,onu yavaş yavaş iyileştireceksin...ve bende senin yanında olacağım"
"Söz mü?"
Serçe parmağını Minhyung'a uzattı gülümseyerek,ama gözleri dolu doluydu.Minhyung serçe parmaklarını birbirine geçirdi ve baş parmaklarını birleştirdi.Donghyuck elini çektiğinde Minhyung cebinden defterini ve kalemini çıkardı.En son sayfayı açıp bir şeyler yazdı.
"Bende bakabilir miyim?"
"Bu sefer olmaz,bu yazıyı kimseye göstermeyeceğim"
"İyi o zaman giderim bende"
"Bekle ve beraber kalkalım,zaten geç kaldık."
Son bir şeyler yazıp defteri ve kalemi geri cebine koydu.Hızlıca yerden kalkıp hızlıca bisikletine ilerleyen Donhyuck'un kolunu tuttu.
"Hey hey,sakin ol,zamanı geldiğinde onu sana göstereceğim,o zamana kadar sadece ben bileceğim yazdığım yazıyı"
Minhyung gülerek konuşmuştu.Donghyuck ise kolunu kurtarmak isterken canının acımasıyla ağzından çıkan iniltiye engel olamadı.
"Donghyuck?"
Kolunu çekti ve bisikletine tekrar yöneldi.Yerden kaldırıp binecekti ama Minhyung engel oldu.
"Kolumu bırakır mısın? Sapık olduğunu düşüneceğim"
"Kolunu aç lütfen"
"Bir şey yok ki kolumda hem üşüyorum ben,açamam"
"İyi o zaman ben açarım"
Kolunu tutup sweatin kolunu sıvadı ve ortaya çıkan kesiklerde gözlerini gezdirdi.Her biri yeniydi.Bazıları az da olsa kanıyordu.Minhyung gözlerinin dolmasına engel olamadı.Boğazında bir şey hissetti.Yutkunduğunda bir şey battı sanki ama anlamlandıramadı.
Sweati geri indirdi ve yerden bisikletini alıp bindi.Donghyuck'un yüzüne bakmadan sürmeye başladı.Kahve saçlı çocuğu geride bırakır bırakmaz ağlamaya başladı.
İkisi de ağlıyordu şimdi.Donghyuck Minhyung'un onu bırakıp gitmesine,Minhyung ise Donghyuck'un kolundaki sızıya.Ne yazıktı,Minhyung kahve saçlı çocuğa bakmaya kıyamazken onun kendini kesmesi.