Donghyuck salondan gelen seslerle gözünü açtı.Minhyung müzik söyleyerek kahvaltı hazırlıyordu.Yataktan kalktı ve gözlerini ovuşturarak mutfağa gitti.Yumurtaların haşlanmasını beklerken bardaklara meyve suyu dolduran Minhyung onu mutlu etti.
Ayaklarını yere sürüyerek ona doğru yürüdü ve başını sırtına yasladı.Minhyung onun bu hareketiyle gülümsedi.
"Günaydın,iyi uyudun mu?"
"Çok güzel uyudum ve çok güzel uyandım Minhyung"
"Harika,masaya otur ve beni bekle bardakları ve yumurtaları alıp geliyorum"
Donghyuck denileni yapıp masaya gitti ve oturdu.Yumurtaları soymaya çalışan Minhyung'u izliyordu.
"Buraya getir,beraber soyalım"
"Çok sıcak,ellerin yanar"
"Seninki de yanıyor Minhyung"
"Önemli değil...hallettim"
Soyduğu yumurtaları masaya getirdi ve kendisi de oturdu.İkiside sessizce kahvaltılarını yaptılar.Sonrasında arka bahçeye ellerinde kahveleriyle çıktılar.
"Ellerinle oynuyorsun...Ne sormak istiyorsun?"
"Bir şey sormayacağım"
"Yapma Minhyung,sormak istediğin şeyleri soramadığında ellerinle oynadığını ikimizde çok iyi biliyoruz,sor hadi"
"Geri dönecek misin? Eve yani"
Donghyuck gözlerini yerdeki çimenlere sabitledi.Dönmesi gerekiyor muydu? Dönecek miydi? Annesi ne yapıyordu?
"Dönmek istemiyorum Minhyung"
Birazcık bekledi Minhyung,oluşan sessizlikte ikisi de birbirinin nefesini dinledi.İnsan ait olmadığı yere zorla dönmesi gerektiğinde her zaman eksik hissederdi.Donghyuck öyle hissediyordu.
"Dönme o zaman,kal burda,annenle ben konuşurum istersen"
"Babam...yine eve giderse,eğer burda kalırsam annemi koruyamam"
"Onu korumak senin görevin değil Donghyuck,polise gidelim ve baban için uzaklaştırma kararı çıkarttırın,sende burda kalmaya devam et"
"Minhyung-"
Donghyuck'un lafı sağ yanağına konulan elle yarım kaldı.
"Hala acıyor mu?"
"Hayır,dün geçti"
"Nefret ediyorum Donghyuck...Seni ağlatan,üzen her şeyden nefret ediyorum.Sana gülmek yakışıyor,ağlamak değil"
Donghyuck kendini Minhyung'un eline yasladı ve gözlerini kapattı.
"Böyle bir dünyada ağlamamak suç olurdu Minhyung.Sen suçlanmak ister miydin?"
"Evet"
"Yapma böyle,bunu söyleme,yalan söylemiş olursun yoksa"
"Yalan söylemek bazen o kadar da kötü değildir,insana ümitler verir,kötü ümitler değil bunlar,senin bir daha ağlamaman gibi güzel ümitler"
"Ağlamak güzel şey ama"
"Ağlayınca çok çirkin oluyorsun"
Donghyuck güldü.Çünkü biliyordu ki Minhyung bazen düşüncelerinin tersini söylerdi.Donghyuck ise bunun ne zaman olduğunu çok iyi anlıyordu.
"Peki...İstediğin buysa gitmeyeceğim."
"Teşekkür ederim"
"Rica ederim...ve ağlayınca güzel olduğumu biliyorum Minhyung,sende şiir yazarken çok güzelsin"